|
Marx"ın kapitalistinden Türk"ün siyasetçisine...

Karl Marx Kapital''de İtalyan muhasebeciliği''nin kodları içinde hareket eden kapitalist''i anlatırken, en dikkat çekici satırlar kapitalist''in kendi özel tüketimini bile sermaye birikimine karşı bir hırsızlık olarak görmesinden bahsedenlerdir. İşi para kazanmak olan birinin parayı kendi ihtiyaçları için harcamayı bile hırsızlık saymasındaki akıldışılık, kapitalist ilişkilerin tüm akılcılığının özüne yerleşmiş bir virüs gibi durmaktadır.

Akıldışılıktan türeyen akılcılık ve tasarrufun hamisi olan hırsızlık sahneye geldiği zaman Marx''ın ''kapitalist''inin yerine Türk''ün ''siyasetçi''sini koymakta bir sakınca görünmüyor. Ve, İtalyan muhasebeciliği''nin mantığını kopyalamış gözüken Türk siyasal mühendisliği''ni de hemen anmak gerekiyor tabii..

İşi siyaset yapmak olanların siyaset üretimini kendi mesleki kariyerlerinden çalınmış bir parça gibi görmeleri, akıldışılıktan türeyen akılcılığın ve tasarrufun hamisi olan hırsızlığın siyasal hayatımızdaki haksız tahakkümünün en sade formülüdür. Türk siyasal mühendisliği, siyasetçi için kariyerin yolunu siyaset yapmamaktan geçirmektedir. Siyasetçi de post-modern darbenin kariyerizm sınıflaması içinde güvenli ve itibarlı bir yer elde edebilmek için siyaset yapmayarak kendi yerini müstesna kılmaya çabalamaktadır. Kapitalist''in ürettiği kapitalist yabancılaşmadan bile şiddetlisini siyasetçi''nin ürettiği siyasetsizleştirme''de görmekteyiz.

Bu yabancılaşmanın daha net bir resmi şöyle yapılmıştır Marx tarafından: ''Ne kadar az yer, içer, ne kadar az kitap satın alır, tiyatroya ya da baloya ya da meyhaneye ne kadar az giderseniz... o kadar çok biriktirebilirsiniz ve ne güvenin ne de pasın çürütebileceği hazinenizi, sermayenizi büyütürsünüz. Ne kadar azalırsanız, kendi hayatınızı ne kadar az ifade ederseniz, o kadar çok şeye sahip olursunuz, yabancılaşmış hayatınız daha da büyür ve yabancılaşmış varlığınızdan daha çok tasarruf edersiniz.'' (Karl Marx, Economic and Philosophical Manuscripts, Erich Fromm, Marx''s Consept of Man, Newyork: F. Ungar, 1961, s. 144)

Kendi varlığından azaltarak büyümek ve kendini daha az ifade etmek yoluyla iktidara yürümek ve yaptığı işe yabancılaşarak daha çok şeye sahip olmak bakımından Türk siyasetçisinin kapitalistten daha ileri gittiğini söylememek mümkün mü?

Kendini az ifade etme, devletin tutumuna göre varlığını eksiltme yoluyla siyasette yabancılaşmayı palazlandırma, depolitizasyonu kronikleştirme birinciliğe oynayan partilerin ortak noktasını oluşturuyor. Anketlere göre birinciliğe oynayan FP ve DSP''nin, ne dediği, niye dediği ve kime dediği belli değilken, bu derece oy almalarının, kendilerini az ifade ettikçe bir o kadar büyümelerinin başka bir izahı var mı?

Öte yandan ANAP''ın devletçiliğinin ve DYP''nin demokratlığının ortak paydası da bu yabancılaşmanın, siyasetsizleştirmenin içinde gizli. ANAP''ın devletçiliği de DYP''nin demokratlığı da ne işe yaradıkları konusunda cevapsız olmakla başbaşa. Halkın aktüel sorunlarıyla yüzleşmeyi göze alarak, devletçilik yapılarak neyin halledileceği, demokratlığın neyin çözümü olduğu söyleniyor? Hiç. Sadece Çiller''in ve Yılmaz''ın iktidarlarından daha çok tasarruf etmeleri işaret edilmiş oluyor.

İtalyan muhasebiciliği içinde kalındıktan sonra ister püriten etkilerle isterse salt çıkar güdüsüyle hareket edilmiş olsun sonuç hep aynı yere çıktı: yabancılaşma. Marx''ın mı yoksa Weber''in mi haklı olduğu tartışması sonucu değiştirmedi. Siyasal mühendisliğin mimiklerine bakılarak yapılan siyaset içinde kalındıktan sonra da kimin birinci olacağı hiç önemli değil, sonuç aynı yere çıkar: depolitizasyon. DSP''nin mi yoksa FP''nin mi birinci olacağı tartışması demokrasiyi getirmez, ANAP ya da DYP''den hangisi öne çıkarsa çıksın merkez sağ bu koordinatlarla iflah olmaz. Siyaset üretmeyi kendi kariyerine karşı hırsızlık sayan siyasetçilerin olduğu yerde, post-modern darbe her türlü siyasi projenin içinde virüs olarak kolayca yerini alır.


25 yıl önce
Marx"ın kapitalistinden Türk"ün siyasetçisine...
Arafat: Dönüşü olmayan yeni bir yol
G-7 zirvesi ve beklentiler
Sosyal denge tazminatı ödemesinde geçici görev ayrıntısı
Korku ile umut arasında direniş ve dirilişe öncülük etmek…
Sistem krizi ve Türkiye’nin Gazze diplomasisi