|
Gerçek Gandhi"nin kemikleri sızlamasın

Herkes CHP''nin çiçeği burnunda genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''na isim takma yarışında.

Medyanın yönlendirmesi ile ''Gandi Kemal'' ismi şimdilik kısmen yer etmiş gibi görünüyor. Toplumun büyük bölümünün Hindistan''ın efsanevi liderlerinden Mahatma Gandhi''nin kim olduğunu henüz yeterince bilmediği düşünüldüğünde, gerçek Gandhi tanındıkça ve gerçek Kılıçdaroğlu fotoğrafı tam olarak ortaya çıktıkça bu gömleğin Sayın Kılıçdaroğlu''na birkaç beden büyük geleceği ve ''Gandi Kemal'' yakıştırmasının uymadığı anlaşılacaktır.

Gömlek demişken…

"Kendimi böyle halka yakın hissediyorum" diyerek kravatı atan Sayın Kılıçdaroğlu''nun bir aylık asgari ücrete yakın bir rakam tutan 495 TL''lik Etro marka gömlek giydiğinin anlaşılması ve kurultaya onunla gelmesi, halkı açken bir lokma ekmek boğazından geçmeyen, vatandaşları gibi hayvan taşınan yük vagonlarında seyahat eden Mahatma Gandhi''nin herhalde kemiklerini sızlatırdı. Yaklaşık 300 dolara karşılık gelen o tek gömleğin parası ile Mahatma Gandhi en az 5-6 ay geçinirdi.

Helalinden kazançla elde edilmiş zenginlik ayıp olmadığı gibi, fukaralık da asla övünülecek bir şey değildir. Sayın Kılıçdaroğlu genel başkanlığa adaylığını koyduktan sonra yaptığı ilk açıklamada, ''Ne ben zenginleşeceğim, ne çocuklarım zenginleşecek; bunun için halkıma söz veriyorum. Her zaman halka hesap vereceğim. Villalarda, havuzlu villalarda oturmayacağım'' şeklinde
. Bu sözler kulağa hoş gelse de, gerçekle ve insan tabiatı ile uyuşan bir yaklaşım tarzı değil.
Gazeteciler, "Havuzlu villalarda oturmayacağım" diyen Kılıçdaroğlu''na, İzmir Seferihisar''da havuzlu bir kooperatifindeki hisselerini sormuşlar. Kılıçdaroğlu "Böyle bir yerim mi varmış, bilmiyorum" cevabı
.

Ne havuzlu villada oturmak bir kusurdur, ne de anne babası kim olursa olsun çoluk çocuğun helalinden çalışıp kazanması ve zengin olması yadırganacak bir durumdur. Bu ülkede her zengin olan siyasi nüfuzla varlık sahibi olmuyor. Ekmeğini taştan çıkararak zengin olan, elinde sadece bir urganla büyük şehre göç ettiği halde, gayreti, kısmeti ve nasibi ile göz kamaştırıcı zenginliğe ulaşan insanlar var bu ülkede. Sayın Kılıçdaroğlu''nun çocuklarının da helalinden kazançla varlık sahibi olması kimseyi rahatsız etmemeli. Dürüst bir çalışma tarzı ile başarılı ve zengin olmak varken, kötüsüne razı olmak ne kadar kabul edilebilir bir durumdur.

Ben siyasete aç girenlerden hep çekinmişimdir. İmkân olsa da keşke üst düzey devlet görevine getirilenler, aldıkları maaşa mihnet etmeyecek kadar varlık sahibi olan yetenekli insanlardan seçilebilse. En azından kendilerine, pozisyonlarına göre yaşamsal giderlerini teminat altına alacak bir imkân sunulabilse. Özel sektörde çalıştığında ayda 100 bin dolar maaş alabilecek veya ona uygun gelir elde edebilecek bir insanın devlette 3-4 bin dolarlık maaşlı bir görevde sebatkâr olması hangi şartlarda mümkün olacaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu''nun kurultay konuşmasını dikkatle dinledim. Altı doldurulmamış ifadelerle "yoksulların, işçilerin haklarını korumak için geliyoruz" demesi de, "Bu düzeni yıkacağız" sözleri de, "Beraber kazanacağız, hakça bölüşeceğiz" söylemi de, "Halkın devrimcisi olacağız" şeklindeki soğuk savaş döneminden kalma ifadeleri bende, ''Gandi Kemal'' değil, ''Komünist Kemal'' çağrışımı yaptı. Basbayağı ekonomik model olarak adeta sosyalist bir düzen tarif etti. Dünyanın gittiği noktayla uyumlu, ülkeyi geleceğe taşımaya aday tek satır beyanı olmadı.

Son olarak bir konu daha var. Eğer gözümden kaçmadı ise konuşmasında bir kez bile olsun "Allah" demedi. Zor görevinde O''na yardımcı olması için rahmetine sığınmadı. Ölen madencilere emekçi dedi ama Allah''tan veya kendi jargonu ile Tanrı''dan rahmet dilemedi. Halkın önemsediği bu tür ifade biçimlerine karşı bu soğuk duruşu bende ''İkinci Kemal'' değil, ''İkinci İnönü'' etkisi yaptı. Rahmetli de öyleydi…

Recep Bey…

Kemal Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasında ısrarla ''Recep Bey'' ifadesi kullandı. Bunu belli bir maksatla yaptığı anlaşılsa da, abartılı tepki vermemek lazım. Bu ifade ''Süleyman Bey'', ''Bülent Bey'' gibi birçok siyasiye hitapta saygı ile kullanılıyor.

Arada tek sorun, Sayın Erdoğan''a ikinci ismi ile hitap edilmesinden kaynaklanan kulak alışkanlığıyla ilgili bir yadırgama durumu söz konusu. Zamanla ona da alışılacaktır. Demirel''in rahmetli Özal için söylediği "Çankaya''nın şişmanı" lafı düşünülürse, konuşmasının bütününü Başbakan Erdoğan eleştirisi üzerine kuran Sayın Kılıçdaroğlu''nun yaklaşımı için, daha kötüsü de olabilirdi diye düşünmemek de elde değil. Kem söz kimseye yakışmaz. İtidal ve nezaket devamlı kazanmıştır.

14 yıl önce
Gerçek Gandhi"nin kemikleri sızlamasın
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli