|
Batı için yüzde kaç lazım!

Yüzde 50 artı 1 ‘içeriye yeter, dışarıya yetmez’ anlamında yazmıyorum; suratlarına vururken ağırlık olsun için yazıyorum…

Çünkü ‘masa tokatlayarak’ parti içine konuşmak başkadır, uluslararası masada elinizin ağır olması başkadır.

Berlin-FETÖ işbirliği ile ‘Sabah Avrupa’da görev yapan gazetecilere yönelik ataklar, Millet İttifakı’nın ilk toplantısında ortaya çıkan kararların/akılların, ‘bir büyük AB ülkesi büyükelçisine’ sunulması/danışılması ile siyaseten bağlantılıdır. Arasında da CHP ve Kılıçdaroğlu’nun ‘Rusya seçimlere müdahale ediyor’ iddiası ve İran çıkışlı haritası var…

Zincirin baklalarının bilinmesi gerekiyor…

Gerekiyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasının göbeğinde yaptığı toplam iki dış politika konuşmasının birinde Azerbaycan’ı dışlayıp İran’ı neden seçtiği anlaşılsın, ikincisinde, ‘Rusya seçimlere müdahale ediyor’ çıkışının ‘arkası/failleri’ ortaya çıksın.

İş bir gün isimlere de varır ama şimdilik robot resim çizelim yeter…

AMERİKAN AKLI, ALMAN ELİ…

‘Seçimlere Rus müdahalesi’ lafı dünyanın zihin altına nasıl bırakıldı? Türk seçmeninin bunu hatırlaması neden istendi?

2016’da gerçekleştirilen ABD Başkanlık seçimlerinde Rusya’nın Trump lehine müdahil olduğu suçlamasıyla soruşturma açıldı. Sonra da bu soruşturmanın “kökleri nedir” diye 4 yıl süren bir başka soruşturma açıldı. Hafta içinde sonuçlandı…

300 sayfanın özü; zamanın Demokrat yönetiminin elinde herhangi kanıt bulunmadığı, başta Hillary Clinton’un kampanyasını desteklemek için federal kuruluşlar, FBI, CIA ve Adalet Bakanlığı tarafından karalama kampanyası olarak yürütüldüğüdür.

İki, o dönemde Clinton’ın ortaya saçılan e-posta mesajları skandalının üzerinin örtülmeye çalışılması. Obama’nın bilgilendirildiği ama ‘Rus parmağı’ iddiasının gerçek olmadığının söylenmediği yazılmış.

Yani;
fikrin orijinali yalan
. Ama metodu/ilhamı ikinci kez
Türkiye’de pratiğe döküldü…

Gelgelelim, ‘arkası ABD’ demek değil…

ALMANYA’YA ÇALIŞAN 800 ÜST DÜZEY ‘TÜRK’ÜN MİRASI!..

Baklalara devam…

Geçtiğimiz perşembe ‘Akıl Odası’nda sayın Prof. Çağrı Erhan tarihten bir anekdot hatırlattı. II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yenilmesinin ardından ABD’ye taşınan gizli istihbarat belgeleri içinde, Berlin’e çalışan üst düzey Türk görevlilerin listesi de varmış. Öyle görevde bulunan asker, diplomat, vs değil; vitrinde görünmeyen
general ve yüksek bürokrat seviyesinde 800 kişi…

“Bu mirasın günümüzde kullanılmıyor olması düşünülemez” diye bağladı konuşmasını.

