|
Kamu harcamaları arttırılmalıdır
Türkiye ekonomisi yaklaşık 2 yıldan beri durgunluk içindedir. Geçtiğimiz yıl milli gelir % 6.4 oranında azaldı. Durgunluğun ve ekonomideki daralmanın en sağlıklı kriteri milli gelirdeki değişimdir.

Milli gelirdeki bu azalma çok yüksektir. Hiçbir gelişmiş ve bağımsız politikalar uygulayabilen ülke milli gelirinde bu denli yüksek oranlı düşüşe izin vermez.

Zira milli gelirdeki azalma üretimde ve istihdamda azalma anlamına gelir. Ekonomideki daralma insanların gelirlerini ve tüketimlerini azaltır. Binlerce işyeri kapanır.

İçinde bulunduğumuz yıl genişleme beklenirken, şartlar daha da ağırlaştı. Yıl sonuna kadar milli gelirin % 7 civarında azalacağı tahmin edilmektedir.

Üst üste iki yıl yaşanan bu tablo üretim sektörünü tam anlamıyla felç etmiştir. Ekonomi kurmaylarının bu sonuca yol açan politikalar üretmeleri, ekonomide ve sosyal hayatta telafisi zor tahribatlara yol açmaktadır.

Türkiye ekonomisi hızla kan kaybederken halen piyasaya yeterli likidite sağlamayan Hükümet'in bu davranışını anlamak mümkün değildir.


AMERİKA ÖRNEK OLSUN

Saldırıdan sonra Amerika, durgunluk tehlikesinin büyümesi ihtimaline karşı hemen piyasaya para pompalamış, talebin ve üretimin düşmemesi için gereken tedbirleri almıştır.

İki farklı ülke ve iki farklı davranış biçimi.

Birisi Türkiye ve değişen ekonomik şartların gerektirdiği adımlar atılmıyor.

Diğeri Amerika, ülkesinin çıkarları için enflasyonist baskı tehlikesini göze alarak Merkez Bankası (Federal Reserv) kaynaklarını derhal devreye sokan akıllı bir yönetim.

Benzer tepkiler Avrupa merkez bankaları tarafından da gösterilmiş ve piyasaların likidite sıkıntısına girmesi engellenmiştir.

Bu gibi durumlarda piyasaya para akışı hızlandırılır ki, tüketicilerin mal ve hizmetlere olan taleplerinde azalma meydana gelmesi, işyerleri kapanmasın ve insanlar işsiz kalması.

Kemal Derviş, Amerika'yı örnek alsın yeter.


ENFLASYON DA AZALMIYOR

Hükümet enflasyonla mücadele gerekçesiyle zorunlu politikaları uygulamıyor. İki yıldan beri milli gelirin tahrip edici oranlarda azalmasına göz yumuluyor.

İşin garip tarafı enflasyon da düşmüyor. 2001 yılı için enflasyon tahmini revize edildi ve % 65'e çıkarıldı. Büyük bir ihtimalle 2001 yılı enflasyon oranı % 70'i aşacak.

Borçlanma politikasının yoğun olarak uygulanmadığı ve kamu finansman açığının para basılarak kapatıldığı dönemlerde de enflasyon oranı % 70-80 civarında seyrediyordu. Ancak, milli gelir büyüyordu, işsizlik çok önemli bir problem değildi, iç ve dış borçlarımız döndürülebilir-makul seviyelerdeydi.

Bugün enflasyon oranı % 70 seviyelerinde, fakat, ülke insanı kan ağlıyor.


ACİL TEDBİR

Hükümet acilen kamu harcamalarını artırmalıdır. Bankacılık sektörüne yapılan veya yapılacak destekten söz etmiyoruz.

Doğrudan tüketim olarak ortaya çıkacak ve toplam talebi artıracak bir politikayı konuşuyoruz.

Kısacası orta ve dar gelirli grupların gelirleri artırılmalıdır.

Bunun için bütçedeki personel ve yatırım harcamaları ile sosyal amaçlı transfer harcamaları artırılacaktır.

Söz konusu harcama kalemleri artırıldığı taktirde orta ve dar gelirli grupların gelirleri büyüyecektir. Bunlar işçi, memur ve tarımla uğraşan kesimlerdir.

Bu grupların marjinal tüketim eğilimleri yüksektir. Yani ilave gelirlerinin tamamını veya büyük çoğunluğunu harcarlar.

Aylık geliri 150 milyon lira olan bir kişiye 50 milyon lira takviye yaparsanız, bu kişi ek gelirinin tamamını tüketime yöneltir.

Eğer, aylık geliri 5 milyar lira olan bir kişinin geliri 6 milyara çıkarsa ilave gelirin büyük bir bölümü tasarrufa gider ve dövize yönelme ihtimali olan para olarak karşımıza çıkar.

Talebin artırılması için dar gelirli gruplara kaynak aktarılması gerekir. İşçi, memur ek gelirinin büyük çoğunluğunu harcayacak, bir taraftan satıcıların gelirleri artacak, diğer taraftan üreticiler harekete geçecek ve talebe bağlı olarak mal üretecekler. Kapasitelerini artıracaklar, yeni iş imkanları ortaya çıkacak v.s.

Bankacılık kesimine veya faiz geliri elde eden gruplara para aktarılması halinde ikinci durum ortaya çıkar ve talepte hissedilir bir artış meydana gelmez. Buna mukabil dövize yönelme ihtimali bulunan para miktarı artar.

Bunu yaparsanız enflasyon oranı artar, diyenlere kulak asmayın. Enflasyon oranının 10 puan daha artması neyi değiştirir ki? % 70 ile % 80 enflasyon oranı arasındaki fark son derece önemsizdir.

Bugün Keynes'in teorilerinin uygulamaya geçirilmesi gereken gündür. Talebi artırmak için kamu harcamalarını artırmak. Geçerli cümle budur. Aksi halde yarın çok geç kalınmış olabilir.
#Türkiye ekonomisi
#Enflasyon
#Kamu harcamaları
23 yıl önce
Kamu harcamaları arttırılmalıdır
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz