|
Başsavcı Savaş ve tenkitler

Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ile yarışırcasına, entelektüel ağırlıklı bir metin kaleme almak istemiş. Seçkin kimselere ulaşsın diye Esas Hakkındaki Mütalâası''nı bu yüzden basarak kitap haline getirmiş.

Savaş, beklediği olumlu yankıyı bulamadı. Sami Selçuk hem alkışların, hem de kısmi eleştirilerin odak noktası olmuştu. Ama Yargıtay Başsavcısı''nın payına sadece tenkitler düştü.

İşte bir kaç örnek...

Taha Akyol

"İrtica paranoyası demokrasiyi bastırmak için körükleniyor. ''İrtica ile ezeli ve ebedi mücadele'' diye bol retorik var ama toplumdaki dini eğilimlerin değişim yönleri hakkında bir tek bilimsel araştırma ortaya koymuyorlar! Vural savaş ''malûmu ispat gerekmez'' buyurmadı mı? ''Malûm'' olunca bilimsel araştırma gerekmez tabii! Zaten resmi ideolojilerin sosyal bilimlere ihtiyacı olmaz." (8 Ekim 1999- Taha Akyol- Milliyet)

"Yargıtay Başsavcısı Sayın Vural Savaş''ın dili, önemli bir siyasi kültür sorunudur. Lenin''in, Hitler''in, Robespierre''in, Saddam''ın, Humeyni''nin ortak dili... Bizde sağdaki ve soldaki fanatik örgüt bildirilerine bakınız... Aynı ''dil''i bulursunuz! Bu ''dil''de ''karşı görüş'' yoktur, ''ihanet'' vardır! ''Muhalif'' yoktur, ''iç düşman'' vardır. Bu dilde çözümü araştırılacak ''sorun'' yoktur, tepelenmesi gereken ''komplo'' vardır. Bu dilde yanlış bilinen fikirler için ''eleştiri'' yapılmaz, ''topyekûn savaş'' ilân edilir. Çünkü olaylara ve insanlara sadece ak-kara gözlüğüyle bakarlar. Din bağnazlığına benzer şekilde, bir tür Pozitivist ''itikat-inkâr'' gözlüğüdür bu! Lenin, Sosyal Demokrat Kautsky''yi ''dönek'' diye suçlamıştı, Kautsky''yi eleştirmiyor, aforoz ediyordu. Jakoben Cumhuriyetçi Robespierre''e göre, ılımlı Cumhuriyetçi Danton ''hain'' idi. Bizde de ''mürteci, dönek, liboş, vampir'' bu dilin gözde kavramlarıdır." (9 Ekim 1999 - Taha Akyol - Milliyet)

Gülay Göktürk

"Başsavcı Vural Savaş ''şeytan'' benzetmesi yapmış. Fazilet Davası için yazdığı Esas Hakkındaki Mütalâa''da, Alman şairi Heine''den esinlenerek ''Şeytanın varlığına inanmayan liberal aydınların şeytanın en iyi dostları olduğunu'' söylemiş. ''Bu çeşit aydınlar, düşüncelerini tutarlı göstermek için bulundukları ülkede rejime ve ülke bütünlüğüne yönelik tehditler olduğunu kabul etmezler'' demiş.

Vural Savaş''ın yaptığı ''şeytan'' benzetmesi ve ''şeytana inanmayan liberal aydınlara'' karşı duyduğu öfke çok anlamlı... Çünkü ''şeytan''ın varlığı onların varlığının da baş dayanağıdır. Şeytan biçim değiştirir, bazen netleşir, bazen muğlaklaşır, ama hiç yok olmaz. Kimi zaman komünizm, kimi zaman irtica, kimi zaman Yunanistan''dır. Bazen iyice flulaşıp ''iç veya dış düşmanlar'', ''kirli emeller besleyen'' ya da ''milli birlik ve bütünlüğümüze kastedenler'' gibi gözle görülmez, elle tutulmaz bir hal alır" (8 Ekim 1999 - Gülay Göktürk - Sabah)