Bu da seyir defterine ek olsun ve ‘tamam da nerede kullanılıyor’ sorusu akıl kurcalasın…

Malûm, Avrupa medyası kampanya döneminde Türkiye ve Erdoğan’a yönelik yaylım ateşinde bulundu. Kapaklar, manşetler ardı ardına geldi. Tekrarlamayalım. Seçim sonuçlarıyla birlikte daha ilginç haberler, mesela,
AB ve Almanya’nın “başından beri” Türkiye’yi birliğe zaten almayacağı,
özellikle Helmut Kohl ve Angela Merkel dönemine ait “gizli belgelerden” ortaya döküldü.
Diğer bir bahis,
Almanya’da oy kullanan vatandaşlarımızın yarattığı rahatsızlık.
Berlin siyasetçileri seçimin ardından bu konuda taraflarını daha açık ve yoğun ortaya koymaya başladılar. Bu hakkın engellenmesini istediler. Aynı söylem 14 Mayıs’a kadar sosyal medya uzantılarının paylaşımlarında da çirkefçe savunuldu. Almanya sandıklarından çıkan Erdoğan yüzdelerine öfkelerini hâlâ kusuyorlar. Şimdi de Türk ekonomisi hakkında yeni kampanya başlamış görünüyor.
‘HAZMEDEMEDİLER’…

Fakat pratikte Berlin’in duruşunu gösteren adım işte açılışta bahsettiğimiz, Sabah Gazetesi’ne yönelik, pespaye usul ve FETÖ işbirliği ile gerçekleşen saldırıdır…

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “Yaptıkları baskınlar ve gözaltılar gazetecilik dışında bir faaliyet için olsaydı ilk gün serbest bırakılmazlardı. Neresinden bakarsanız bakın maksatlı olduğunu görüyoruz. FETÖ’cüleri memnun etmek için,
Türkiye’deki son gelişmelerden rahatsız oldukları için
gerçekleştirdiklerini düşünüyoruz. Alman dergileri de gazeteleri de Türkiye’nin iç siyasetini dizayn etmeye çalıştılar. Halkımız gerekli cevabı verince bunu
hazmedemediklerini görüyoruz”…

Bu ‘yutamama’ hâli o kadar belirgin ki, Almanya Dışişleri Bakanı telefonlara dahi çıkmadı.

ERMENİSTAN: ‘AZERBAYCAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ’?
Brüksel, ABD ve İzlanda buluşmalarının ardından Erivan yönetiminin, üstelik kilometrekarelerine kadar vererek Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıdıklarını söylemesi önemli/şaşırtıcı bir aşama. Fakat aynı zamanda
Batı’nın Kafkasya’ya yeniden “girme” konusundaki tehlikeli adımlarının da işareti.
Siz bu satırları okurken, Moskova’da iki ülkenin dışişleri bakanları da buluşacak.
İlaveten,
Bakü’de İran istihbarat elemanlarına yönelik son gelişmeyi de anımsayalım.
‘Suikast ve darbe yapacaklar’ iddiası ile gerçekleştirilen operasyon da güçlü ipucudur.
Ankara tanımayı olumlu bulurken, “bölgeye sızmaları” da takip ediyor. Çünkü biliniyor ki, ABD, küresel sinir noktalarından biri olan bölgede muhakkak tutunmak istiyor. Yine biliniyor ki,
Berlin-Tahran ilişkisi
, eski, yerleşik ve güçlü bağlara sahiptir. Almanya açısından hep kullanışlı olmuştur. Keza, yine
Almanya’nın İran’ın dini aidiyetini çevrede kullanmak konusunda da fikirleri vardır.
Buna mukabil Azerbaycan’da da mukim İsrail’in İran’a yönelik düşünceleri, Suriye ve Kafkasya’da “sınırlandırmak” üzerinedir.

Peki, Almanya ve AB tarafından desteklenen CHP’nin bu konulardaki duruşu nedir? Seçim döneminde ortaya çıkan haritanın rotası ve Rusya itirazı bize nasıl fikir verebilir?

İç politikadaki safları dış politikada ilk kez net bir resme kavuşturabileceğimiz andayız. CHP içindeki ABD ve AB’ci kanatların tasnifi şart ama tasfiye edilmeleri için yüksek el, yani yüzde 50 artı bir üzerinde yüksek oy bu yüzden önemli.

#Politika
#Siyaset
#Seçim
#Almanya
#Nedret Ersanel
1 yıl önce
Batı için yüzde kaç lazım!
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS
İsrail ve Batı’nın çifte standardı