|
Şevket Rado - Türkân Rado

İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi''nin Roma hukuku hocası Prof. Türkân Rado 92 yaşında rahmete kavuşmuş.. ilim vadilerinde ciddiyeti, titizliği ve bilgisi ile temayüz etmiş (kendini göstermiş) bir hanımefendi olan Türkân Rado, gazeteci yazar Şevket Rado''nun hayat arkadaşı idi.. Şevket Rado ise, 1950''li yıllarda Necmeddin Sadak''la Kâzım Şinasi Dersan''ın birlikte çıkardıkları Akşam gazetesinde fıkra yazarlığı (1934-1960) yapan dili mükemmel bir kalem sahibiydi.. 1960''lı 70''li yıllarda ise Kâzım Taşkent''in kurduğu Doğan Kardeş Yayınları tarafından neşredilen Hayat dergisinin sahibi ve başyazarı olarak çok etkili bir karizma yapmıştı.. Hayat mecmuası bir magazin dergisi olduğu halde; baskısı, estetiği, resimleri ve ele aldığı konularda gösterdiği yazı mükemmeliyeti ile hem halk arasında, hem de gençlik ve aydın tabaka içinde büyük sükse yapmıştı.. Türk sanatını, Osmanlı tarihini, Türkçe''yi ve aktüaliteyi edebiyatın çeşitli dallarına ait enteresan konuları her seferinde cazip bir şekilde işlemekte idi.. Şevket Rado''nun Türkçesi; sağlam, itinalı, âhenktâr olmakla beraber beyan ettiği fikirler ve duygular da gerçeklere uygun olduğu için takdir ve hayranlık toplamakta idi.. dergide Yılmaz Öztuna, Hikmet Feridun Es, Şevket Kutkan, Yahya Benekay, Muharrem Ergin, Vedat Nedim Tör, Öz Dokuman, İbrahim Çamlı gibi isimler devamlı olarak yazmışlardır.

Şevket Rado gençlik yıllarında şiir de yazmıştır.. şiirleri Varlık dergisinde yayınlanmakta idi.. deneme ile sohbet arasında bir yazı stili geliştirmiş, bu yazıları (eşref saat, ümit dünyası, hayat böyledir, aile sohbetleri, saadet yolu) isimli eserlerinde neşretmiştir.. 1967''de yazı hayatının 50. yılı münasebetiyle Burhan Felek gazetecilik ödülünü almıştır.. 1968''de de “50 yılında Sovyet Rusya” isimli gezi notlarını yayınlamıştır.

Yüce Allah, bazı kullarına uzun bir ömür ihsan ediyor.. fikir ve basın âleminde iz bırakmış olan Şevket Rado ebedîyete intikal edeli uzun yıllar oldu (1913-1981) hayat arkadaşı ise bu âleme yeni vedâ'' etmiş bulunuyor.. O da aynen eşi gibi Türk ilim ve irfanına hizmet etmiş değerli bir insandı.. 1965 yılında kendisiyle yaptığım bir röportajdan aldığım alıntıları şimdi bir daha yayınlayarak hem bir nöstalji yapıyor, hem de hâtırasını yâdederek uğurlamış bulunuyoruz:

Merhum Türkân Rado''ya saadet hakkında sorduğum bir suâle şöyle cevap vermişti:

“Saadet bir huzur hissetmek bence.. bu huzuru hissettiği zaman insan mesuttur.. devamlı bir saadetten ziyade insanın kendini mesut hissettiği anlardan bahsetmek lâzım.

-Ne zaman mes''ut hisseder insan kendini?

-İnsan vardır, manzara karşısında mes''ut olur.. insan vardır, vazifesini yapınca mes''ut olur.. aslında saadeti uzakta aramamalıdır.. o, ufak şeylerle kurulabilen bir şeydir.. bu ufak şeylere temel olacak mühim nokta da zannedersem vicdan rahatlığıdır..

-Vicdan rahatlığı nasıl kazanılır?

-İyi insan olmakla.. başkalarına saygı göstermekle..

-Biraz daha izah eder misiniz?

-İzahını bilmem.. hissettiğimi söylüyorum.. faydalı olmak duygusu insana bir huzur verir.

-Kendine faydalı olmak duygusu insana huzur vermez mi?

-Başkalarını rahatsız eden bir fayda beni de rahatsız eder.

-Neden?

-Vicdanımı rahatsız eder?

-Vicdan nedir?

-Bilmem!..

Zarif ve hassas profesörün bilmem derken, yüzünde vicdanı derinden duymanın ve onu bizzat şu anda yaşamanın vakur ve canlı ifadesi vardı.. gayriihtiyari içimden mırıldandım: vicdan tarif edilmez, hissedilir.

Türkân Rado, gözlerini sağda solda biraz dolaştırdıktan ve kısa bir sükûttan sonra devam etti:

-Saadeti vaktin nasıl geçtiğini hissetmemek şeklinde de tarif edebiliriz.. ızdıraplı iken, meselâ bir hasta başında iken vakit kolay geçmez..

-O halde vakti kolay geçirmenin çaresini arayacağız demektir.. bu çareler neler olabilir?

-Bence bu çare çalışmaktır.. severek yapılan bir çalışma.. hayatı çok dolu çok iş yapmış insanlar çok mes''utturlar..

-İnsan eğlence ile de vaktin nasıl geçtiğini anlamaz zannediyorum.. şu hale göre eğlence de insanı mes''ut eder.

-Eğlence bir dinlenme vasıtasıdır.. kendini eğlenceden eğlenceye atanlar aslında bedbahttırlar.. onun için sun''î eğlence aramak yerine; insan, işi eğlence yapabilirse, saadet yolunu o zaman bulmuş demektir.

Birden sordum:

-Saadette aşkın mevkiî nedir?

-Onun da rolü var, ama yalnız o değil...

-Nisbeti nedir?

Öyle ya, aşk ilime gelir miydi; ani cevap:

-Ölçmedim..

Devam etti:

-Sevilmek destek teşkil eder.. sevmek de insana birçok şey yaptırabilir.

-Aşkın saadeti alıp götürücü rolü var mıdır?

-Düşünmedim.

İlim erbabı ne denir.. düşünmeden ölçüp biçmeden birşeye karar veremezler..”

17 yıl önce
Şevket Rado - Türkân Rado
İkiyüzlülük
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı