|
Dünyadaki ilk şehir tarihi: Ahbâru Mekke
İshak en-Nedim
’in
el-Fihrist
’inde tarih ve siyer âlimi olarak zikrettiği Ebü’l-Velîd Muhammed b. Abdullah
el-Ezrakî’
nin (ö. 250/864) tam adıyla A
hbâru Mekke ve mâ câe fîhâ mine’l-âssâr
’nı, Y. Vehbi Yavuz tercümesinden (Feyiz Yayınları, İstanbul 1974), 1996 yılında
Hasan Aycın
Ağabeyden alarak okumuştum.

Ahbâru Mekke’yi, Mekke’yi konu alan ilk eser olması ve özellikle Kâbe ile ilgili en eski bilgileri ihtiva etmesi bakımından heyecanla okuduğumu hatırlıyorum. Son birkaç yıla kadar el-Ezrakî ile kitabından -Kâbe ile ilgili yeni çalışmalarda kaynak olarak gösterilmesi dışında- fazla söz edildiğini de görmedim.

Son birkaç yılda ise, özellikle kimi Oryantalistlerin, el-Ezrakî’nin Kâbe’nin iç direklerinde (ya da bir direğinde) “…Kucağında Hz. İsa olduğu halde Meryem’in altın yaldızlı sûreti”ne dair naklettiği bilgilerden ve karşı görüşlerden yola çıkarak, İslam’daki sûret yasağı konusunda şüphe üretmek maksadıyla yazdıkları metinlerin dilimize çevrilmesinden sonra, aynı minvalde yerli bir itirazın gerekçesi olarak gündeme sokulmaya çalışıldığını gördüm.

Aslında söz konusu sûret, Abdullah b. Zübeyr’in Kâbe’yi Hz. İbrâhim’in temellerini esas alarak yeniden yaptığı vakte kadar varlığını korumuş bile olsa, Hz. Peygamber’in Hz. Aişe’ye “Eğer senin kavminin zamanı küfre yakın olmasaydı Kabe’yi yıkar (…) Hz. İbrahim’in yaptığı ilk temel üzerine inşa ederdim.” buyurmalarıyla birlikte düşünüldüğünde tek başına bir problem oluşturmamaktadır. Yeter ki, mezkûr hadisteki “Senin kavminin küfre yakın olması” ibaresinin kullanılma nedenleri ve bilkuvve sonuçları doğru anlaşılsın.

Bunun için okurlarımızı, çok sade bir metin olması bakımından
İrfan Aycan
’ın
Saltanata Giden Yolda Mu’aviye b. Ebî Süfyân
adlı çalışmasının Özsöz’ünü okumaya yönelterek, yine ilgili sûretin Kâbe’ye gelişine dair yapılan tarihi incelemelerin de onun probleme dönüşmesine mani olduğunu belirtmeliyiz.
Konunun bu yönü ise,
Fettah Aykaç
’ın dilimize kazandırdığı
K. A. C. Creswell imzalı Erken Devir İslam Mimarisi
adlı metinden, birinci cilt sayfa 27-44; ikinci cilt sayfa 623-629’dan okunabilir. (MMG Yayınları, İstanbul 2020)

Şimdi asıl konumuza dönelim:

Kimi kaynaklarda, Ahbâru Mekke’nin El-Ezrakî’nin dedesi Ahmed b. Muhammed’e ait olduğu, bir risaleye dönüşmesinin ise El-Ezrakî tarafından gerçekleştirildiği; sonradan yapılan ilaveler ve haşiyelerle hacimli bir kitap halini aldığı belirtilir. (Tarihte Müslümanlar, Mustafa Necati Barış imzalı Ezrakî maddesi, Otto Yayınları, Ankara 2020)

Ancak bunlar, Ahbâru Mekke’nin İslam tarihindeki ilk şehir kitabı değil, bilakis dünya tarihinde bir şehir hakkında yazılmış ilk kitap olmasına gölge düşürmez.

Çünkü El-Ezrakî’nin çağdaşları olarak nitelenebilecek olan İbn Hişâm’da (v. 218/833), Belâzürî’de (ö. 279/892-93) onunkine benzer bir bakış açısı yoktur. Diğer bir söyleyişle Ahbâru Mekke haricindeki eserlerde Mekke, Medine vd. şehirler siyer esaslı olarak nübüvvet, savaşlar, ibadet ve siyaset cihetinden ele alınırlar.

Herkesin malumu olduğu üzere Mekke yeryüzündeki ilk şehir değildir ama Kâbe yeryüzündeki
ilk mescit
tir ve Mekke’nin kuruluşu da Kâbe nedeniyledir. Bu nedenle El-Ezrakî, Ahbâru Mekke’sini Kâbe’nin Tarihçesi ile başlatır. Meleklerin tavafıyla Hz. Adem’in ilk inşasını anlatarak, Kâbe’nin yeni inşasını ve dolayısıyla Mekke’nin kuruluşunu Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail üzerinden temellendirir.

Oryantalistlerce pek gerekli görülmeyen, hatta bir şehir kitabında yer alması bakımından küçümsenen bu bahis, aynı zamanda mescit (din), medeniyet – medine ilişkisi konusunda İslamî zihniyetin tesisi bakımından, sonraki çalışmaları da belirleyecek nitelikte bir değere sahiptir. Diğer bir ifadeyle El-Ezrakî Ahbâru Mekke’siyle kendisinden sonraki Müslüman tarihçilere İslami ufuk çizmiş, sahih bir yol ve yöntem belirlemiştir.

Buna göre Mekke’yi hem din ve nübüvvet bakımından ihtiva ettiği
mana
ya hem de topğrafik yapısı, yerleşim planı, yenileşme evreleri… bakımından
fiziksel durum
una göre iki zorunlu esas üzerinden anlatmıştır.

Öte yandan söz konusu manayı Hac ibadetiyle tahkim ederek, bu ibadetin işaretlerini (Hacerülesved, makâm-ı İbrâhim, zemzem kuyusu, Safâ ile Merve, Mikat vd.) mekanları ve mahalleriyle -sınırlarıyla- çok detaylı olarak bildirmiş; kitabını Mekke’deki diğer ziyaret yerlerini anlatarak tamamlamıştır.

Ankara Okulu Yayınları’nca 2017’de yeniden basılan El-Ezrakî’nin Ahbâru Mekke’si, asıl zikrettiğimiz zihniyet esasında okunması elzem olan bir kitaptır.

#Mekke
#Fettah Aykaç
#Hasan Aycın
2 yıl önce
Dünyadaki ilk şehir tarihi: Ahbâru Mekke
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle