|
Neden sadece Türkleri rehin alıyorlar?

Ekmeleddin İhsanoğlu"nun ağzından kamuoyuna ulaşan "çatı beslemeli" Türk dış politikası eleştirisi, iki koçbaşı taşıyor; 1. Neden başka ülkelerin diplomatları/şoförleri rehin alınmıyor/alıkonmuyor da Türkiye"nin alınıyor? 2. "Komşularla sıfır sorun dediler, bakın ne hale getirdiler!"

Yerli muhalefetin ümitlerini karşılamayacak olsa da bu sorular iyi yanıtlara sahip. "Neden Türkiye"nin insanları rehin alınıyor, çünkü Türk dış politikası yanlış" önermesi ham akıl yürütmesidir. Zamanla olgunlaşabilir belki ama Çankaya staj için uygun değil...

ELİ AĞIR OLANA AĞIRLIK BAĞLARLAR!

Kıbrıs ile Afganistan-Pakistan arasında uzanan hat, "şu anki" oyunun ana coğrafyasını oluşturuyor. Daha önce yazdık, tek değildir ve bağlantılıdır, iki kriz paralelinden biri budur; Kıbrıs (Doğu Akdeniz)-Suriye-Irak-İran-Afganistan-Pakistan yatayıdır... Alt-üst katları sıkıştırır. Körfez gerilimleri de odur, "özel olarak bugünkü" İsrail-Filistin çatışması da. (Mısır"a değer katmadır!) Petrol üzerinden okursanız, Hazar-Körfez havzalarını da toplar. Tıpkı, Hazar-Karadeniz-Kırım-Ukrayna-Avrupa hattı gibi! Üzerine süperleri ilave edeceksiniz...

Genel olarak Batı ve Türkiye için de söylenebilecek üç hayati hedef var; 1. Bölgedeki "tüm" dengelerin korunması, onarılması. Hem taraf olduğunuz ikili ilişkilerde hem sizin dışınızdaki ikili/çoklu ilişkilerde. Ortadoğu"nun mümbit kriz yapısı sâridir. 2. Bölge enerji kaynakları açısından "küresel gırtlakları doyurduğundan", hem kendinizin hem komşularınızın hem dünyanın ihtiyaçlarını düşüneceksiniz. 3. Yine bölge terör örgütlerinin hem evi hem membaı konumundadır. Bunun da halledilmesi, değilse kontrol edilmesi gerekir.

Ankara, kaba hatlarıyla gösterilen bu kriz haritası ve zor hedefler için bir plan uyguluyor. Bölgenin ayakta duran, eli ağır ülkesinin planıdır bu. Türk dış politikasının böylesi "kalabalık ve sıcakta" başkasının ayağına basmaması, başkasının planı ile kesişmemesi imkânsız, hatta bazen gereklidir. Savaş budur. İşte, "neden sadece bizimkiler alıkonuyor"un basit yanıtı budur. Korkuyorlar ve yapabildikleri el tutmaktır, koz tutamıyorlar! Ağır ele ağırlık bağlanması budur.

Anlamıyorsanız da Türkiye"nin rakiplerine avantaj yaratmamanız gerekiyor! Ortadoğu gibi çamurlu zeminde "avantaja bırakmak" Türkiye"nin gol yemesi demektir. Tribün müdahale eder ve sandık da odur. Aksi halde, Kurtlar Sofrası"nda "Ekmel ekmeği" iki dakika dayanmaz.

SIFIR SORUN İÇİN KOMŞULARIN SIFIRDAN FAZLA OLMASI LAZIM

"Komşularla sıfır sorun" meselesine gelince... Komşularla veya başka ülkelerle sorunlarınızın ideal bir hedef olarak "sorunsuz" olabilmesi, bunun üzerine stratejik işbirlikleri inşa edebilmeniz, komşularınızın "sıfırdan" yüksek puanlara sahip olmasını gerektirir. Şu an Türkiye"nin ayakta durabilen komşusu bile yok.

Detaylarına girmeden; İran bir yandan etrafını kuşatan Ortadoğu sorunlarıyla uğraşıyor bir yandan da ciddi ekonomik açılımlara muhtaç. Ülke içinde de bir seri çekişme/kırılma hattını tutmaya çalışıyor! Düşmanları da hatırı sayılır ülkeler.

Irak; herhalde anlatmaya gerek yok, pamuk ipliğinde sallanıyor. Kötü. Suriye; eski haline kavuşabilmesi için yıllar ve trilyonlar lazım. Ermenistan; Rusya olmasa açlar. Siz bakmayın sağda solda büyük harflerle konuştuklarına, nefesleri Ankara"nın elinde. Yunanistan; ekonomik kriz neredeyse olduğu gibi duruyor. İş o hale geldi ki, dışarıdan gelen baskıları yumuşatmak için kırk yıl sonra Rum kesimine nota verir oldular. Bulgaristan; Ukrayna-Moldova-Romanya-Karadeniz duvarı üzerine yıkılacak diye ödü kopuyor. Gürcistan; malum, etli-butlu bir ülke değil ve Rusya ile savaştan sonra "derlenmeye" çalışıyor. Geriye Azerbaycan ve Karadeniz üzerinden Rusya kalıyor.

Moskova ile ilişkilerimiz için "sıfır sorunlu" diyemeyiz ama karşılaştırılamayacak kadar iyi, gelişmeye ve işbirliğine açık, kimi zaman rüzgârlı ama hep denge arayan, neticede iki istikrarlı ve güçlü ülke ilişkisi.

Bakü-Ankara ise "neredeyse sıfır sorun" noktasındadır ve özellikle son iki yıl içindeki yükseliş "stratejik boyutu dahi" aşmıştır. Azerbaycan daha yükselecek ve salt enerji boyutuyla değil, stratejik açıdan iyice kritik bir başkente dönüşecek. Ve bu yol Ankara ile yürünecek!

Buraya kadar "ilk komşu halkasıdır". İkinci, hatta üçüncü halkalar da istikrarsız. Arap Yarımadası"nın denize kavuştuğu yere kadar dert var. Kuzey Afrika, İsrail, Mısır, Ürdün hep sorun. AB"nin derdi belki kendi başını yakacak. Türkiye"den Çin"e bin tezgâhta bin akıl dokunuyor, her ilmek öncekini boğuyor.

Türkiye bu hengâmenin ortasında nasıl duruyor?

"Komşularla sıfır sorun niye olmadı" sorusunun yanıtı konjonktür ile ilgilidir. Dünyanın en netameli bölgesinde, dünyanın en iddialı hedefini koyuyorsunuz, buna yaklaşıyorsunuz ama "kestirilemeyen değişkenler ile iç-dış rahatsızlarla, "bozanlarla" mücadele ediyorsunuz. Kaldı ki, bölgeye vakıf hiçbir uzman veya ülke "plan kötüydü" demiyor. Cari olduğunu da göreceksiniz!

Türkiye, bölgede düzenin yeniden kurulmasına kılavuzluk edebilir mi? Küresel dengeler buna omuz verir mi? İşaretleri Tayyip Erdoğan"ın "vizyon belgesi"nde bulabilirsiniz.

Tabii bunun için "çatı" yüksekliği yetmez. "1071 rakım" gerekiyor!..

twitter.com/nedretersanel
10 yıl önce
Neden sadece Türkleri rehin alıyorlar?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle