|
ABD, İmralı sürecinin neresinde?

Pazar günü akşam saatlerinde Anadolu Ajansı"nın Kabil"den servis ettiği bir haber dünkü gazetelerde kendine yer bulamadı.

Hâlbuki çok önemliydi.

Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Taliban Örgütü"nün ABD için çalıştığını öne sürmüş ve yurt dışında her gün Taliban ve ABD temsilcilerinin görüştüğünü iddia etmişti.

Cumartesi günü Afganistan"da Savunma Bakanlığı önünde bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısında 9 kişi ölmüş, Host vilayetindeki 2. intihar saldırısında da 8 çocuk ve 1 polis hayatını kaybetmişti.

Hamid Karzai, "Taliban"ın bu saldırıları ABD"ye hizmet amaçlı olarak düzenlediğini" iddia etmişti.

Hiç kuşkusuz büyük bir iddiaydı…

Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai"nin bu iddiası bana, Fransa"da 9 Ocak 2013 öldürülen 3 PKK"lı kadınla ilgili Başbakan Erdoğan"ın yaptığı açıklamaları hatırlattı.

Hatırlanacağı gibi, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Paris"te öldürülen 3 PKK"lıdan biriyle sık sık görüştüğünü açıklamış, Başbakan Erdoğan bu sözlere çok sert tepki göstermişti.

Başbakan Erdoğan, "Fransa Devlet Başkanı bu terör örgütü mensuplarıyla neden görüştüğünü, ne görüştüğünü, hangi tasarım dâhilinde bu teröristlerle iletişim halinde olduğunu derhal Fransız, Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklamalıdır" demişti.

Bir başka ülkede (yani Türkiye"de), binlerce insanın katili bir örgütün üst düzey mensubu ile, bir başka ülkenin devlet başkanının bu kadar sıkı fıkı temas halinde olması ne anlama geliyor acaba?

Şu nokta herkesin malumu…

Hiçbir yasadışı örgüt, faaliyette bulunduğu ülkede devlete sızmış belli odaklar tarafından az da olsa himaye görmeden asla varlığını sürdüremez.

Yine hiçbir yasadışı örgüt, eğer birden fazla ülkede faaliyet içindeyse, büyük devletler tarafından himaye görmeden hareket alanı bulamaz.

Kaldı ki, hiçbir yasadışı örgüt bırakın ağır silahları, bir mermi, bir el bombası, sıradan telsiz gibi en basit mühimmatı bile kendisi üretemediğine göre, dünyanın her tarafında bu tür silahlı örgütler, belli devletler tarafından himaye ediliyorlar demektir.

Geçtiğimiz yıl Kandil"de terör örgütünün liderleri ile görüşen bir gazeteciden, ilk defa gördüğü ve dağın özelliğine uygun arazi araçları ile buluşma noktasına götürüldüklerini dinlemiştim.

Eğer terör örgütünü taşeron firma gibi kullanırsanız, bir şantiye gibi faaliyette bulunduğu alanda nasıl iş üreteceğinin (yani eyleme hazır hale geleceğinin) teknik her türlü desteğini de verirsiniz.

PKK"nın faaliyete başladığı ilk yıllarda Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand çok ilgiliydi PKK"nın bölgedeki faaliyetleri ile…

Özellikle de karısı Danielle Mitterrand…

Sık sık ülkemize gelir, G. Doğu"yu köy köy dolaşırdı.

Şu haber Milliyet gazetesinin 24 sene önceki nüshasından…

"Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand"ın eşi Danielle Mitterrand, Diyarbakır ve yöresindeki Kürtlerin sorunlarını yerinde saptamak amacıyla dört günlük bir gezi için Türkiye"de…" (2 Mayıs 1989).

Madam Mitterrand, kocası cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra da boş durmadı. Şu haber de 29 Kasım 1998 tarihli Milliyet"ten…

"Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand"ın -Öcalan hayranı ve PKK"nın gönüllü avukatı- olan eşi Madam Mitterrand Öcalan"a gidiyor…"

PKK ile bu irtibatın o gün bugündür kesilmediğinin en önemli kanıtı, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande"ın, PKK"nın önde gelen isimleri ile görüştüğünü açıkça itiraf etmesidir. Tüm bu görüşme trafiğe bize, PKK"yı desteklemenin Fransa"nın bir tür devlet politikası olabileceğini de düşündürtüyor.

Sözü uzatmayalım…

Eğer Abdullah Öcalan"ın İmralı"da kendi el yazısıyla yazdığı, ardından BDP, Kandil ve Avrupa"ya gönderdiği mektupların muhatabının doğrudan gönderildiği adresler olduğunu ve nihai cevabın bizzat onlar tarafından verileceğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Karayılan"ı Kandil"de kim besleyip eline silah tutuşturuyorsa, Sakine Cansız ve benzerlerini Paris"te Elysee Sarayı"nda kimler ağırlayıp görüşüyorsa, Avrupa"da ellerini kollarını sallayıp gezmelerine kimler imkân sağlıyorsa, onlardır gerçek muhatap olan…

Onlar, "tamam artık, bu iş bitecek" diye tasfiye kararı almadığı sürece, "Karayılan" gider, "Karaejder" gelir, "Öcalan" gider, "Kinalan" gelir.

Ben bu süreçte, Ankara"nın konunun bu boyutunu da ihmal etmemiş olduğunu düşünüyorum. Yoksa cezaevindeki bir mahkûma bu kadar anlam yüklenip elinde sihirli bir değnek olduğu varsayımı, başladığımız noktadan çok daha kötü noktalara götürür işleri…

Ne demişti özetle Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai; "Terör saldırıları, adresi belli ülkelere hizmet amaçlı olarak düzenleniyor."

Bundan öte söz var mı?

11 yıl önce
ABD, İmralı sürecinin neresinde?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle