|
Derin düşünce, tavizsiz duruş: Akif Emre

Abdüllatif Bey ve Şerife Hanımın üç çocuğundan biri olarak, 2 Mart 1957’de Erciyes Dağına bakan bir evde dünyaya geldi Akif Emre. Kayseri Endüstri Meslek Lisesinde okudu ve kısa bir süre babasının işçi olarak çalıştığı şeker fabrikasında yapı ressamlığı yaptı. Lisans eğitimi için İstanbul’u tercih ederek Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden 1981 yılında mezun oldu.


Üniversite yıllarında yakın dostu Metin Yüksel’di ve Akıncılar dergisini yayına hazırlayan ekibin içinde yer alıyordu. İskenderpaşa ve Büyük Doğu bu yıllarda duygu ve düşünce dünyasında iz bırakan diğer adreslerdi. Daha sonra bir yazısında “Ortaköy-Kuruçeşme arasındaki dik yamacın tepesinde yer alan Abdurrahman Paşa Köşkü üniversite yıllarımın en anlamlı yerinde durur” diye bahsettiği öğrenci evinde birçok arkadaş edindi ve hareketli, verimli bir öğrencilik dönemi geçirdi.

1983 yılından itibaren Mavera Dergisi ve Akabe Yayınlarında yayıncılık dünyasına adım attı. Master yapmak üzere Pakistan’a gitti. Bu vesileyle Rusya’nın Afganistan işgalini yakından takip etme ve Burhaneddin Rabbani, Ahmed Şah Mesud ve Gülbeddin Hikmetyar gibi Afgan liderlerle röportajlar yapma imkanı buldu. SEHA Yayın Grubu’nda İslam Dünyası Ansiklopedisi’nin editörlüğünü yaptı ve bu vesileyle İslam coğrafyasına duyduğu ilgi daha da arttı.

1987 yılında dil eğitimi için İngiltere’ye gitti. Burada Müslüman Yazarlar Birliği kurucuları arasında yer aldı. 2 yıllık aranın ardından ülkesine döndü ve İnsan Yayınlarında Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi.

1991 yılında Dürdane Hanım ile evlenen Akif Emre’nin yol göstericisi Yusuf Kaplan oldu. Kaplan, baldızı Dürdane Hanıma “İngiltere’de iki yıl aynı evde kaldık, evde hiç kimseyle kavga etmedi” sözleriyle Akif Emre’yi tarif etmiş, iki değerli düşünce insanı bu evlilikle birlikte bacanak olarak bağlarını daha da güçlendirmişti.

1993 yılından itibaren Bilim ve Sanat Vakfı’nda idarecilik yapan Akif Emre, bir yandan da gazetecilik mesleğini sürdürerek Kanal 7’de Dış Haberler biriminde görev aldı. Bu süreçte Selanik, Üsküp, Filibe, Kudüs ve Saraybosna gibi İslam medeniyetinden izler taşıyan şehirleri konu alan belgeseller hazırladı.

1995 yılında Yeni Şafak gazetesinin kurucuları arasında yer aldı ve Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi. Ardından Küre ve Klasik Yayınları’nın aynı görevi sürdürdü. Klasik yayınlarındayken Aliya İzzetbegoviç’in de eserlerini yayınladı ve Bosna Savaşı sırasında Aliya ile röportaj yapan ilk Türk gazeteci oldu. Savaş sürerken gerçekleşen bu önemli röportaj için hayatını tehlikeye atmış ve kuşatma altındaki Bosna’ya tünellerden ulaşmıştı.

2006 yılında internet haberciliğine geçiş yapan Akif Emre, 10 yıl boyunca Dünya Bülteni isimli haber sitesinin Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüttü. Birçok dilde yayın yapan haber portalının en önemli özelliği İslam Dünyasının tamamını mercek altına almasıydı.

Yayıncılık, gazetecilik, televizyonculuk ve köşe yazarlığı hiç bırakmadığı işleriydi. Göstergeler, İzler, Çizgisiz Defter, Müstağrip Aydınlar Yüzyılı gibi birçok kitaba imza attı ve İslam Şehirleri projesi dışında 6 bölümlük Mimar Sinan ve 5 bölümlük Elveda Endülüs: Moriskolar belgesellerine büyük emek verdi.

2016’da Dünya Bülteni’nden ayrılan Emre, 2017 yılının Mayıs ayında Haberiyat isimli haber sitesini kurdu. Hayalindeki bu projeyi hayata geçirdikten 15 gün sonra, 23 Mayıs günü Haberiyat’ın henüz yeni yerleşmeye başlayan ofisinde kalp krizi geçirerek vefat etti.

60 yaşında aramızdan ayrılan kıymetli mütefekkir Akif Emre, 23 yıl boyunca Yeni Şafak’ta köşe yazısı yazmış, son yazısı vefat ettiği gün “Riyad’da bir Marvel filmi” ismiyle yayınlanmıştı.

Akif Emre’nin cenazesi Fatih Camii’inde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığında, adaşı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un yakınında toprağa verildi. Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii’nde onun için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Akif Emre’nin ani vefatından sonra ofisine giden dostları daha dolapların kurulmadığı odasındaki masasının üzerinde Tunuslu Hayrettin Paşa’nın ‘Ülkelerin Durumunu Öğrenmek İçin En Doğru Yol’ isimli kitabının açık olduğunu görmüşlerdi.

İstikametini hiç bozmamış, değerlerinden asla taviz vermemiş bir mütefekkir olarak yayın yönetmenliği görevini üstlendiği tüm kurumlarda “yayınladıklarımız kadar yayınlamadıklarımız da önemli” diyerek önemli bir şuur filtresi uygulayan Akif Emre, belediye ve resmi kurumlardan hiçbir şekilde telif kabul etmemesiyle de tanınıyordu. “Bir insanın hakikatini ‘güç’le kurduğu ilişki belirler” cümlesiyle duruşunu özetleyen Emre, vefatından birkaç gün önce kaleme aldığı yazısında “Çürüme de umut da hep olacak” demiş ve bilinçle umut arasında bir denge ortaya koyarak adeta veda etmişti.

#Akif Emre
#Tunuslu Hayrettin Paşa
#Mavera Dergisi
#SEHA
#Fatih Camii
#Gazi Hüsrev Bey Camii
2 yıl önce
Derin düşünce, tavizsiz duruş: Akif Emre
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle