|
Afrika’da tarafınızı seçtiniz mi?

Yeni değil, sürpriz de değil, kriz bekleniyordu, daha hiçbir şey değil…

Afrika’da yaşanacaklar her ne ise, sömürge dönemi gibi olmayacak, Soğuk Savaş dönemi gibi de olmayacak…

Afrika’nin geniş coğrafyası, mümbit yeraltı/üstü zenginlikleri, dünya nüfusunun dörtte birine 25 yıl içinde yetişecek ‘küresel pazar potansiyeli’ klasik jeopolitik değerlerdir…

Bunları zaten haber kanallarında, vasat zevatın açısız ve gözsüz okumalarından biliyorsunuz…

Stratejik deniz yolları üzerindeki konumu, Ortadoğu-Afrika-Ukrayna-Karadeniz hattına dayanmış Rus-Çin varlığı ile birleştiğinde,
dünyanın ortasından yeni bir kanlı hattın geçeceğini
varsayabiliriz…
Bir
, ve en önemlisi; Afrika mücadelesi
‘Çok Kutuplu Dünya’nın şartlarıyla
yaşanacak…
İki
, Afrika-Sahel başlangıçtır, Fransa’nın başını çektiği NATO’nun 2011 yılındaki Libya müdehalesine kaderin verdiği cevaptır. Kaddafi’nin dirilişi demiyoruz ama kemikleri daha az sızlayacaktır.
Üç
, Nijer darbesinde halkın elindeki Rus ve Türk bayraklarının anlamını ve sonuçlarını bilmek zorundayız.
Dört
, Anlam çözümlemesinde doğru yere oturtursanız, Ukrayna savaşının en ağır bedelini Batı bu kıtada ödeyebilir.
Beş
, ABD, Fransa ve şimdilik sessiz İngiltere, gücü düşük ayarlarında yakalandılar.
Altı
, 2014’ten itibaren ‘Ukrayna rezilliğinin fatihi’ Victoria Nuland’ın Nijer’e ve komşu ülkelere gizli ziyareti artık ortadadır, ‘Cunta’ tarafından terslendi. Üç askeri üssü bulunan Amerika, cunta lideriyle görüşemediği gibi, devrik Başkan’la buluşmasına da izin verilmedi. Wagner’in olası varlığıyla ilgili tehdidini de kimse sallamadı. Tersine, komşu ülkeye heyet gönderilerek Wagner yardımı istenebileceği söylendi.
Yedi
, ‘Batı Afrika Devletleri Ekonomi Topluluğu’ (ECOWAS) denilen, ABD ve Fransa’nın ortağıdır. Bölge ülkelerinin Nijer’e herhangi bir müdahalesine vaziyet edeceklerini açıklaması bunlara karşıdır!

SİLAHLI KUVVET KULLANMAK BAŞKA, BULUNDURMAK BAŞKA!..
Genel olarak Batı’nın, özel olarak ‘eski sömürgecilerin’-
İngiltere
ve
Fransa
-azaldığı dönemdeyiz Afrika’da ve yeni/ana oyuncular Rusya, Çin, ABD’dir.
Bu kadarla kalmayacak,
BRİCS
de orada. Önümüzdeki Güney Afrika zirvesi odur.
İran
ve
İsrail
de orada. İran Cumhurbaşkanı’nın geçtimiz ay gerçekleştirdiği-tarihlerinde ilk-Afrika ziyareti dahildir.

Moskova, mevcut siyasi yatırımlarının üzerine büyük Afrika atılımı başlatacağını ilan etti, kısa süre önce kıta ülkelerini misafir etti. Mısır’ı üçüncü kez yazıyoruz, ‘dikkat’ diye…

Çin en avantajlı ülke. Büyük paralar yatırdı, 300 milyar dolara yakın ilişki toplamından bahsediliyor…

ABD istese de istemese de, gücü yetsin yetmesin Çin-Rusya ikilisini engellemek zorunda. Aksi düşünülemez bile…

Devasa ve karmaşık bir kıtadan bahsediyoruz; 54 ülke!
Her biri diğerleriyle ve dünya ile ilişkileri farklı boyutlar taşıdığı gibi, yine her biri kendi iç dinamikleri açısından bambaşka bedenlere sahip…

Başarılı Libya operasyonlarımız sırasında dahi, ortak tarihimiz/müktesebatımız bulunan bu ülkeyi ne denli az bildiğimiz ortaya çıkmıştı. Şimdi daha büyük bir haritanın önündeyiz.

