|
‘Kazananlar kulübü’…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın perşembe akşamı duyurduğu ‘gaz/indirim müjdelerini’ kutlamadan önce, alkışların sıralamasını düzenlememiz gerekiyor…

Kuşku yok; tencereye katkı anlamına gelen aylık ve yıllık indirimler en önemli nihai çıktıdır. Fakat buna ‘aferin’ gelecek ise önce şu soruları herkesin, başta da ‘kaybedenler kulübü azalarının’ yanıtlaması gerekiyor…

2020’li yıllara kadar deniz zengini bu ülkenin mavi vatanında bu azimle enerji arandı mı?

Bu ‘kurtuluş yolu’ için gerekli gemiler, uygun alet-edevat geliştirilmesi, bulunması, alınması, ana ihtiyaç her sınıftan eleman ihtiyacının giderilmesi üzerine kafa patlatıldı mı?

Düne kadar neredeyse efsaneye dönüşmüş, “petrol bulunup kapatılmış kuyular” konusunu merak etmek dışında “fiilen” bir şey yapmanın yolu arandı mı?

Tepeden tırnağa, konuyla ilgili tüm kurum-kuruluşların belli hedefe yöneltilmesi
ve bunların önündeki yıkılmaz görünen engellerin aşılması iradesi tam gösterildi mi?

Sabahtan akşama kadar tekrarlanan ve tamamen haklı, “Türkiye enerjide dışarıya çok bağımlı, bu azaltılmalı” vahlanmalarına sonuç üreten çözüm getirildi mi?

***

Asla hak yemek istemem… Ben tanıyorum bu konuda samimiyetle içine ağlayan kimi yüksek bürokratları, mühendisleri. Ellerinden bir şey gelmediğini de gördüm.
İş siyasi iradeydi.
O irade içinde de zaman zaman enerji kuşatmasını yırtmaya çalışanları gördüm. Kimi zaman güçleri yetmedi kimi zaman maalesef teslim oldular…
Bu konudaki
dış baskı ve oyunların
da etkili olduğu kesindir. 80’li yılların başından bu yana Türkiye’nin ‘enerji haritası ve enerji yolları” üzerinde gerçekleştirilen yoğun terör eylemleri de gerçektir.
İngiltere’nin elinde bunun, yani
Türkiye’den geçen gaz/petrol hatları üzerinde sanki ikinci hat gibi terör eylemlerini kuran haritalar vardı.
Gizli saklı bilgiler değildir bunlar. Kitaplarda, gazete kupürlerinde duruyorlar. Ama unutuldular.

Bugün eve gelecek gaz faturasına bakıp gülümseyeceğiz ama arkasında bu köşenin sınırlarını çok aşan acı bir öykü var.

‘KAYBEDENLER KULÜBÜ’…

Bu kâbusu bitiren ne?

Asıl bunu alkışlamamız gerekiyor.
Gurur duyulması gereken bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın törende kullandığı “kaybedenler kulubü” ifadesinin ruhunda, “aslında kaybetmek istemiyorlar ama sonuç hep böyle oluyor” yok. Onlar için kaybetmek önemli değil.
Daha çok kazanmak için oynanan bir oyun değil bu onlar için. Türkiye’ye kaybettirmek için oynanan bir oyun.
Türkiye bir kere daha kazandı. Ama emin olun onlar, “oh, bu kadar zaman kaybettirdik ya yeter” diyorlar hâlâ.
Şimdi sırada ‘Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ var.
Bu da tencereye katkıdır. Ama onlar vatandaşa ve üretime daha çok ve ucuz enerji görmüyorlar ona baktıklarında. İşin nereye varacağından korkuyorlar. Yüksek elektrik ihtiyacını gidermenin, aydınlığın mutluluğunu değil, “nükleer” kelimesini görüyorlar. (‘Artık uçak gemisi olan nükleer bir güçsünüz’, 08/04.)
Hiç bozmayın.
Kaybetmekten korkmuyorlar ama korkudan titriyorlar.
Korktukları ne varsa da başlarına geliyor. TCG Anadolu da odur, TOGG da odur. Arabadan korkulur mu? Devrim’den niye korktularsa TOGG’dan da onun için korkuyorlar.