Cüneyt Ülsever

"Sayın Savcı, liberalleri, ''şeytanın en iyi dostları'' ve ''cehennem yoluna taş döşeyenler'' olarak suçlayıp, tehlike kavramını hiçe saydıklarını iddia ederken, liberallerin insan aklından kovmaya çalıştıkları mantık yapısına açık bir örnek ortaya koyuyor. Belli ki Sayın Vural, ''demokrasilerin başkalarının da haklarına sahip çıkma disiplini'' gerektirdiğini akıl etmiyor. ''Aslında ''düşünce suç olmaktan çıkarılmalıdır'' sloganının ardında... istenen... kin ve düşmanlığa açıkça tahrikin serbest bırakılmasıdır'' diyen Sayın Savcı yine akıl okuyor. Kendisine mesleğini hatırlatmak istemem ama, galiba hukuk biliminden çoktan kovulmuş akıl okuma tekniğine dayanan ''muhtemel tehlike'' ile hukuku somutlaştırmaya çalışan ''mevcut tehlike'' kavramlarını birbirine karıştırıyor." (9 Ekim 1999- Cüneyt Ülsever - Hürriyet)

Cengiz Çandar

"Yargıtay Başsavcısı ''Şeytanın en iyi dostları onun varlığına inanmayan liberallerdir'' demiş. Söz Heinrich Heine''ye aitmiş. Heine''nin -eğer söylediyse- bu sözü nerede, ne zaman ve niçin söylediğini bulup çıkarmak gerekiyor. Kaldı ki, ''liberal aydın'' sıfatının, yetkili hukukçular nezdinde hakaretamiz anlamda kullanıldığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez.

Bununla birlikte, Başsavcı''nın haklılık payını da teslim etmeli: Liberal aydınların ''içinde bulundukları ülkede rejime ve ülke bütünlüğüne yönelik tehditler olduğunu kabul etmemeleri''ne ilişkin tesbiti...

Ancak, bu doğaldır. Liberal aydınların ''tehdit'' algılaması ile faşistlerinki aynı olmadığı için, faşistlerin ''rejime ve ülke bütünlüğüne tehdit'' gördükleri, genellikle, liberal aydınlar için ''özgürlükler, demokrasi ve hukukun üstünlüğü''dür" (9 Ekim 1999 - Cengiz Çandar - Sabah)

Mehmet Altan

"Cumhuriyet Başsavcısı da, ''liberal aydınları'' düşman ilân etti geçen hafta. Başsavcı için ''Kemalist'' olmayan her aydın ve her düşünce ''ülke bütünlüğü'' için tehlikeydi. Halkın katılımını sağlayacak olan demokrasi talebi ''bölücülüğe ve irticaya'' hizmet idi. Kısacası herkes Vural Savaş gibi düşünmeli ve konuşmalıydı. Yoksa ya şeriat gelirdi ya da bölünürdük.

Ankara koro halinde ''tek tip düşünce'' ninnileri söylemekteydi. Harp Akademileri Komutanı ya da Başsavcı gibi düşünebilirdiniz ama farklı bir düşünceye sahip olamazdınız... Yoksa ''iç düşman'' haline gelirdiniz. Generaller ve başsavcılar ''Türkiye'' idi. Onlar gibi düşünmeyenler de bu ''Türkiye''nin düşmanları.

Bütün bu düşman söylemine ve Avrupa Parlamentosu''nun muhalefetine rağmen, Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye''nin ''adaylığına'' yeşil ışık yaktı. Türk halkının ensesinde boza pişirerek keyf etmek isteyen Ankara''ya karşı gerçekten ''düşmanca'' bir tavır bu." (9 Ekim 1999 - Mehmet Altan - Sabah)

Hadi Uluengin ise Vural Savaş''ın referans olarak gösterdiği Heinrich Heine''nin liberal aydınlara "şeytanın en iyi dostları" diyemeyeceğini belirtiyor. Çünkü Heine''nin kendisi liberal bir aydın. Üstelik, Alman otoritarizmine karşı Fransa''yı uyarmak için ciltler dolusu kitap kaleme almış. Ve bu uyarılarından dolayı kendi ülkesinde aforoz edilerek, neredeyse vatan hani damgası yemiş.

Hadi Uluengin''e göre, zaten, "aydın (entelektüel)" kelimesi Batı''da 19. yüzyıl sonu Fransa''sının bir ürünü. Uluengin, "Batı''da mevcut olmayan bir kavramı, Heine, 1857''de, -yani tanımın kullanımından neredeyse yarım asır önce öldüğüne göre-, nasıl kullanabilir?" diye soruyor.

Kısacası Uluengin, Başsavcı''nın "şeytanın en iyi dostları onun varlığına inanmayan liberal aydınlardır" cümlesini Heine''nin hangi kitabında bulduğunu açıklamasını istiyor.

Vural Savaş''ın izahatını sabırla bekliyoruz.

25 yıl önce
Başsavcı Savaş ve tenkitler
Özbekistan"da dinî hayat ve politika
Şehid analarına ithaf edilen kitap
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür