|
Ankara gözlerini hızla Tahran’a çevirirken…

Beşar Esad gizli bir yolculuğun ardından geçtiğimiz pazar günü Tahran’a geldi ve sadece bir kaç saatlik ziyarette İran’ın dini lideri Hamaney ve Cumhurbaşkanı Reisî ile görüşüp, hızla Şam’a döndü…

Gezinin dikkat çekmesi için son 10 yıldaki ikinci ziyaret olması kâfi ama bölge dinamiklerinde yaşanan kaymaların da işareti. Jeopolitik hareketliliği ve önemini anlamak için eş zamanlı gelişmeleri zemine döşemek gerekiyor…

Bir,
elbette Ukrayna savaşının izdüşümleri.
İki
, Kuzey Irak’ta Türkiye’nin yürüttüğü harekât.
Üç
, Bağdat ve Erbil yönetimlerinin Kuzey Irak’taki terörist unsurlara yönelik tavrı.
Dört
, ABD ile İran arasındaki ‘nükleer anlaşma’ pazarlıkları.
Beş
, İsrail’in İran ilişkileri.
Altı
, İsrail’in Ukrayna krizinde Rusya’ya bakışındaki değişiklikler.
Yedi
, İsrail’in Suriye’deki hassasiyetleri.
Sekiz
, Körfez bölgesinde, Suudi Arabistan ve BAE’nin ABD’ye yönelik tutumlarında değişiklik.
Dokuz
, Türkiye’nin S. Arabistan, BAE, İsrail ile ilişkilerindeki gelişmeler.
On
, Ukrayna krizinin Suriye’deki Rus ve ABD alanlarından Ankara’nın avantaj çıkarıp çıkaramayacağı tartışmaları…

***

Harekâtı tahkim için Rus ordusunun Suriye’deki kimi askeri varlıklarını Ukrayna’ya aktardığı, Moskova’nın Şam’a ayırdığı enerjisinin azaldığı, Esad’ın da boşalan mevzilere vaziyet etmesi için İran’a davet çıkardığını
değerlendiren çözümlemelerin gerçeklik payı var. Ama abartmamak şartıyla; Rusların Suriye’yi bırakacağı türünden akıl dışı söylemler konu bile değil…

Kaldı ki, Rusya’nın çekildiği üsleri İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah’a devrettiğine ilişkin bilgiler İsrail medyasına ait. Yabana atmadan şüpheli bulmalıyız. Bu durumda beklenen, İsrail hava kuvvetlerinin sık yaptığı üzere Şam’daki İran uzantılarına yönelik ataklarına ülkedeki Rus savunma sisteminin artık izin vermemesidir.

Yukarıdaki altıncı madde Kremlin’in böyle bir karşılığı uygun görebileceğini akla getirse de son Putin-Bennett görüşmesi denge arandığını gösteriyor…

Elbette ortalık ‘Fol yok yumurta yok’ denebilecek kadar sakin de değil. Suriye’deki Rus kuvvetlerinin -az veya çok- Ukrayna cephesine aktarılması Tahran tarafından yakından izlenecektir. Üstelik Türk hava sahasının Ruslara kapalı olduğu, Irak-İran üzerinden giden güzergâhın kullanıldığı hatırlanmalı…

Şunu da akılda tutalım, Tahran, Ukrayna konusunda elbette Batı tarafında değil ama Rusya’yı da açık şekilde desteklemiyor. Ne kınıyor ne alkışlıyor. ‘Taraflara itidal tavsiyesi’ gibi bir durum.

İkinci madde de Türkiye’nin aynı dosyayı nasıl okuduğu ile ilgili. Kuzey Irak’taki Türk operasyonu Suriye’den bağımsız düşünülemeyeceği gibi,
başlangıç nedeninde İran rolü,
Ankara’nın bu vaziyeti önceden tetkik ettiğinin işareti sayılabilir.

***

Esad ziyaretinin önemi, Rusya’nın verdiği reaksiyondan da anlaşılabilir; Rusya Başbakan Yardımcısı -iki ülke ortak komisyon toplantısı başlığı altında- İran’a hareket ediyor.

Enerji, Ukrayna, Batı yaptırımları, nükleer anlaşma, transit geçişler vs., konuşulacak ama tabii ki Suriye’den de bahsedilecektir. Tahran şunu biliyor; İran-Rusya ilişkilerinin olağan seyrinin dışında iyi görünmesi, Batı yaptırımlarının ruhuna aykırı olduğu gibi, şu sıralar yine sürünmeye başlamış Nükleer anlaşmasının istikbali için de iyi değil…

Esad-Hamaney görüşmesinin resmi açıklamalarına bakıldığında da İran’ın tutumu hissediliyor; Esad, ABD’ye karşı açık ve sert ifadeler kullanırken, muhatapları aynı çizgiyi paylaşmakta hevesli görünmedi!..

Bununla birlikte Şam yönetimi, İran’la güvenlik ve politik alanda yakınlaşma arzusunu, mevcut işbirliğini genişletme teklifini açıkça belirtti.

Görüşmelerden alıntılar paylaşayım…

İran Cumhurbaşkanı Esad’a şunları söyledi:
“Suriye
topraklarının tamamı yabancı işgalcilerden kurtarılmalıdır.
Bu, zamana bırakılmamalı, işgalci güçler sınır dışı edilmelidir.”

Hamaney de, “İran’ın terörizme karşı zaferini tamamlaması ve ülkenin geri kalan topraklarını özgürleştirmesi için Suriye’yi desteklemeye devam edeceğini” söyledi…

***

İki ülkenin kesinlikle mutabık kaldığı konular, ABD’nin bölgedeki etkisinin erozyon geçirdiği tespiti ile İsrail’e karşı tutumlarındaki kararlılık.

İran bu hedefler doğrultusunda, Suriye’ye verdiği destek yolunda yaptığı fedakârlıkları hatırlattı. “Kutsal bir görev” ve “şehitler” ifadelerini kullandı. Adlı adınca söylenmese de genel tarif içinde Kasım Süleymani’nin anımsatılması da vardı.

Görüşmeler en kritik çıktısı şudur;
Esad, İran’dan Suriye için güvence aradı ve bunu aldı
. ABD ve daha çok Rusya’nın Ukrayna’daki mesaisinin yoğun olduğu bir zamanda gelen ‘sıra dışı’ bu alışveriş çok önemlidir…
Uzatmaya gerek yok.. İran Dışişleri Bakanı ziyaretin sonunda dedi ki:
“Suriye ile stratejik ilişkilerde yeni bir sayfa açıldı”…

Türkiye’nin, İsrail, S. Arabistan, BAE ile ‘normalleşme’ süreçleri içinde nereye denk düştüğünü hatta Azerbaycan’la ilişkilerin bu gelişmeye nasıl etki edeceğini, ABD-PKK ilişkileri ile Türkiye-Rusya ilişkilerinin hâlâ parlak devam ettiği zamanlamada ne tür risk ve fırsatlar getireceğini hesaplamamız gerekecek…

Ukrayna yırtığının Suriye’de de sökülmeye başlaması, Türkiye-İran-Rusya’nın bir daha oturup konuşmasını gerektirebilir. Bir
Astana toplantısı
ihtiyaç görünüyor. İçinde bulunduğumuz mayıs, bilemediniz haziran ayında gerçekleşse iyi olur…
#Beşar Esad
#Suriye
#İran
#BAE
2 yıl önce
Ankara gözlerini hızla Tahran’a çevirirken…
"Konjonktürü" okuyamama hüsrana neden olur
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü