tarihi romancılığın önemli isimlerinden olan bekir büyükarkın, 1921''de doğmuş, 1939''da vefa lisesini, 1942''de yüksek iktisat ve ticaret okulunu bitirmiştir.. sonra tarihe ve tiyatroya merak sarmış ve bilhassa türk tarihi üzerinde incelemelerde bulunmuştur.. tarih merakı onu, tarihi roman yazmaya ve konularını türk tarihinden almaya götürmüştür.. tiyatro merakı da birçok piyes telif etmesine sebep olmuştur.. tiyatrolarının hemen hepsi istanbul şehir tiyatroları''nda oynanmıştır..

1998 yılında istanbulda vefat eden büyükarkın roman ve tiyatro vadilerindeki faaliyeti onun bediî duygularındaki canlılığın bir göstergesidir.. tabiatiyle bu canlılık diline ve uslubuna da aksetmiştir..

edebi eserlerin, romanların, hikayelerin gerçekten bir değer taşıyıp taşımadığını anlamak için isimlerine bakmak gerekir.. bir ölçü olabilir.. bir fikir verebilir.. bekir büyükarkının yazılı romanlarının adlarına bir bakalım:

son akım, gece yarısı, bozkırda sabah, tanyeri, kutlu dağ, suların gölgesinde, yoldaki adam, gün batarken, belki bir gün, rüzgar, eski dost..

romantik.. şairane.. ve kestirme sözler..

söz olarak ne kadar kısa ise anlam ve çağrışım olarak o kadar zengin..

tarih, hele türk tarihi bitip tükenmeyen bir deryadır.. büyükarkın o deryaya dalmış.. bir o yana bir bu yana boyuna kulaç atıyor..

son akın: hayatlarını vatan için seve seve feda eden akıncılarla serhat gazilerinin serencamını dile getiriyor..

bir sel gibi: 17. yüzyıl osmanlısından çeyrek yüzyıllık bir devre ait olayları, kahramanları canlandırmaktadır..

tanyeri: 15. yüzyılın başlarında türkün birbiriyle mücadele ettiği birbirine girdiği günlerin yılların içinde sakladığı gerçekleri, cereyan eden tarihi olayların, tarihi şahsiyetlerin resmigecid yaptığı bir sinema şeridi gibi sergilemektedir.. millet ve devlet olmanın sırlarını anlatmaktadır.. eser hazırlanırken, büyükarkın, anadoluyu baştan aşağı dolaşmış birçok kitap anıt ve belgeyi gözden geçirmiştir..

belki birgün: 3. selim yılları.. yeniçerilerin kaldırılması ve nizamıcedid teşkilatının tesisine yolaçan hadiseler ve vak''alar hikaye edilerek, türk''ün yeniden derlenip toparlanacağı günleri işaret eden manaları canlandırıyor..

suların gölgesinde: bekir büyükarkın şöyle diyor: “şüphesiz ki biz ilmi seviyede tarihi bir eser kaleme almadık.. sadece tarihi gerçekleri içinde kişileri karekterize ederek onların acılarını, sevinçlerini, aşklarını önümüze sermeye çalışıp bir

roman meydana getirdik.. tarihin boşluklarını eldeki bilgilerin ışığı altında hayalimiz, mantık ve düşüncelerimizle tamamlamaya gayret ettik.. (kurdoğlu) nun hikayesini böyle yazdık..”

gün batarken: bu kitap osmanlının çöküşünün ızdırap verici hikayesidir.. ittihat terakki devrinde cereyan eden olayları istanbuldaki sosyal hayatı, baskı ve kaos içinde sürüp giden çekişmeleri, birinci dünya harbini girişimizi, kanal harekatı ve çanakkale savaşlarının detaylarını, genel olarak harbin cephelerini, parti çekişmelerini, çekilen sıkıntılar karşısında türk askerinin ve milletinin dayanıklılığını, sabrını, direncini, ogünün atmosferi içinde yaşarcasına “içeriden” vermektedir..

tarihimizin krizli dönemlerini, tarihi gerçeklere dayanarak tesbit edip romanlarında işleyen bekir büyükarkın, krizlerin mahiyetini, krizden çıkma azim ve niyetinin doğrultusunu okuyucularına hissettirmeğe çalışmıştır.. “gün batarken”

de 6,5 asırlık bir cihan devletinin batışındaki dramatik manzarayı ortaya koymaktadır..

gece yarısı (işgal altında istanbul) bu roman, istanbul''un korkunç işgal günlerinde türkün bağımsızlığı için canlarını hiçe sayarak çalışan, kendilerinden sonra gelen kuşakların hür olarak yaşamalarının özleyen kişileri canlandırabilmek amacıyla yazılmıştır.. eserdeki olayların bir kısmı bize kadar uzanan anılardan alınmıştır.. istanbul mahallelerinin büyük kısmı ayni duygularla çarpışmış, didinmiş ve milli mücadeleye katkıda bulunmuştur.. ve onlar yaptıkları fedakarlıklarla asla övünmemişlerdir..

bozkırda sabah: bu kitap, kurtuluş savaşımızın romanıdır.. trablusgarb savaşı, balkan harbi ve cihan harbi sonunda hissedilen yorgunluk ve bezginliği, türk kurtuluş savaşının çeşitli yönlerini, inanmışlarla, inanmamışların çatışmasını, yalnızlığın derin boşluğunu ve iradenin zaferini dile getirmektedir..