|
"Petrol alıp, gözyaşı bırakanlar" dönerken...

Riyad şu sıralar limoni olan ABD ile ilişkilerini tazelemek için Washington"a IŞİD davetiyesi çıkardıysa, "yakınlaşmak" için iyi bir tuzak kurduğunu söylemek mümkün. Çünkü Obama isteksizliğine karşın Washington"da "dönüş" hazırlıkları yapanlar var!..

Mayın yerleştirilirken patlayabilir de; Suudiler, "ABD Irak"a gelsin eski düzen kurulsun, İsrail de sevinir" hesabı yaparken, ABD İran askerlerini-az ihtimal ama-arka kapıdan içeri alabilir...

Böylesi bir ittifak sadece bir-iki yıl içinde İran"ı dengeleyebilecek bir başka gücün masaya sürülmesini gerektirir. O ihtimal Türkiye"nin bastığı yere çok dikkat etmesini şimdiden nasihat ediyor!..

"Bütün seçenekler masada"… Birleşik Devletler Başkanı"nın gözde dış politika söylemi bu olabilir ama etkisi ve yarattığı "korku" bebek ağlatmaktan bile aciz.. Hele IŞİD gibi kitleleri ikna yöntemi kan banyosu olan örgütler karşısında.

IŞİD"le beraber Beyaz Saray"ın ikinci diplomasi düsturunu da hatırladık; "Amerikan askerinin postalı yere değmeyecek. Fakat askeri ve sair yardımlar yapılabilir!.." Bağdat ordusuna yapılan silah ve askeri eğitim yardımlarının hazin sonunu da Musul"daki ricat taktiklerinde gördük.

Washington"un IŞİD"e karşı "İnsansız Hava Araçları" veya özel kuvvetlerle "cerrahi vuruşlar" yapma olasılığı da -ki öyle gözüküyor- "doktorun hastaya dokunmaktan iğrenmesi"dir.. Hem de kendi yazdığı ilaçlar yüzünden can çekişen bir hastaya...

Obama yönetiminin üçüncü dış politika kabulü sayabileceğimiz "doktrin" ise, bir tür "çiçek çocuk" aklı taşıyan "el ele" bakışı. Bir krizin üzerine giderken "yalnız" kalmamaya, uluslararası camiayı arkalamaya yaslanıyor bu akıl. Oysa IŞİD yine bizzat Obama"nın dediği gibi, "bölgesel bir sorun" ve Timur"un filleri misali şu ana kadar Amerika"yla beraber askeri destek verebileceğini açıklayan ülke de İran!

Amerikan askeri akademisi West Point"de yaptığı konuşmada Obama bu maddeleri sayarken, "istisnanın" Amerikan çıkarları olduğunu söylemişti. Şimdi Irak"ta yaşananların, özellikle IŞİD"in ABD çıkarlarına dokunduğunu söylüyor. Bu halde ABD"den bir atak beklemek mümkün ama Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Masası"nın sorunu şudur: "Hiç kimse iyi ve kötü hücreleri birbirinden ayıramaz. Ya hepsi temizlenecek ve inşa malzemesi kalmayacak ya da sadece kötüleri vuracaksınız ama kalanlar metastaz yapacak!"

Amerika ve atacağı adım anlaşılmaya çalışılırken sık atlanan temel "kontrol/düzeltme noktası" şudur; Washington"un iç dinamikleri!.. Obama"nın başkanlık döneminin geri kalanında dış politikasını kurtarması zor. Özellikle önündeki ABD Kongresi ara seçimlerinde Senato"nun Cumhuriyetçi ağırlıklı çıkması ihtimal dahilinde. Obama"yı nispeten kurtarabilecek tek gelişme, İran"la nükleer pazarlığının sonuçlandırılabilmesi olacaktır.

Beyaz Saray"ın Amerikan kamuoyuna hızlı ve kesin bir zaferi, üstelik az değil "yok kayıp"la sunamayacağı bir savaşa kalkışmayacağı görülmeli. Diğer taraftan postalsız olmak şartıyla bir askeri girişim Irak"ta başlar ise Pentagon (!) tuttuğu kuyruğu bırakmayacaktır! Müdahale IŞİD"in peşinden Suriye"ye girebilir! (Bunun İran-ABD ilişkilerinin boy ölçüsünü ne kadar kısaltacağı da ayrı konu.)

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geçtiğimiz Pazartesi günü (16/06), IŞİD"in yaydığı terör tehdidiyle ilgili olarak Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar Dışişleri Bakanlarıyla görüştü. Şunu söyledi; "Irak"ı ileriye taşımakta gerekli ulusal birliğin oluşturulması için koordineli ve etkili bir yaklaşım sergilenmesi." (Amerika"nın bu sözlerine Türkiye ve İran"ı da katabilirsiniz.) Adı geçen ülkeler Irak"la geçmişi ve özel bağları olan ülkeler. Hepsinin Irak yönetimine etki etmede yüksek ve vazgeçilmez çıkarları mevcut.

Örneğin Körfez ülkeleri Irak"ta uygun bir liderliğin kendilerini İran"a karşı koruduğunu düşünüyorlar. Aksini kabul edebilirler mi? Kısaca, kimse elini Amerikan "iyi niyetine" bağlayarak Irak"tan çekmez.

Musul"un tarihi pozisyonu, Türkiye"de hangi kapılara bağlandığı biliniyor. Gerçek şu ki, bu topraklarda da o topraklarda da Türkiye ile tamamlanmamış, eksik kalmış bir hissiyat var. Başbakan Erdoğan"ın dün TBMM grubunda kurduğu, "şu anda bölgemizde yaşanan hadiseleri tarihi bağlamından kopararak anlamak asla mümkün değildir" cümlesi odur. IŞİD"in Türkleri alıkoymasının bir sebebi de budur!

Ankara"nın 15 yıl içinde Kuzey Irak ile değişen stratejik ilişkilerini, Erbil"in Kerkük"e, dünyanın önemli petrol alanlarına ulaşmasını da bu anlama listesine yazabiliriz. Birçok jeo-politik dış tuzağın yerleştirildiği bir alan olacaktır burası.

Peki, Türkiye bu konuda bir şey yapacak mı?.. Ankara Musul konusuna kayıtsız kalamaz. Musul, Kerkük ve Kürtler yeniden şekillendirilirken, hele "enerji" gibi Türkiye"nin tam da başa oynadığı bir a(la)nda kafasını başka tarafa çevirmesi düşünülemez. O tılsımlı sözün en belirgin halidir burası artık; Ulusal Güvenlik!..

Bölgedeki tüm oyuncuların-küçük, büyük, süper, fark etmez-pozisyonları zamanla değişse de Türkiye"nin çıkarı çakılıdır. Belki istisnai olarak şu eklenebilir; bölge Suudi-İran, Şii-Sünni cam kırıkları ile dolu olacağından daha hassasiyet, tecrübe (!) gerektirecektir.

IŞİD istilası hemen herkesin Irak"a müdahil olabilmesinin kapılarını sonuna kadar açtı. Dış güçler bu kapıdan içeri girer. Bu bir sorun ama asıl kötülük açılan kapıdan girecekler değil, çıkacaklar!

twitter.com/nedretersanel

10 yıl önce
"Petrol alıp, gözyaşı bırakanlar" dönerken...
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!