Bir darbe ve orta boy, altı ülke üzerinden Afrika aktüel hale geldi. Bölgenin ayrışmaya ve çatışmaya ne denli eğimli olduğunu da gözlemliyoruz. 3’er 4’er bloklar halinde silah çekmeye hazırlar. Büyük oyuncular da kıvılcım atmak isteyeceklerdir. Ama bu sefer de karşılarında başka büyük oyuncular var!

Türkiye açısından tek tek çalışılması/etüt edilmesi gereken bir alana bakıyoruz ve jeopolitik/stratejik boyutlarını bir defada kavrayamasak bile sıfırdan başlamıyoruz.

Neyin önünde durduğumuzu kestirebiliriz…

Çok kutuplu dünyanın sancılarıdır, getirdiği
yeni şartlara uygun olmayan okumaları başından elemeliyiz…

Türkiye, Afrika’da varolmak isteğini yıllar önce kayda geçirmiş, tarihi boyunca diplomatik/ekonomik/STK hatta askerî yatırımlarını ilk kez bu denli yüksekten kıtaya aktarmaya başlamış bir ülke. Planları var…

Fakat politik beklentileri kurarken,
“ittifaklar döneminin”
başladığını hızla kavramalıyız. Bu yenidir ve çok kutup şartlarının
Afrika’ya münhasır pratiği olacaktır.

TARİHİN DOĞRU TARAFINDAYIZ ZATEN…

Örneğin Avrupa ile ilişkilerde haklı ve sistematik eleştiriler getirirken aynı zamanda AB üyeliği arzusunu tazelemeyi izah edebiliyoruz. Taktik/göstermelik olduğunu tartabiliyoruz ve asıl hedef için, muhataplarımızın yakalandığı konjonktüre de binerek, “yakınlık/esneklik” gösterebiliyoruz.

Afrika’da eşyanın tabiatı daha da farklı; pek muhtemelen Afrika politikaları şaşırtıcı işbirlikleri, söz bozmalar,
rakipleri kucaklayan ittifakları
dayatacak.
Demek oyuna başlarken iki düsturumuz cepte:
bir
, çok kutuplu dünyanın dayatmaya başladığı şartlarla Afrika’ya yaklaşmalıyız ve yüksek politikamız buna göre kurulmalı.
İki
, ittifaklar ligidir. Doğu ve Batı yine rakiptir ama bu sefer kadrolar ve taktikler farklıdır. Bu yüzden kıtanın
iç güçleri ile dış güçlerini çarpan ittifak arayışları
vizyonumuz olmalıdır.
Daha işin başından, ‘işte Afrika’nın yeraltı madenleri şunlardır, bu önemlidir’ türünden klişeleri/yorumları ertelemeli, ‘Batı Afrika’yı sömürdü biz samimi/kötü gün dostuyuz’ mottosunu ise yükseltmeliyiz;
‘Türkiye Afrika’nın tarafındadır’!

Batı bile, niyeti yine kötü olmasına rağmen aynı mayına bir daha basmaktan çekiniyor. Geçmişten canı yanan Afrika’nın ilişkilerinde buna dikkat ettiği ortada. Hassasiyeti istismar etmeden yeni aşamaya geçmek gerekiyor.

Ukrayna ve Ortadoğu’dan sonra Doğu’nun, Pasifik kuşatmasına karşı cepheyi ileride kurma planı, ABD-Çin-Rusya’nın Afrika’da yüzleşmesiyle yeni safhaya geçecek…

Sınandığımız her defasında Afrika’nın tarafında yer almalıyız. Korkmadan. ‘Taraf seçmeye’ gerek yok. Tarihin doğru tarafındayız zaten. Türk’e yakışan da budur…

#Afrika
#savaş
#Nedret Ersanel
9 ay önce
Afrika’da tarafınızı seçtiniz mi?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!