|
Hikaye başlıyor
Yaşadığımız günleri, Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül,
Gerçek Hayat
'ın yeni sayısında net bir şekilde
:


“Suriye'ye yönelik çok uluslu müdahale, Rusya'nın doğrudan savaşa girmesi, ABD-Rusya ve İran'ın PYD üzerinden çevreleme stratejisi yıllar sonra ilk kez Türkiye'yi çok dar bir alana sıkıştırdı.



Durum, Suriye meselesi olmaktan çıkıp Türkiye'ye karşı yeni bir cephe inşası halini aldı. Bu, oldukça tehlikeli bir durumdur.



Ülkemizin yıllardır verdiği mücadeleyi akamete uğratmaya, yeni yükseliş dönemini sabote etmeye dönük zımni küresel konsensüs hali, amaç olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşüyor.



S. Arabistan, Mısır ve bölge ülkelerinin yaşadığı dağınıklık, ayrışma ve sorunlar, duruma müdahale edebilecek en güçlü faktörün devre dışı kalmasına yol açtı. Açık konuşmak gerekirse, Türkiye yalnız kaldı. Birileri bu ülkeyi cezalandırmak istiyor; susturmak, diz çöktürmek, uzun yıllar sürecek şekilde etkisizleştirmek istiyor.



PKK üzerinden içeriye hapsedilen Türkiye, PYD üzerinden de Suriye'den çıkarılıyor. Türkiye ile işbirliği halinde olan Suriye muhalefeti de tasfiye ediliyor.



Önümüzdeki bir-iki hafta içinde güvenli bölge olarak tasarladığımız bölge işgal edilebilir. Hemen ardından Halep'e yönelik ağır kıyım ve yok etme operasyonları başlatılabilir. Türkiye ve bu sürece karşı olan S. Arabistan, Katar gibi ülkelerin alternatif bir oyun planı olabilir mi? Ya da işi zamana bırakıp yıllarca devam edecek, Rusya ve İran'ın nefesini kesecek bir gerilla savaşları dönemi başlar mı? İzleyip göreceğiz.”



Hal böyleyken, Suriye sınırında açlık ve hastalıkla boğuşan binlerce insanın, Türkiye tarafından kabul edilmeyi umutla bekliyor olmaları da ikinci bir gerçeğe işaret ediyor: Türkiye, bölgedeki tek güvenli alan, huzurlu ve istikrarlı bir mekan…



Evet, sıcak savaş ihtimali de dahil büyük problemlerle uğraşıyor ama popüler dille söyleyecek olursak, Türkiye'de hayat da normal akışında devam ediyor.



Çünkü devlet her şeye rağmen halkının huzur ve istikrarını korurken, halk da ona olan güvenini dipdiri tutuyor.



Zeytinburnu Belediyesi'nin,

sloganıyla bugün açılan ve 20 Şubat'a kadar devam edecek olan

Öykü Festivali

, işte zikredilen şartlarda, vurgulanan psikolojiyle gerçekleşiyor.



Merhum Ramazan Dikmen'den

Afife Abla'nın İncileri

, Rasim Özdenören'den

Denize Açılan Kapı

adlı iki öykünün dramatizasyonu arasında sürecek olan festivalde, etkinlik takvimindeki sırasıyla Güray Süngü, İsmail Isparta, İsmail Özen, Naime Erkovan, Remzi Şimşek, Mukadder Gemici, Hisham Bustani, Ben Okri, Afak Mesud, Alek Popov, Aykut Ertuğrul, Akif Hasan Kaya, Handan Acar Yıldız, Abdullah Harmancı, Filip Mürsel Begovic, Nenad Jodelski, Ziad Khaddash ve Mustafa Mestur öykülerini okuyacaklar.



Öykü temalı oturumlarda ise Hüseyin Su, M. Fatih Andı, Cemal Şakar ve Ömer Lekesiz'in moderatörlüğünde Ali Görkem Userin, Köksal Alver, Burcu Bayer ve Yunus Emre Özsaray, yukarıda isimleri zikredilen kimi öykücülerle birlikte günümüz öyküsünün durumunu, mutfağını, imkanlarını ve geleceğini konuşacaklar.



Festivalde konserlerin, film gösterimi ve ödül töreninin olacağını da belirterek asıl altı çizilmesi gereken şu farka dikkat çekmeliyim:



Festival boyunca öyküler M.İhsan Mermerci, Adile Mermerci, Haluk Ündeğer, Kırımlı İsmail Rüştü Olcay, TRİSAD, Şehit Büyükelçi Galip Balkar, Borsa İstanbul, Zühtü Kurtulmuş, Zeytinburnu Kız, Zeytinburnu İMKB, İstanbul Ticaret Odası, Zeytinburnu Mesleki ve Teknik, Zeytinburnu İDMİB, 100. Yıl Çok Programlı, Merkez Efendi İmam Hatip liselerine taşınacak ve dolayısıyla bu sayede “Okulda Öykü Var” olacak.



Melih Tuğtağ'ın “Hayal Kurma Atölyesi” ise zikretmek istediğim bir başka güzellik…



Öykü Festivali neden Zeytinburnu'nda diye soracak olursanız, cevabı basittir:



Çünkü

Zeytinburnu Belediyesi zaten kültürel-sanatsal etkinlikler konusunda Büyükşehir'i bile çoktan sollamış durumda

.



Öte yandan,

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın

, bir fotoğraf sanatçısı olarak kültür-sanat ortamının içinde bizzat yer aldığı gibi, mezkur faaliyetleri, sanatçıların da bulunduğu uzmanlaşmış, çalışkan ve becerikli bir ekiple yürütüyor.



Uluslararası ve uzun süreli bir öykü etkinliğinin yapılmasındaki nedene gelince:



Son yirmi beş yıldır, romanın (çoluk-çocuğun, aşk sapıklarının ve merdiven altı tüccarlarının eliyle) ayağa düşmesi, şiirin de büyük oranda içeriksizleşmesi nedeniyle kan kaybettiği, öykünün ise istikrarlı ve muhkem bir yükselişle edebiyatın başat türü haline geldiği herkesin malumdur.



Bu bakımdan öykünün hikayesi, hep yeniden başlayabiliyor.




#ABD
#Rusya
#Ortadoğu
8 yıl önce
Hikaye başlıyor
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu