|
Şerde ittifak edenler

Muhalif'in kelime manası bellidir: Bir karara, uygulamaya, tutuma, davranışa, görüşe karşı ve aykırı bir tavır sergileyen kimsedir.



Ancak her muhalifin karşı olma, aykırılık gösterme düzeyi farklıdır.



Diğer bir söyleyişle yukarıdaki kelime manasından hareketle her muhalif için tek bir tanım oluşturulamaz.



Şöyle ki:



Hadisat karşısında, salt muhalefet etmek için muhalif olanlar vardı ki bunlara

müzmin muhalifler

denir.



Bunlar, karşı çıktıkları şeyin yürürlükten kalkmasıyla muhalif olmaktan vazgeçmek yerine, karşı çıktıkları şeyin kaldırılmasına da muhalefet ederler.



Bunlar teklif sahibi değillerdir; yeni bir öneride bulunmazlar, bir şeye karşılık yeni bir şey de sunmazlar.



Sadece muhaliftirler; öyle ki, muhalifliğe de muhalefet edebilirler.



Bunlar romantik tabiatlı, akli dengeleri sorunlu, psikolojik sıkıntılarını ancak bu yolla örtmeye çalışan kişilerdir.



Deyim yerindeyse bunlar

mahallenin delisi

olmaları bakımından itibara şayan olmayan, bilakis bir

mizahî fenomen olarak

varlıklarına ihtiyaç(!) duyulanlardır.



Bizde çok partili siyasi hayata geçerken, partici muhalefetin de bu düzeyde yapılandırılmış olması ilginçtir.



Milletin sesine sağır kesilmedeki inadıyla meşhur olan

İsmet İnönü

'nün, DP'lilere karşı “Yaptığınız ve yapmadığınız her şeye karşı çıkacağız” sözünden ilham alan bu muhaliflik anlayışı, CHP tarafından bugün de ısrarla sürdürülmektedir.



Zaten CHP de komedyenler partisi olarak iktidara layık görülmediğinden, yıllar yılı müzmin muhaliflerin partisi olarak varlığını sürdürmektedir.



Muhalifliğin ikinci düzeyi ise, karşı çıktığı şeye, karşılık oluşturabilmektir.



Örneğin eğitim hayatıyla ilgili iktidarın aldığı bir karar karşı çıkmakla kalmayıp, karşı çıkışını daha tutarlı bir görüşle, teklifle somutlaştırmak bu cümleden bir muhalifliktir.



Muhalifliğin üçüncü düzeyi ise, sosyal rolleri nedeniyle gündelik siyasetin dışında durmakla birlikte, kamuoyunu temsil kabiliyetine sahip bulunmaları ve dolayısıyla toplumsal bir sorumluluk üstlenmeleri cihetinden, kimi karar ve uygulamalara karşı daima daha iyisini teklif eden, daha yapıcı olanını tercih eden ve bu yanlarıyla her zaman daha güzeli, daha iyiyi, daha doğruyu savunan kimselerdir.



Ulemanın, münevverlerin, felsefecilerin ve (Batılı anlamıyla) aydınların muhaliflikleri bu cinsten bir muhalifliktir.



Bu muhaliflik tarzlarıyla, muhalifmiş gibi görünmelerine rağmen asıl işlevleri vatan hainleriyle, iç ve dış düşmanlarla ittifak etmekten ibaret olanların muhalifliklerini kesin bir şekilde ayırmak gerekir.



Buradaki ayırıcı ilke şudur:



Vatan bir tehdit ve tehlike altındayken, millet korkuya, istikrarsızlığa, güvensizliğe uğratılmak istenilirken, gündelik, hadisata bağlı muhalifliğini erteleyip, vatanın ve milletin selametini önceleyenler muhalif kimliklerini korumalarına rağmen, doğru yolda bulunanlar, toplum nezdinde makbul olanlardır.



Vatan ve millet bu hal üzereyken, muhalifliklerini bozguncuların elini güçlendirme, hainlerin hareket alanını genişletme, şerrin genelleşmesine hizmet etme yönünde sürdürenler ise artık muhalif değil, doğrudan doğruya ihanetin müttefikleri olarak anılmaya layık bulunanlardır.



Şu günlerde, muhaliflik adına terör destekçiliğiyle, casuslukla, huzur bozuculukla, devletin elini zayıflatmakla, devletin gücünde zafiyet meydana getirmekle iştigal edenlerin adı muhalif değil, şer müttefikidir.



Paralel Yapı'nın, HDP milletvekillerinin, Can Dündar'ın, Ömer Laçiner'in, Hasan Cemal'in ve türevlerinin durumu açıktan açığa böyledir.


Masum insanların kanı ve canı üzerinden, başta HDP=PKK olmak üzere terör örgütleri için fayda devşirmeye, teröristleri aklamaya çalışan, devleti zalim, teröristleri masum göstermeye kalkışan akademisyenler muhalif değil, şerin müttefikidirler.



Şerin müttefiki olanlara zerrece muhabbet duyulmaz.



Tıpkı teröristler gibi onların da insanlık, özgürlük, var olma hakkından söz edilemez.



Sulh ortamında da bunlara savaş şartlarına göre hak edecekleri ceza tahakkuk ettirilmeli, hukuka uygun olarak hal edilmeleri mutlaka sağlanmalıdır.



Uzaktaki Kara Çukur'la, yakındaki terörist sazı çalan HDP eş başkanlarıyla, telaşla taziye için teröristin evine koşan, teröristlerin tabutlarını omuzlayan milletvekilleriyle, bozguncu ve casus gazetecilerle, yemek yediği sofraya işeyen akademisyenler arasında

şerde müttefik olmak
bakımından

zerrece bir fark yoktur.



Gün, vatanına ve milletine sahip çıkma günüdür.



Gün, muhalif olanla, şerrin müttefiki olanı ayırdedebilme günüdür.




#Paralel Yapı
#HDP milletvekilleri
#Ömer Laçiner
#Hasan Cemal
8 yıl önce
Şerde ittifak edenler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle