|
Okur yazısı

''İnsan beğendiğini okur ancak yazmak istediği şeyi değil, yazabildiğini yazar'' der Borges.

Şu arefe gününde, yazma eyleminin ağır yalnızlığını aşabilmek için okurluğumu öne almamın ve beğenilerime yaslanmamın daha iyi olacağını düşündüm.

Ki, böylece Borges''in "beğendiğini okuma" dediği şeyin yazma eylemindeki tekilliği aşan, bilginin bereketine mahsus çoğul bir seçim olduğunu da belirtmiş olayım:

- Borges''in (yukarıdaki sözünü de içeren) bir kitabından söz edeyim ilkin: "Şu Şiir İşçiliği".

Kitap, Borges''in 1967-1968 Charles Eliot Norton Konferansları''ndan oluşuyor. Mukadder Erkan tarafından dilimize aktarılmış, 2007''de "De Ki" tarafından yayınlanmış. Şiir Bilmecesi, Metafor, Hikaye Anlatımı, Sözün Müziği ve Çeviri, Düşünce ve Şiir, Şairin Amentüsü başlıklarını taşıyan altı konuşmadan oluşuyor.

Konuşmalarında kendi yazarlık tecrübesine fazlasıyla yaslanan Borges, ayrıca zihin yorulduğunda her biri müstakil bir kuram yazısına dönüştürülebilecek aforizmalarıyla kendi poetikasını da kolay algılanabilir bir dile aktarmış oluyor.

Aristo''nun Poetika''sından mülhem olarak edebiyat nazariyesinin hâlâ şiir merkezli olduğunu düşünüyor ve şiirdeki değişmeleri, gelişmeleri, teknikleri bilmeden yapılmaya çalışılan roman, öykü nazariyesinin topal kalacağına inanıyorum. Bu yüzden şiiri konu edinen her çalışma benim için özel bir değer taşıyor. "Şu Şiir İşçiliği"ni bu bakışla okumanızın sizin için de çok yararlı olacağını umuyorum.

-İkinci olarak, Cemal Şakar''ın Hece''nin 2011 Kasım sayısındaki "Çukurca''dan sonra öykü yazılamaz" adlı yazısına dikkatinizi çekmek istiyorum. Aslında yazının başlığı "Çukurca''dan sonra edebiyat yapılamaz" şeklinde de okunabilir. Şakar, öykücü olması nedeniyle mütevazı davranarak yazısının başlığını böyle koymuş olmalı. Ki, Adorno''nun Auschwitz''den sonra şiir yazılamayacağına ilişkin tepkisini vererek başlamış zaten sözlerine.

"Edebiyatın insanlık hallerini kendine mesele edinmesi"nin altını çizerken, Müslüman coğrafyada olan bitenlere duyarsız kalan yazar tipinin çarpıklığından ve çiçek-böcek edebiyatı algısının yanlışlığından hareket etmiş. Malum bir durumu dikte etme niyetinden çok bunun nedenlerini sormaya, deşelemeye yönelik bir çabayı içeriyor aslında Şakar''ın belirlemeleri. Dolayısıyla düşünmeyi, sormayı ve cevaplamayı bilenlere bir zarf atıyor Şakar, "Orada kimse yok mu?" dercesine. Sahiden orada kimse var mı?

-Üçüncü olarak, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî''nin (k.s.) hayatının, halifelerinin ve menkıbelerinin anlatıldığı "Büyük Doğuş / Mecdü''t Tâlîd" adlı eserin Semerkand Yayınları arasından, Eser Sazak çevirisiyle çıktığını duyurmak istiyorum. Yazarı: İbrahim Fasih Haydarî.

Hâlid-i Bağdâdî (k.s; 1779-1827) ile ilgili şu kısa ansiklopedik bilgiyi paylaşırsam kitabın önemi daha iyi anlaşılacaktır sanırım:

"Halidiler Müslümanların birlik ve kuvvetlerinin odak noktası olarak Osmanlı Devleti''ne kesin bağlılık göstermişler ve bunun sonucunda Avrupa''nın sömürgeci güçlerine karşı derin bir düşmanlık hissi taşımışlardır. Bundan dolayı Dağıstan''dan Sumatra''ya kadar Halidiye''nin yayıldığı hemen her yerde tarikat mensupları Osmanlılar lehindeki faaliyetlerle öne çıkmışlardır. Halidiye, Mevlânâ Hâlid''in yüzlerce halifesi aracılığı ile son derece geniş bir alana yayıldı. Balkanlar ve Kırım''dan Güneydoğu Asya''ya kadar ulaştı." (Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, YKY, İstanbul 1999)

Devletin oluşturduğu ve uyguladığı "İslamcılık Projesi"ne rağmen "Müslüman devlette sivil ve muhalif bir İslamcılık akımını neden doğar?" diye merak edenlerin önce Hâlid-i Bağdâdî''ye (k.s.) bakmaları gerekir. Nakşibendiliğin yanısıra Kadiri, Sühreverdi, Kübrevi ve Çeşti tarikatlarında da icazetli olan Hâlid-i Bağdâdî''nin (k.s.) temsil ettiği "Müceddidilik"te mevcut İslamcılığın tohumlarını göremeyenler, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına, Muhammed Esad Erbilli (k.s.) ve müritlerinin idamına kadar uzanan bir dizi karar ve olayı gereğince değerlendiremezler.

Hâlid-i Bağdâdî''nin (k.s.), bu kitapta isimlerine yer verilen 41 halifesinden beşinin doğrudan "el-Kürdi" olarak nitelendiğini de, son günlerde İslamcılar''ın Müslüman Kürtleri yalnız bıraktıklarını söyleyenleri insafa davet babında zikrederek bitireyim bu okur yazısını.

Kurban bayramınız kutlu; kurbanlarınız ve dualarınız makbul olsun.

13 years ago
Okur yazısı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!