|
Marul operasyonu…

Artık ‘küresel obruk’ mu dersiniz, ‘stratejik kara delik’ mi dersiniz size kalmış.. Kimse Batı’yı dibe çekmiyor, onlar el-ele atlıyorlar…

İngiltere de artık bu kervana katılmış bulunuyor ve dünyanın en önemli/güçlü finans merkezi, herkesin parasını kullanan ve dağıtan
Birleşik Krallık ekonomisi parçalanıyor
. ‘Birleşik Krallık da parçalanacak’ diyenler var ama uzatmaya gerek yok..
Londra siyaseten dağılmış bulunuyor…
70 yıllık Kraliçe hükümdarlığının ardından ancak altı haftalık ‘10 Numara’ efendiliği elbet tarihe geçmeli. İtibar da öyle; “Majesteleri’nin Başbakanı’nın’ ömrü marulla kıyaslanıyordu bir haftadır.
Ve marul kazandı…
Yine de bütünlüğü kaybetmeyelim;
hepsi birden Batı ‘çatırdamasının’ parçaları
ve Avam Kamarası’nda parlamenterler birbirini dirseklerken, Avrupa Birliği de enerji için birbirlerinin gözünü oyuyorlardı…
Hülasa, Batı kan istiyor ama ‘aradığı kanı’ bulamıyor…

‘ÇEKİRDEK’ ÇATLIYOR…

İngiltere, Avrupa ne kriz yaşıyorsa aynısını yaşıyor ve ekonomi, enerji, sosyal bozukluklar da dahil. Ama Avrupa şimdi göbeğinden de çatlıyor…

Almanya ve Fransa birbirine girmiş durumda.
ABD’den bakanlar için “eski” ya da “çekirdek Avrupa” diye bilinen merkez eriyor. Böylesi ortamda 27 Avrupa lideri dünya
liberallerinin
tapınağı Brüksel’de bir araya geliyor, doğalgaza tavan fiyat için yine anlaşamıyorlar ve aldıkları karar gerçekten dramatik; “olur da böyle bir karar alırsak sonuçları ne olur ‘
mekanizması
’ kurmaya karar veriyorlar. Mekanizma, ‘komisyona havale’ demektir…

Berlin ise daha ileride ama daha mı iyi bilen yok; ekonomik ve enerjik krizi aşmak için 200 milyar Euro’luk paket açacağını ilan ediyor ve başta Paris hemen tüm Avrupa başkentlerini delirtiyor…

Onlara göre, böylesi bir uygulama Avrupa’nın geri kalanı ile Almanya arasında ezici haksız rekabet oluşturacak, krizle birleştiğinde ayakta kimse kalmayacak. Berlin’in yanıtı uzun süredir içinde tuttuğu belli; “
Almanya batarsa Avrupa da batar
”.. Tercümesi şu; Avrupa batsa da Almanya ayakta kalacak…

Avrupa’nın geri kalanı içinde bu Alman hamlesi aslında bir izolasyon yaklaşımı. Etrafındaki yangına karşı sur örüyor Berlin…

ANKARA: ‘KABADAYILIK SÖKMEZ’…

ABD de durum daha berbat ve uzun anlatmaya gerek yok. Herkes 8 Kasım seçimlerini bekliyor. “Ülke içinde benzin fiyatlarını seçime kadar kontrol edebilmek için stratejik rezervlerini-askerlerin itirazlarına rağmen-boşaltmaya başlayan ülkeden bahsediyoruz…

OPEC+ ve Arap ülkelerinin bayrak açmasından sonra,
Ankara da Washington’a ‘kabadayılık sökmez’ demiş bulunuyor.
(21/10.) Büyük konuşmak doğru olmaz ama onların anketleri Cumhuriyetçilerin Kongre’yi ele geçireceğini gösteriyor. Böylesi durumun siyasi ve ekonomik sonuçları kestirilemez!

Böylece…

Avrupa’nın yaşadığı siyasi/ekonomik/sosyal dalga, “Üst Atlantik”i de vurarak, yani Amerika, Avrupa zaten cepteydi şimdi İngiltere’yi de kucaklayarak yeni bir politik “hava durumu” yaratıyor; ‘mükemmel fırtına’ budur…

YENİ BAŞBAKAN SAVAŞI NE YAPACAK?..

İngiltere özelinden bakarak, Batı’nın, Avrupa’nın, Ukrayna savaşının nereye sürükleneceğini merak etmeliyiz; yeni Başbakan kim olacak? Daha doğrusu
kimin
olacak? Büyük sermayenin mi küçük sermayenin mi? Savaşın Başbakanı mı barışın başbakanı mı?..
Ne yazık ki, şubat öncesinden bugüne İngiliz “örüntü ve dokusu”, savaşçı bir Başbakan’ın iktidara geçebileceğini gösteriyor. Ve ilk defa,
müstafi Başbakan Truss’ın ABD tarafından da istenmediği
, “nükleer silah kullanmaya hazırım” demesine rağmen Washington tarafından burun kıvrıldığını hissediyoruz.
İş öyle bir noktaya kadar gidiyor ki, Maliye Bakanı’nın yanlış ekonomi kararlarının ardında da, İçişleri Bakanı’nın istifasında da, “kelle isteyen” partililerin organizasyonunda da, İngiltere aklını aşan da diyebilirsiniz ittifak yapan da diyebilirsiniz
bir elin Londra’ya bulaştığı görülüyor…

‘YENİ İNGİLTERE BAŞBAKANI SALI GÜNÜ BEYAZ SARAY’DAYDI?!’

İngiltere Başbakanlığı için Londra’da aday çok. Hatta eskiler de sırada. Boris Johnson da, onun yerine geçmek için girişilen ve Truss’ın kazandığı son yarışa katılanlar da oyunda.

Başbakan Truss
20 Ekim’de
istifa etti.
18 Ekim’de
, yani sadece 48 saat evvel Beyaz Saray’ın önemli bir misafiri vardı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Birleşik Krallık
Savunma Bakanı Ben Wallace
’i ağırladı.

Resmi açıklamalar, iki ülkenin “ulusal güvenlik çıkarları”nın konuşulduğunu, Rus saldırganlığına karşı Ukrayna’ya güvenlik sağlama taahhütlerini teyit ettiklerini söylüyor.

Wallece, önceki yarışta da adaydı Başbakanlığa. Ya aday olacak ya birini işaret edecek. Şimdi başarırsa, en azından ABD seçimlerine kadar savaşın daha kanlı hale geleceğini düşüneceğiz.

Ortaya bir de yeni tarif çıkacak; bugüne kadar Ukrayna’da bayrağı beraber taşıyorlardı. Artık Beyaz Saray’ın savaşı olacak. Dökülen on binlerce kanın hesabı da oraya yazılacak. Keza, yenilgi halinde
ABD yenilmiş sayılacak…
İngiltere’deki savrulmanın Türkiye’yi neden/ne kadar alakadar ettiği de önemli. Genelleme yapmanın zamanı geldi; “
küresel dengeyi bozan her şey bizi ilgilendirir
”. Uzak-yakın önemsiz. Niteliği de fark etmez. Artık öyle.
Nitekim Batı toptan kavrulurken,
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Rusya’nın son teklifi üzerinden Avrupa’ya enerji ulaştırmanın yollarını kuruyorlardı…

Bir gözleri de İngiltere’deydi çünkü diğer yolları artık kesilmiş Pekin-Londra “orta yolu” bu iki ülkeden geçiyor. “Türkiye Yüzyılı”nın ana parçalarından biri de bu. Ama sadece biri!..

#Marul kazandı
#Liz Truss
#OPEC+
#ABD
#Avrupa Birliği
2 yıl önce
Marul operasyonu…
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü