|
Superpoze…


Gazze krizini ele alan üç yöntem izliyorsunuz basın-yayın organlarında…

Birincisi
, olayın teknik/askeri/istihbarî boyutudur. Taze olaylarda, “ne olduğunu ve akla yatmayan” merakları gidermek için ağırlıklı olarak bu eksende durur medya…

Örnek verelim; ‘MOSSAD bu istihbarat zaafını nasıl gösterdi, bilerek mi’, gibi…

‘Gel-geli’ yüksektir, en çok neyin izleneceği üzerinden yapılır tartışmalar. Bu da birbirini besleyen fasit bir dairenin içinde koşmaya benzer zamanla…

İkinci bölüm/yöntem
, olayın
ilişik
ülkeler üzerinden tartışılmaya başlanmasıdır. Sıkça ilk başlıkla iç-içe geçer. Kimi zaman teknik, kimi zaman politik boyutu vardır. Bu yüzden üçüncü maddeyle de sıkça karıştırılır. Gazze olayında bu ülkelerin sayısı çok olduğu için, tekrara düşmek umursanmadan günlerce sürdürülebilir…

Örnek verelim; ‘Mısır’ın Filistin’den kaçan insanları kabul edip etmeyeceği; iç sorunları olduğu, bir yandan da bölgenin boşaltılmasının İsrail’e hizmet edeceğini düşüneceği’ gibi…

Doğru bilgilerdir, nisbi açı sunar, sınırlı da olsa sebep-sonuç ilgisi kurar. Yanlış bilgi kullanılmadığı sürece-ki o da çok olur-kullanışlı ama dardır.

Üçüncü başlık
; stratejik/jeopolitik yaklaşımdır. Yerel/bölgesel/küresel haritayı açıp birleştirmeye, vakayı doğru yere oturtmaya çalışır.
Net cevap
arayışında herkesin kendi bilgisine göre düşüncesi olduğundan bol tartışmalı, neredeyse sınırsız bir alan/imkân sunar…
Bu sabitlerden başka, tüm aktörlerin aklı/planı, yürütme şekilleri, aktüel gelişmelerle birleştirilerek bir tür karine/delile dönüştürülebilirse, o zaman elinizde bir fotoğraf olur. Genellikle anlıktır,
üst üste çekilen diğer karelerle birleştirdiğinizde
izah verir. En az ve/veya yanlış/eksik kullanılan ama
en güçlü
metoddur. Kitaplarda yazmaz; ismi
SuperPoze’dir
!

DİĞER HER ŞEYİN ÜZERİNDE…
İlk iki yöntem
,
üçüncüye kördür
! Üçüncü ise onlardan da beslenir ama özgündür. Bu yüzden ilk iki sık çuvallar. “
Son dakika
”lar öyledir. Haber önemlidir ama tek karedir. Bu da sıklıkla ilk maddede, bilemediniz ikincide takılıp kalınmasına yol açar…
Bu üçlü küme oluşturur.
Ancak aralarında
hiyerarşi vardır
. Jeopolitik ve strateji hepsinin üzerindedir, gerektiğinde hepsini ezer.

Bunu da örnekleyelim…

ABD’nin bölgeye önce bir uçak gemisi-diğer savaş gemileri setiyle birlikte-göndermesi, sonra ikinci uçak gemisi setini göndermesi, nihayet İngiltere’nin üçüncü setini bölgeye sevk etmesi, sıra-dışılık gösterir. Birinci ve ikinci yönteme mahkûm ederseniz, kavramak ve başa gelecekleri kestirmekte tökezlersiniz.

Çünkü jeopolitik/stratejik bakış sadece üstte değil-başta garip gelebilir ama-hepsinin dışındadır! Aynı zamanda-ilk iki maddenin ilgi alanına giren olayları-kurgulama/yaratma-gücü vardır. Yani sebebin kendisidir.
Doğru tespit edildiğinde ‘
olacağı
’ söyler.

Buna “kıymetlendirme” denir. Diğerleri önemsiz anlamına gelmez. ‘Açı değiştirme’ klişesi ilk iki maddenin işidir, konvansiyoneldir, ekranlarda izliyorsunuz zaten. Göz değiştirmek bambaşkadır…


ORTADOĞU’NUN BİLE HİÇ GÖRMEDİĞİ KADAR…
Pandemiden yaklaşık iki yıl öncesinden başlayıp-kendini geliştirerek gündeme oturan, “
Müstakbel Dünya
Düzeni
” hemen tüm ülkeleri bir âraf-eşik alanına itti. Bunların içinde “yeni nesil orta boy güç” olarak Türkiye de var ve istisnai pozisyona sahip…
“Doğu” olarak tarif edilen ülke ve uluslararası kuruluşlar, Rusya, BRİCS, ŞİÖ, TDT, vb, ama en önemlisi
Çin
, yakın tarihin en ileri atılımını gerçekleştirerek, bugüne değin Batı hegemonyası alındaki (Büyük) Ortadoğu’ya girdi. Zamanlama, ABD/Batı’nın da evinde ve bölgede güç/pozisyon kaybettiği dönemle buluştu…
Böylece ABD/Batı Ortadoğu’da nüfuz kaybederken, Doğu’nun etkisi yükselmeye başladı. İsrail ve İran’a da aynıyla yansıdı.

Uzun listeye ihtiyaç yok; Afganistan, Hazar ülkeleri işbirliği, Azerbaycan-Ermenistan savaşı, Ukrayna savaşı, Libya-Afrika’da yaşananlar, Körfez ülkelerinin Batı yönelimlerini daraltması, Türkiye’nin yükselişi ve nihayet İsrail-Filistin krizi…

Bunların içinde Tahran’ın jeopolitik gücünün yükselmesi, Rusya ve Çin’in desteğiyle Ortadoğu’daki kaymayı Batı için kontrol edilemez hale getirdi. Suriye’ye dahi Çin’in girip, Akdeniz’e dayanması oyunu iyice stresli hale getirdi…

En basit/sade ifadeyle, Kafkaslar-Ortadoğu-Afrika çizgisi, “
büyük güçlerin hesaplaşma alanına
” dönüştü. Gelişi 2000-Ağustos, Beyrut Limanı olayıdır. Ve sonra Gazze patladı…

SADECE GAZZE İÇİN GELMEDİLER!..
Bir…

Cumhurbaşkanı;

“ABD uçak gemisini İsrail’e gönderiyor.
ABD uçak gemisinin İsrail’de ne işi var
? Ne yapmaya geliyor?..
Suriye’de bugün ABD’nin 20’den fazla üssü var.
Suriye’de ABD üslerinin ne işi var?
ABD, Türkiye’nin İHA’sını düşürdü. ABD, NATO’da
Türkiye’nin ortağı değil mi?

… bütün terör örgütlerini ABD eğitiyor, yetiştiriyor, silahlandırıyor. Bunlarla Ortadoğu’yu kan gölüne dönüştürüyor”…

İki…

ABD ve İngiltere, uçak gemileri, savaş uçakları ve casusluk materyalleri akını başlatarak, bölgede “anlamlandırılamayan” bir gövde gösterisi gerçekleştirdi…

Üç…

Perşembe günü ABD Başkanı, Amerikan Kongresi’nin her iki kanadına, “Suriye kaynaklı ‘ulusal acil durum’ halinin uzatılması bildirisini” şu cümlelerle gönderdi…

“Suriye’deki durum, özellikle Türk hükümetinin Kuzeydoğu Suriye’ye askeri saldırılar düzenlemesi DAEŞ’le mücadeleyi baltalamakta, sivilleri tehlikeye atmakta ve tehdit oluşturmaktadır. Bölgedeki barışı, istikrarı bozmakta,
Amerikan ulusal güvenliği ve dış politikasına olağanüstü bir tehdit
oluşturmaya devam etmektedir”…
ABD’nin Ortadoğu’da gözden çıkaramayacağı nüfuz alanını yitirmeye başlaması, onu ve ortaklarını tehlikeli hale getirmiş bulunuyor. Başkanlık seçim dönemi bunu daha da keskinleştiriyor.
Bu yüzden bölgeye yönelik büyük bir güç projeksiyonu geliştiriyor.
Yani o uçak gemileri
sadece Gazze’ye yönelik değil
. Başta Suriye’ye, açık biçimde Türkiye’ye, nihayet bölgedeki İran-Rusya-Çin ilerleyişinedir.

#Politika
#Ortadoğu
#Filistin
#İsrail
#ABD
#Nedret Ersanel
7 ay önce
Superpoze…
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!