Türkiye, Karadeniz gazının ülkeye katılmasını kutlarken 6’lı masanın liderleri ne yapıyorlardı biliyor musunuz? Biri ‘Alevi’ biri ‘Sünni’ başlıklı videolar yayınlıyorlardı. İçeriğe kanmayın, “başlıklar” anlatıyor dertlerini. Yıllar yıllar sonra şimdi mi akıllarına geldi…

DÜNYA ENERJİ SAVAŞLARI YAŞARKEN GELEN FATURA…

Tamam uzak geçmişi hatırlamıyoruz. Ama son yılı, aktüel durumu hatırlayalım bari. Ukrayna savaşından bu yana başta Avrupa olmak üzere dünya enerji savaşı/korkusu yaşamıyor mu?

Bu sene kış yumuşak geçtiği için Avrupa vartayı kolay atlatmadı mı? Uluslararası uzmanlar, ‘daha bu iş bitmedi’ demiyor mu? Batı ülkelerinin enerji politikaları savrulmuyor mu? Nükleer santrallerini bir kapatıp bir açmıyorlar mı? Boru hatlarına bizzat kendileri sabotajlar düzenlemedi mi? Halkları donmasın için yine Batı’dan üç-beş katı kazık yiyerek gaz ithal etmiyorlar mı?

Petrol üreticisi ülkeler tarihlerinde ilk defa Batı’ya yüz çevirmedi mi? OPEC+, ABD’nin, Batı’nın inadına üretim kısmıyor mu, Çin ve Hindistan gibi ülkelere daha çok petrol/gaz vermiyor mu?

Akdeniz’de enerji savaşları yaşanmıyor mu? Yunanistan-İsrail-Mısır-Rum kesimi ortaklık kurmaya çalışmıyor mu? Libya’da çıkan savaş ne? Kuzey Afrika’da politik istikrarsızlık neden yaşanıyor?

ABD neden Suriye’de? Irak 20 yılı aşkındır neden kafasını kaldıramıyor? İran neden bitmeyen ambargolar altında? Rusya neden Türkiye enerji merkezi olsun istiyor? Türkiye neden Bulgaristan’a, Avrupa’nın kapısına enerji vermeye başladı?

Türk Devletleri Teşkilatı, Hazar havzası politiğinin ana ayaklarından biri bu değil mi? Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılsın baskısının bir ucu kuzey kutbu rezervleri değil mi?
Petro-doların küresel tahtına yönelik tehdidin ardındaki gölgelerden biri bu değil mi?

Donanmaya bu kadar önem verilmesinin sebebi ne? Bir tanesi, tüm Mavi Vatan’da deniz enerjisi yollarını ve arama/sondaj gemilerini korumak değil mi?

Türkiye, Karadeniz gazıyla enerji sorununu çözmüş değil. Daha çok yol var önümüzde.
Enerji güvenliği meselesi çok boyutlu, pahalı ve meşakkatli bir iş.
Fakat bir numaralı sorun çözülmüş durumda…
Enerji politiğinin nasıl ele alınacağına ilişkin
ana ilke ve irade
elle tutulur biçimde hayata geçmiş durumda.

Hem karada hem denizde enerji de bulacaksınız enerjinin yollarını da yapacaksınız. Bunun için gerekli maddi ve askeri güç de gözünü budaktan esirgemeyecek.

Şimdi.. “Tüketilen enerji miktarı: 0” yazan gaz faturasına sevinebiliriz. Kazananlar kulübüne hoş geldiniz. Fakat kazandığınız cebinizde kalan para değildir sadece. Bir parça bağımsızlık dahadır.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun.

#Recep Tayyip Erdoğan
#Akkuyu Nükleer Santrali
#Avrupa
#Ukrayna
#NATO
#Petrol
#Nedret Ersanel
1 yıl önce
‘Kazananlar kulübü’…
Siyasal iktidar ve kültürel iktidar meselesi
Bir Başka Mesele: Çözülme baba otoritesinin sarsılmasıyla başladı
Ayasofya’da namaz kılma zevki
ABD’nin raporu tutarsızlık abidesi..
Maskeli balo bitti: Gazze, dünyanın Siyonistlerin esareti altında olduğunu ispat etti!