Televizyon tartışmalarında ne izleyip, gazetelerde ne okuyorsunuz bilemem ama..
Hal budur…
***
Başkan Biden’ın İsrail ve Filistin’le yaptığı görüşmelerde söylediği ifadelere bakılarak, takiben ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi’nin verdiği brifing sırasında Tel Aviv’e soğuk duruşu eklenerek, Beyaz Saray’ın Filistin tutumunda, bölgedeki barış arayışlarına ‘daha adil’ yaklaştığı yorumları, Türkiye’deki müşterileri dahil satın alınmaya başlandı…
ABD iç politikasında, Trump dönemi İsrail politikalarına ‘düşmek’ anlamına gelebilecek İsrail yanlısı tutumun makyajlanması bu adımlar palyaço maskesinden fazlası değil…
Bebeklerin cansız bedenlerine basarak, “İsrail’in kendini savunma hakkını” kutsayan ilk açıklamalarının yanında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, “taraflara itidal tavsiye ediyoruz” türünden rezil klişenin tekrarlanmasını dahi engelleyen, ardından da yüzbinlerce silahın İsrail’e verilmesini onaylayan aynı ABD ve Başkanı değil mi?..
Kaldı ki, öyle bir şey zaten yok ama bir tür nedamet söz konusu ise BM Genel Kurulu da işte önümüzde. Orada İsrail’e yönelik anlamlı bir girişim başlatma imkânı duruyor…
***
Filistin-Kudüs’de yaşananlar bir şekilde sönümlenecektir. Ama bitmeyecektir. Sadece İsrail’in konjonktürel beklentileri taktiksel tatmine ulaşacak, stratejik hedefleri için yeni boyutlarla devam edecektir…
İsrail’in, işgal ve baskı politikalarını sürdürmek ve Filistin topraklarının istikrarlı şekilde ilhak edilmesini, yerleşimlerini pekiştirip, genişleten tek devletli gerçeklik buz gibi ortada duruyor. ABD’nin söylemi ne olursa olsun güven vermekten çok uzak. Ama güçten de uzak!..
Amerikan politiği için Kudüs’e yönelik saldırı, İsrail yönetiminin ABD’yi görmezden geldiğinin işareti. Ve bu boş bir okuma değil; ABD Kongresi ve Biden’ın uğraşmak zorunda kaldığı politik kırılganlıkların derinliği/çokluğu Tel Aviv’in kendini güvende hissetmesine sebep oluyor.
Avrupa’da da durum aynı. Fark vahşiliğin tonları kadar. Filistinlilerin sessizce ortadan kaybolması için yollar aramayı diplomasi sayıyorlar. ‘İki devletli çözüm’e destek verir görünenlerin bile zihin arkasında Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumu hafifletme rotuşlarından fazlası yok.
Şu sıralar bizde de duyulmaya başlanan, “Filistinlilere bir yerlerde toprak bulup/alıp, taşıyalım” fikri alenen söylenmeye başladı.
Kimin malından kimi taşıyorsunuz?
***
Ankara’nın, Türkiye’nin ‘Kudüs Nöbeti’ tutmaya devam ettiği süreçle, Millî İstihbarat Başkanlığı ve TSK’nın özel operasyonuyla Irak’ın kuzeyinde öldürülen, PKK’nın sözde Suriye genel sorumlusu Sofi Nurettin kod isimli teröristi zihninin satranç tahtasında buluşturduğu hissediliyor…
Bu olayın, “PKK-KCK ile PYD-YPG’nin aynı örgüt olduğu gerçeğini inkârı mümkün olmayacak şekilde bir kez daha ortaya koymuş olduğu” ifadesi, bir yandan İsrail’in Kudüs saldırıları ile Irak-Suriye’nin kuzeyini ‘terör koridoru ülkesi’ haline getirme planları arasındaki bağa da zımnen gönderme yapıyor. Tıpkı, hem İsrail’e hem YPG’ye yapılan ABD silah yardımlarında duyulan ortak tını gibi. Bu manada ve Cumhurbaşkanı’nın son kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmaya yerleştirdiği biçimiyle ABD-İsrail-YPG/PKK arasındaki insicam elle tutulur hale geliyor…