Başkan’ın en özgür olduğu alanların başında gelen ‘dış politikada’ da elini bozacak ihtimal bu. Yerkürede ister istemez politik çıktılar yaratacak…
Ukrayna savaşı oraya bakıyor, Rusya, Çin oraya bakıyor. Körfez ülkeleri zaten oylarını OPEC kararı ile kullandılar, oraya bakıyorlar, biz zaten bakıyoruz, Avrupa hep birlikte oraya bakıyor. Almanya ve Fransa bilhassa bakıyor. Kötürüm Biden’la iki yıl ne demek? Hadi sonra gitti diyelim, gelecek olanla haller nasıl olacak? Pasifik oraya bakıyor. İngiltere en çok bakıyor; oyunun kurucularından biri olarak, kendi iç siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı, ‘bahisleri’ toptan Rus karşıtlığına yatırmış düzeni oraya bakıyor. Irak, İran, Mısır, hele Yunanistan, pusulası sabit. Polonya oraya bakıyor. Hazar havzası, Orta Asya oraya bakıyor…
Çoğunluğu “bağlı” anlamında bakmıyor. Büyük kısmı, “gözlerini kısarak bekliyor”!
Amerikan iç dinamiklerine etkisi de öyle olacak; ekonomik kriz Biden yönetiminin sakatlanmasıyla nasıl ivmelenecek, Washington ve Pentagon’a etkisi nasıl olacak?..
KÜMELEŞME SIKLIĞI DOĞU’YA EĞİLİMİN İŞARETİ…
İki…
Ancak Türkiye için bu TDT toplantısının ayrıca önemi var…
KKTC’nin, TDT’na daimi üyeliği yönünde bu zirveden bir karar çıkması, en azından isminin resmi belgelerde geçmesi ihtimali var. Bu da hem Türkiye’nin gücüyle, “Türkiye Yüzyılı” ile uyumlu ivme yaratacak hem de Doğu Akdeniz jeopolitiği, enerji kaynakları açısından tabloyu renklendirecek…
Böylesi durum, tereddüt yaşayan bölge dışı kimi ülkeleri de KKTC ile ilişkiler için teşvik edecektir. Süper güçlerin, en çok da Rusya’nın KKTC hakkındaki duruşu değişir mi, bunu sabitlemek için henüz erken ama “uhuletle ve suhuletle” atılacak adımlar yeni konjonktürle buluştuğunda menzile erişebilir…
‘YENİ ŞARTLAR ALTINDA’ PUTİN-BİDEN GÖRÜŞMESİ…
Üç…
Endonezya, 15-16 Kasım, G-20 zirvesi.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla Bali’de olacak…
G-20 zirvesinin tartışılmaz ana başlığı Ukrayna savaşı ve bunun dünyaya-başta ekonomik-etkileri. Üye ülkelerin hakim çoğunluğu bu manada mutsuz. Yüksek sesle söylemiyorlar ama sızlanmaları da bitmiyor. Haklılar. Bu yüzden Rusya-ABD görüşmesi için zemin bulunup bulunmayacağı toplantıya yönelik hazırlıkların ana konusu.
İhtimal şimdilik zayıf ama olası süper zirve, Ukrayna barışı için yeni umutlar getirebilir. Hele Biden ara seçimleri kaybettiyse. G-20 zirvesi sonuç bildirisi iyi okunması gereken bir metin olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvede gerçekleştireceği çok sayıda ikili temaslara da yakından bakmak gerekiyor!
Dört…
‘Arada’ diyelim, Ankara’nın halletmesi gereken bir konu daha var. ‘Halletmemesi gereken’ de diyebiliriz!..
‘BUGÜN GİDİN SONRA GELİN’…
Genel Sekreter Jens Stoltenberg 4 Kasım’da Türkiye’ye geliyor. Hemen arkasından da İsveç’in taze Başbakanı Kristersson gelecek. Dertleri aynı; Ankara’yı sıkılamak. 30 NATO üyesinden 28’i iki ülkenin NATO’ya katılımını parlamentolarında onayladı. Macaristan ve Türkiye kaldı. Budapeşte’nin de yıl bitmeden onaylaması bekleniyor. Geriye biz kalıyoruz. Haliyle baskı artıyor…
Türkiye’nin şu anki havası, iki ülkenin vaatlerini yerine getirmediği yönünde. Özellikle İsveç’in. Şık açıklamalar yapıyorlar ama tatmin edici eylemler yok…
Bu işin bir yönü. Öte taraftan, şu an şartlar yerine getirilse de üyeliklerinin onaylanmamasını savunan bir kesim de var. Yunanistan’ın NATO’ya dönüş öyküsünü ve bu ülkelerin “daha sonra” ne yapacağına kimsenin kefil olamayacağını hatırlatıyorlar.
Yanlış diyemeyiz…