Sadece ABD’nin değil dünya demokrasilerinin sembolü sayılan Amerikan Kongresi’nin ‘düşmesi’, bizzat Başkan Yardımcısı tarafından yönetilen yeni Başkan’ın ‘onanması’ oturumunun zor gücüyle durdurulması, bu eylemin cari Başkan tarafından yapılması, parlamenterlerin odalarına girilerek mahrem bilgilerine kadar ulaşılması, global güvenliğin teminatı olduğunu söyleyen ülkenin daha kendi meclisini koruyamaması, Biden tarafından, ‘bu gösteri değil darbe/kalkışma’ cümlesinin kurulması, ülke medyasının şoka girmesi, bir kaç eyalette daha meclis baskınları yaşansa ülkenin dikiş yerlerinin atma ihtimalinin bulunması, “nükleer çanta nerede, bu adamın eline bırakılamaz” tartışmasının yaşanması –ki bir kaç ülkede askeri alarm durumunun verildiğini de biliyoruz–, Pentagon’un sessizliği vb…
Bunun ABD iç politikası üzerinde yıllara yayılan etkileri olacak. Öte yandan küresel düzenin kilit taşının yerinden oynamasının dalgaları da tüm kıyılara vuracak…
***
Gelecek kestirmelerinde bulunmadan evvel söylenmesi gerekenler var…
Kaos o günle sınırlı, geçmişi ve geleceği yokmuş gibi yorumlar yapmak, sadece ABD’den değil dünyadan da bihaber olmak anlamına geliyor…
O gece ve devamında bu yorumları çok işittik; “Koskoca ABD efendim, bir haftaya düzelir, her şey eskisi gibi olur” kavrayışındaki sakatlık, daha ilk kelimeden, “koskoca”dan başlıyor. ABD artık koskoca değil. Cüce de değil. Ama sorun artık koskoca olmamasından kaynaklanıyor. Bu krizin başlangıcı ne Çarşamba günüydü ne de seçimlerin yapıldığı 3 Kasım’da başladı. Geldiği yıllardır görülüyordu…
Dünyada ağır ekonomik-sosyal yıkımların obruk derinliğinde çöküntüler yarattığını, küresel adaletsizlik duygusunu sürekli beslediğini, pandeminin bu deformasyonları hızlandırıp, güçlendiren bir katalizör olduğunu kaç kere yazıp, tartıştık? ‘Dünya beşten büyüktür lafı’ nereden çıktı?
Bunlar olmasa, ‘ABD’ye nazar değdi’ye bağlanacak iş…
Dahası birçok ülkenin, yerleşik nizamı ayakta tutan ana sütunları tekmelemeye başlaması! Dolarizasyona karşı girişimler, sessiz ittifaklar, dijital dünya ve paralar, sair…
Elbette ABD direnecek. Zaten vahim olan o. Amerika savaşmadan teslim olmaz. Biden yönetiminin bu işi neresinden nasıl tutacağına ilişkin merak ve endişe de buradan geliyor. İşaretler de iç açıcı değil!
Gerçek rakibi ve yüzleşmekten kurtulamayacağı Çin’i erteleyip yüzünü başka ülkelere dönmesi de bunun teyididir.
***
Hepsi Türkiye’nin önüne gelecek. Bu yüzden bazı konuları açıklığa kavuşturmamız gerekiyor…
Eğer Amerikan demokrasisine güvenirseniz, ‘bakın ABD demokrasisi bile ne kadar kırılgan, sizinkileri daha çok korumamız lazım’ diyerek son krizin faturasını da size çıkarırlar!
Biden da Amerika’nın günahlarıyla yüzleşemez. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi zordur…