|
Erbakan"ın çorabı ve Gandi Kemal"e bağış

Geçtiğimiz ramazan ayında Samanyolu Televizyonu''nun Somali''ye başlattığı yardım kampanyasını ekrandan izlerken, Somali''ye gidip gelen ve gözlemlerini izleyicilerle paylaşan şu an ismini hatırlayamadığım bir sanatçı muhteşem bir cümle kurdu ve şunları şöyledi: ''Somalili her aç insanın en büyük hayali, bir gün Türkiye''deki yoksullar kadar zengin olmaktır.''

O an, tüylerimin diken diken olduğunu hatırlıyorum. İnsan bu tür bir duygu yoğunluğuna girdiğinde, sofrasında 3-4 çeşit yemek bulundurmaktan ve doyuncaya kadar yemek yemekten hicap duyar hale geliyor.

Sözü uzatmayalım. Gazetecilerin önceki gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu''na sordukları bir soru, yukarıdaki anekdotu hatırlamama neden oldu. Resme ve özellikle Ressam Nuri İyem''in resimlerine ilgisi olduğu bilinen Kemal Kılıçdaroğlu''na, Ressam Nuri İyem''in oğlu Ümit İyem''in, ''Eğer Kılıçdaroğlu isterse, kendisine Nuri İyem tablosu satışında yardımcı olabiliriz. Dilerse taksitle verebiliriz'' açıklaması hatırlatılmış.

Kılıçdaroğlu bu teklife, ''Maddi durumum, taksitle tablo alacak kadar bile iyi değil. Durumum düzelirse, taksitle almayı düşünebilirim'' cevabı
.

Yukarıdaki satırları ilk okuduğumda gönlümden, Sayın Kılıçdaroğlu''nun durumunun düzelmesi için bir bağış kampanyası düzenlense, büyük bir gönül ferahlığı içinde kendisine yardım edebilirim diye geçirmiştim ki, birden aklıma, Kılıçdaroğlu''nun geçtiğimiz Ağusyos ayında açıkladığı mal bildirimi geldi. Kılıçdaroğlu durumunun iyi olmadığını belirtmesine rağmen, bir önceki yıla göre mal varlığını 2 kata yakın artırdığı dikkat çekiyordu. Yani Türkiye Ekonomisi 2010''da yüzde 8,9 büyürken, Kılıçdaroğlu''nun bu oranı fersah fersah geçtiği anlaşılıyordu.

Kılıçdaroğlu''nun kendi imzasıyla açıkladığı mal varlığı listesinde; eşine ait bir pırlanta yüzüğün yanı sıra, 5 konut, 9 tablo, bir otomobil, 2 kooperatif hissesi ile 7 bin lira alacağı görülüyor. Kılıçdaroğlu''nun 27 Mayıs 2010 tarihinde açıkladığı mal bildiriminde bir bankaya 35 bin 999 TL''lik kredi dikkat çekiyordu. 2011 yılı içinde bu borcunu kapattığı
. Borcu kalmayan Kılıçdaroğlu üstelik her ay 10 Bin liraya yakın milletvekili maaşı alıyor.

Hani Kılıçdaroğlu''nu hiç tanımasam, tabloları beleşe getirmek için kendisine acındırıyor diyeceğim ama, kazın ayağı öyle değil. Kılıçdaroğlu''nun mal varlığını okuyan bir insan, keşke bu ülkede herkesin durumu Kılıçdaroğlu kadar kötü olsa diyesi geliyor.

Sayın Kılıçdaroğlu''nun bunlara rağmen durumunun iyi olmadığından söz etmesi, ister istemez akla Nasreddin Hoca''nın bir fıkrasını getiriyor.

Ramazanın yaz aylarına rastladığı birgün, Nasreddin Hoca''yı iftara çağırmışlar. Sofra kurulup Hoca buyur edilmiş. Ortaya da buz gibi bir tas hoşaf konulmuş. Şakacı bir insan olan ev sahibi eline büyük bir kepçe alıp, Hoca''ya da küçük bir kaşık uzatmış. Başlamış kepçeyi hoşafa daldırıp daldırıp içmeye. Bir yandan içiyor, bir yandan da, ''Ohhh, öldüm'' diyormuş.

Elindeki küçücük kaşıkla, ne içtiği şerbetin tadını alabilen, ne de susuzluğunu giderebilen Hoca, dayanamayıp atılmış: ''Ver şu kepçeyi efendi, demiş, biraz da biz ölelim!''

Onca mal varlığına rağmen Kılıçdaroğlu''nun durumunun iyi olmadığından yakınması ve gazetecilerin sorusu karşısında ''öldük bittik'' havalarına girmesi, tıpkı Nasrettin Hoca''nın dediği gibi, ''ver o mal varlığını insanlara da, biraz da onlar ölüp bitsinler'' diyesi geliyor.

Bir siyasi lidere içinde bulunduğu ekonomik durumdan yakınmak yakışmaz. Kendi yakasını düzeltemeyen bir insan kitlelere nasıl umut aşılayabilir. Onlara daha müreffeh bir hayatı nasıl vaat edebilir.

Türk siyasetinin duayen isimlerinden Merhum Necmettin Erbakan, şık giyinen bir liderdi. Marka giyerdi. Ayağında Versace çoraplar, boynunda İtalyan butiklerinden alınmış rengarenk kravatlar olurdu. Takım elbisesi, içinde bulunduğu ortamdaki herkesin giysisinden daha şık dururdu. İstanbul''a geldiğinde yalıda otururdu. Sevenleri onun bu durumundan hiç rahatsızlık duymadılar. Aksine gıpta ile baktılar. Takdir ettiler. Yakışır liderimize dediler. Keşke Kılıçdaroğlu''da istediği tabloya alacak kadar birikim sahibi olsaydı. En iyi tablolar onun evinde olsaydı. Gurur duyardık.

Kitleler liderlerin yakınmasından, durumlarına acındırmasından hoşlanmazlar. Güçlü görmek, gün gelip onlar gibi olmak isterler. Hiç kimsenin helalinden kazanılmış mal varlığından utanması gerekmez. Zenginlik, varlık sahibi olmak mahcubiyet duyulacak bir şey değildir.

Yunanistan''da Başbakan Yardımcısı Theodoros Pangalos dün katıldığı bir televizyon programında, yeterli parası bulunmadığı için, vergileri ödeyebilmek için taşınmaz mallardan birini satmak zorunda olduğunu açıklamış. Sunucunun, ''Alıcı bulamaması durumunda ne yapacağı'' sorusu üzerine de, ''Ödeyemem. Venizelos gelsin beni tutuklasın''
.

Yunanistan''da bakanlar geçinebilmek için varlıklarını satarken, Sayın Kılıçdaroğlu 1 yıl içinde varlığına varlık katmış. Bu durumda Kılıçdaroğlu keşke durumunun iyi olmadığından şikayet edeceğine, 1 yılda mal varlığını bu kadar çok artırabildiği için şükredebilse...

Yunanistan''dan Türkiye''yi ziyarete gelen Hıristiyan din adamlarını gezdiren Kore Metropoliti Pater Sotirios Trambas, ''Başbakan Erdoğan, 2 yıllığına Yunanistan''a gelip ekonomik krizden çıkarsın'' demişti.

Kılıçdaroğlu iyi ki Türkiye''de yaşıyor. İçinde bulunduğu nimetin acaba farkında mı?

٪d سنوات قبل
Erbakan"ın çorabı ve Gandi Kemal"e bağış
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu