|
Yeniden Molla Câmî

Hikmeti sorgulamaz ve açıklanamaz aşkın! Kaçanı tutar, geleni yutar! Mümin, münkir diye ayırmaz, kuşatır. Kimilerini ihtiyarlığında yakalar döndürür geriye yolunu; kimilerini gençliğinde yakalar, eşik olur hayatına.

Şeyh San''a geriye döndürdüklerine örnektir, Molla Câmî ise eşik olduklarına.

Herat''taki Nizamiye, Semerkand''taki Uluğ Bey Medresesi''nde öğrenimini tamamlayıp, zamanının önemli alimleriyle uzun uzun sohbetler ederek genç yaşta ilmiyle Herat ve çevresinde ünlenen Molla Câmî''nin gönlü, Herat''ta meçhul birisine duyduğu aşk yüzünden Semerkant''ta da sükun bulmayınca, rüyasındaki "Git kardeş! Sana lazım olan sevgiliyi bul" önerisini izleyerek Sa''düddîn Kaşgârî''nin ellerine teslim olmuştur.

Bu seçimiyle Kaşgârî''ye "Bugün tuzağımıza bir doğan kuşu düştü", retorik hocalarından biri olan üstad Câcürmî''ye ise "Beş yüz seneden beri Horasan''da bir alim yetişmişti, onu da Sa''düddîn Kaşgârî yolunu kesip zayi etti" dedirten Câmî adeta meçhul aşkını unutabilmek için onun hatırasıyla kendi arasında bir perde oluştururcasına azimle, iştiyakla divandan mesneviye, dilbilgisinden edebiyata, şeri ve zahiri ilimlerden tasavvufa, hikmetten ahlaka 30''u aşkın kitap yazmıştır. (Bu konuda detaylı bilgiye gerek duyan okurlarım Asaf Halet Çelebi''nin Hece Yayınları arasından çıkan "Molla Câmî" adlı kitabına bakmalı.)

Dahilerin özel hayatlarına mahsus bilgileri unutturup, sadece eserlerini seçkinleştirerek geleceğe devreden zamanın bu işleyişinden Câmî de nasibini almıştır. Bugün çok dikkatli bakan gözler yukarıda "eşik" olarak nitelediğim o geçişin Câmî''ye vermiş olabileceği (ve belkide vefatına kadar sürmüş olan) ezanın, bunaltının izlerini onun eserlerinin satır aralarından görebilir. Ya da benim gibi hazretin Nefâhatü''l-Üns''ünü aşık olunan bir kadının yüzünü ötelemek için onun yüzününü önüne konulmuş "aşklarına aşık olunacak" 616 sûfînin yüzü olarak da okuyabilirler.

Bu kitaba ulaşmak kolay. Çünkü Süleyman Uludağ - Mustafa Kara hocalarımız onu Lâmiî Çelebi''nin tercüme ve şerhinden yeniden hazırladılar, Pinhan Yayınları da kitaplaştırdı.

Kitabın ilk 38 sayfasında "Tabakat-ı sûfîye kitapları", Câmî, Nefâhatü''l-Üns''ün kaynaklarıyla, Lâmiî hakkında bilgilere ve "Sufilerin Hayat Hikayelerini Okumanın Faydaları" başlıklı bir makaleye yer verilmiş. Diğer bir söyleyişle okurun Nefâhatü''l-Üns''ü donanımlı olarak okuması için gereken her şey yapılmış.

Kitaba, Nefâhatü''l-Üns''ü tamamlayan "Min Hadarâti''l Kuds" teriminden dolayı "Evliya Menkıbeleri" adı verilmiş sanırım. Dolayısıyla kitabın "Kutsallık Makamlarından Gelen Hoş Kokular" şeklindeki tam adı biraz da bu tarzdaki diğer meşhur kitapların (örneğin Attar''ın Evliya Tezkireleri''nin) isimleriyle bağdaşsın diye özellikle böyle seçilmiş olmalı.

Yukarıda adını zikrettim Asaf Halet Çelebi''ye ait kitapla, şimdi konu edindiğim Evliya Menkıbeleri''nin birlikte okunması, Sultan Hüseyin Baykara ile Ali Şîr Nevâî''nin dostu olan ve Fatih tarafından İstanbul''a gelmesi çok arzulanan Câmî''nin edebî, tasavvufî, hikemî ve ahlâkî evreninin keşfi için iyi bir başlangıç olacaktır.

Bu arada Pinhan Yayınları''nın Doğu ve Batı kültürlerini kuşatacak bir yayın portföyü izlediğini de belirtmeliyim. Bir erken dönem İlahi Komedya''sı sayılabilecek Ardavirafnâme, Devlet Şah''ın Şair Tezkireleri, Thomas Bulfinch''in Bulfinch Mitololojileri ile Grimm Masalları da Pinhan markalı kitaplardan bazıları.

Kısa sürede güzel işler yaptı Pinhan ve yakın zamanda da güzel işler yapacak gibi görünüyor ki, bize de tebrik etmek düşüyor emeği geçen herkesi.

İleri demokratın incileri

Star yazarı Mustafa Akyol, eleştirime cevap vermiş. Rikkati de içeren cevabi yazısıyla, eleştirime konu olan yazısındaki söylem ve içerik birbirinden çok farklı. İlkindeki küçümseyici, buyurgan dil, yerini kimlik tezkiyesine ve samimi sorulara bırakmış ikincisinde. Söz konusu söylem ve içerik değişmesinde birkaç şok cümlemin olumlu etkisini görmekle birlikte, yine de onlarla Akyol''un üzülmesine neden olduğum için kendisinden özür diliyorum.

Akyol ilk yazısını İslamcı ve Nurcu anlayışın farkları üstüne kurduğu halde ilgili iki hususa yeni yazısında hiç değinmemiş: 1- Onyıllarını Risale-i Nur hizmetine adamışların AB''ne girmeyi savunmaları yüzünden dinden çıkmakla itham edilmeleri. 2- Bilimsel Materyalizm''e karşı duran Nurcu geleneğin(!) küçümsenmesi. Bunları benim verdiğim cevaplarla bağlantılı olarak "tenvir etmesi halinde" İslam, laiklik, devlet, sistem, iddiasızlık vb. kendi seçtiği her hususu, belirttiği her istifhamı –yeni yazısındaki olumlu düzeyi mutlaka gözeterek ve varsa kendi yanılgılarımı da kabul ederek– tartışmaya açığım. Ama önce Müslümanlar anasında nifaka neden olabilecek bu konuları aydınlatmalı.

13 yıl önce
Yeniden Molla Câmî
Almanya’nın korkusu ne? Referandum öncesi yeni operasyon ne?
Esinlenen esinlenene...
Açıklık
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”