Ne zaman itiraf edeceksiniz?

''Sulama sulandırma'' ekibini kastetmiyorum.

Onlar vazifeli zaten, biliyoruz…

Siz!

Ergenekon soruşturmasına ''devekuşu'' modunda takılan demokratlar…

Merak ediyorum;

Yaptığınız dayanaksız eleştiriler, buz gibi espriler içinize siniyor mu hakikaten?

''Ergenekon''a devekuşu olmak'' nasıl bir duygu?

Bu tavır ağrınıza gitmiyor mu?

İddianame açıklandı…

Hâlâ mı bir adım geride, olduğunuz yerdesiniz?

Ümraniye ve Eskişehir''deki cephanelikler, bir gazetenin bahçesinde patlayan bombalar, her şeyden önemlisi uzayıp giden kurban isimleri hiç mi umurunuzda değil?

Bu memlekette, ''deliller kaya gibi sağlam değilse, asla iki general içeri alınamaz'' gerçeği de mi sizi ırgalamıyor?

Öyleyse!

“Olsun” mu diyorsunuz, omuz mu silkiyorsunuz sahiden?

Ergenekon''dan söz açılınca nasıl salt tarihten, bir siyasi partinin karnesinden dem vurabiliyorsunuz?

Seçimle gelen siyasi partiyi, yine seçimle yollama fikri size de mi kafdağı kadar uzak geliyor yoksa?

Bu kıyaslama çabası da neyin nesi, Allah aşkına?

Bir tarafta kapatma davasına muhatap bir parti, diğer tarafta eli kanlı bir örgüt!

Adil olduğunuzu mu düşünüyorsunuz şimdi… ya da tarafsız!

Bu partiden kurtulmak için darbe yapmaya yeltenenleri, darbeden menfaat umanları, bunun için can yakanları vicdan terazinizin ne tarafına koyuyorsunuz?

Nefretiniz, bu kanlı elleri göremeyecek kadar derin mi sahiden?

Duyamadım, “Ama…” ile mi başladı cümleniz yine?!

Bu davayı karalayan, küçümseyen, önemsizleştirmeye çalışanlardan, ''Agarta'' ıslığı çalan sulandırma ekibinden ne ayıracak sizi?

O kanlı eller, onları cansiperane savunanlar, koruyup kollayanlarla aynı çizgide hizalandığınızın farkında değil misiniz?

Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsunuz?

Lütfen, kendinize küçük bir iyilik yapın!

Ergenekon''da adı geçenleri, sonra bütün varlığı ile savunanları alt atla yazın.

İster on numaradan başlayın, ister tetikçilerden…

Fark etmez!

En son kendi isminiz gelsin…

Ne gördünüz?

Memnun musunuz içinde bulunduğunuz fotoğraftan?

Niçin onlarla aranıza kesin, kalın, kırmızı bir çizgi çekmeyi denemiyorsunuz?

Bir üçüncü seçenek yok mu sizin için?

İktidar partisine kızsanız, hem de çok kızsanız…

Şemdinli''yi ve de yıllar öncesinden kendilerine sunulan raporları hatırlatsanız…

“Niye bu kadar geç kaldınız, neden zamanında elinizden geleni yapmadınız?”diye eleştirip, yerden yere vursanız…

Hatta paşa gönlünüz isterse, bu eleştirilerin tümünü Türkiye gerçeklerini, siyaset alanının çapını hesaba katmadan yapsanız…

Yine de kurtarmaz mı?

Hem bir siyasi partiyle mesafelenip hem Ergenekoncuların karşısında olmak mümkün değil mi?

Nedir sizi “Bu iş sonuna kadar gitsin, çözülsün” demekten alı koyan?

Dehşete düşüren gelişmelere ''kapı duvar'' yapan?

Ergenekon''u sahiplenen, işi ''dalga dümene vuran'' bir genel başkan ve onun partisi ile paralel durmak daha mı doğru ya da onurlu sizce?

Yapmayın!

Artık bu saat itibariyle “Mesele, dehşete düşüren sarsıcı belgeler değil, onların nasıl sızdığı” demeyin!

Hiç değilse bunu demeyin!

Yok, şayet “Hani nerede iddianame!” faslından “Yargı kararını beklemek gerek” safhasına geçmişseniz…

Kabul, hep beraber bekleyelim…

Ama siz de sulandırma ekibinin çarkına su taşımaktan vazgeçin!

Hiç değilse bunu yapın!

Bitirirken;

Ben size rağmen umudumu diri tutuyorum ve de taptaze…

Bundan sonra eli kanlı örgütlerin, çetelerin hoyratça kafamıza darbe çorabı öremeyeceğini düşünüyorum.

Bundan böyle dokunulmazlara her daim dokunulacağına, hiçbir suçun cezasız kalmayacağına inanıyorum.

“Neden taze bir başlangıca yelken açmayalım ki?" diyorum.

Geleceğimizi gerçek bir hukuk devletinde, demokratik bir toplum içinde hayal ediyorum.

Çok mu fazla şey istiyorum?

Bugün Ergenekon''a devekuşu olsanız da, her şeye rağmen sizin için de türlü çeşit umutlar besliyorum.

Kimbilir belki bir gün siz de yeniden…