|
gerçek bir hikayeci: bekir tuncer salihoğlu

bugün size

son zamanlarda edebiyat dünyamızda, yerli hikayeciliğimizde bir genişlik, bir derinlik ve bir duygu zenginliğine ulaştığı görülen konyalı bir öykücüden söz açacağım..

konyalı dedim ya: konya ağzının birçok kelimesi, birçok tâbiri hikâyelerinde ışıldıyor.. bu tabirler bu kavramlar görülüyor ki, cümlenin en uygun yerinde, ihtiyaç bulunan noktasında kullanılmış.. halis türkçe.. halis anadolu kelamı..

4 kitabı, yani 4 adet hikaye kitabı çıkmıştır.. dilinde sadece konya yahut anadolu deyimleri değil, ayni zamanda istanbul şivesi, istanbul deyişleri, atasözleri, vecizeleri serpilmiştir.. konyada ve uzun zamandır da dersaâdette yaşadığına göre iki yörenin lâfızlarının, kelimelerinin, nâtıkasında yer etmiş olması olağan bir hadisedir. hikâyemizin bir başka özelliği; hikâye kahramanlarının evsafını hadiselerle, hareketlerle canlandırmakta olmasıdır.. kahramanı seviyorsunuz.. hallerini ona yakıştırıyorsunuz.. bazen da gülüyorsunuz.. neş’eleniyorsunuz.. hattâ kahkaha bile atıyorsunuz..

hikâyecimiz ele aldığı tipleri iyi takip etmiş, iyi gözlemiş.. iyi gözetlemiş..

hikâyelerin bitişi, size hayret veriyor.. böyle olması gerekirdi diyorsunuz.. bazen de.. keşke öyle değil de şöyle olsaydı da diyebiliyorsunuz.. bir şey var ki hikayelerin sonu sizi düşündürüyor.. bazen de üzüyor.. bazen de taaccüb ediyorsunuz..

kendine has bir memleket hikayesine vücud veren değerli hikayeci
bekir tuncer salihoğlu’
nun dört hikaye kitabının adları şöyledir:
1- çakı çakmak ayna tarak
2- bizim kral
3- beyaz gelincik
4- ikindi çayı

bu kitapların hepsi de (reçete yayınevi) tarafından neşredilmiştir.. (0212-519 04 27 )

şair coşkun adamdır, öfkeli adamdır.. hikayeci ise, filozof adamdır.. görmüş, geçirmiş, pişmiş, olmuş insanlardır.. şairi okur, kavgacı olursunuz.. ülkücü olursunuz.. me’yus olursunuz..

gerçek hikâyecileri okursanız: hayat böyledir, dersiniz.. iyileri taklid eder, kötüleri tenkid edersiniz..

hikâye, roman, masal, piyes yahut tiyatro; yapıları birbirine yakın edebi türlerden ibarettir.. insanı, insanlar arasındaki ilişkileri, olayları, dostlukları, kavgaları, tesbit eden, yorumlayan, mânalandıran, yahut mâna vermesini okuyucuya bırakan eserler halinde vücud bulur..

insanın mutluluğunu, sevinçlerini çeşitli ruh ahvâlini; acılarını, hasretlerini, sevgilerini, sevdalarını, hayal kırıklıklarını dile getirirler..

*

dünya edebiyatına baktığımız zaman roman yazan bir edib, hikâye de yazmıştır.. bazıları tiyatro ve şiirle de meşgul olmuştur.. edebi heyecan ve coşkunluk; edebiyat türlerinin hepsinde de kendini ifade etmek ihtiyacını doğuruyor..

sevgili okuyucularım;

biliyorsunuz biz türk edebiyatçıları ve okuyucuları olarak tanzimattan 1945 veya 1950 yıllarına kadar hep fransız edebiyatı ile alışverişte bulunmuşuzdur.. ve fransız edebiyatı avrupa’nın en bereketli literatürü olarak varolmuştur.. nasıl ki felsefede de alman mahsulleri ve filozofları canlı yürümüştür.. felsefe olunca edebiyatı etkilememesi düşünülemez.. o sebeble son yüzyılların ilim, felsefe ve edebiyatı almanyada da daima bir varlık göstermiştir..

*

ben bugün size yeri geldi diye, roman, hikâye ve tiyatroda eser vermiş fransız ediblerinden kalbürüstü isimlerin bir listesini kaydediyorum:
lafonten (1621 – 1695), korney (1606 – 1684), molyer (1622 – 1673), lamartin (1790 – 1869), aleksandır dumaper (1802 – 1870), viktor hügo (1802 – 1885), honore dö balzak (1799 – 1850) stendal (1783 – 1842), güstav flober (1821 – 1880), emil zola (1840 – 1902), al fonsdode (1840 – 1897), guyde maposan (1850- 1893, jülverne (1828- 1905)..

bir dahaki sefere eserlerinden söz açıp sanat telakkilerini dile getirsek yeridir, aziz okuyucularım...

#Tanzimat Fermanı
#Bekir Tuncer Salihoğlu
7 yıl önce
gerçek bir hikayeci: bekir tuncer salihoğlu
Elimin altındaki sözlükler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü