|
Hangimiz ötekiyiz, berideki kim?

Düşünce üretmek ciddi iştir. Okuyacaksın, dinleyeceksin, tefekkür edeceksin ve en önemlisi anlayacaksın. Sonra da empati kuracaksın. Bilgiyle, bilginin sahibi arasında bir yerlerde kendini görecek, ''nerde''liğini, ''nasıl''lığını, ''kim''liğini sorgulayacaksın. Analitik olacaksın. Ahlâklı davranacaksın.

Kendini aydın sınıfında görüyorsan ya da seni bu sınıfa ait olmaya zorlayan harici payandaların varsa, bu gücün desteğini boşa çıkarmamak adına daha da ''hikmet'' ve ''hakikat''e döneceksin yüzünü. Bunun da tek yolu, düşünce üretmek, ciddi ve dürüst olmak, rüzgar gülü olmamaktır.

* * *

Düşünce ürettiğini zannedip zırvalayan insanın hali haraptır. Kendini sürekli piyasada tutmak için ya başkalarının fikirlerini cımbızlayıp tırnaklar, ya intihal yapar veya tuhaf bir histeriyle birini ötekine gammazlar. Eğer vitrindeyse, “İslami burjuva”, “Ruj, tahrik eder mi”, “Öteki mahalle”, “Beyaz Müslümanlar”, “28 Şubat''ın rövanşı” gibi her zaman iş yapan argümanları yedeğine alıp, kör atın kösteğine dolanması gibi habire ''yeni icatlarını'' cilalayıp pazarlar.

Günümüzün geçer akçesi bu: Süfli/ bohem, pop kültür, magazin, fikirsizlik, okumama, anlamama, empati kuramama, hoşgörüsüzlük, başkalarının üzüntüsünden keyif alma, dünyayı kendi yaşadığı çevrenin sınırlarından ibaret sanma veya sayma...

* * *

Yıllarca köşe başlarını tutmuş ama birer köşe taşı olamamışlara, bugünlerde yeniden gündemde olan ve Star Gazetesi tarafından her cumartesi günü ücretsiz dağıtılan Üstad Necip Fazıl Kısakürek''in ''Büyük Doğu'' dergilerini evire çevire okumalarını salık veririm. Sadece Üstad''ı değil elbette, onun döneminde –çok azı bugün de hayatta– yaşayıp, üzerinde yürüdüğümüz izlerin sahibi birçok ustayı da anmak gerek. Siyaset yapmanın, popülizm ölçüsünün, mizahın, derin düşüncenin sırrına vakıf olmak için bu referanslara ihtiyacımız var.

Yıllarca öteki olmanın ve ayrışmanın kemendine tutunup kendine alan açmaya çalışanlar, bu topluma ne büyük fenalık/ haksızlık yaptıklarının farkında mı acaba? Bizim mahalle, onların mahallesi; bizim mekan, onların mekanı; bizim yazar, onların yazarı...

Biz kimiz, onlar kim? Hepimiz nerdeyiz? Hangimiz ötekiyiz? Yoksa başka bir dünya mı var? Başka gemilerde miyiz?

* * *

Bir tarafta özgürlük havarisi kesileceksin, öte tarafta düşüncesini özgürce söyleyenlere –güya hayret ve şaşkınlıkla– şüpheyle yaklaşacaksın. Bunun adına dürüstlük diyeceksin. Özgürlüğün ve düşüncenin sınırları, senin çizdiğin dairenin dışına taştığında telaşlanacaksın. Üçüncü şahıslar ve üçüncü grupları birbirinin gözünü oymaya çalışan bir güruh olarak gördüğün için, onlar adına yeni bir mücadele icat edecek, böyle bir mücadelenin varlığına inanacak ve her rüzgârda sallanan yaprağın ardından koşarak kendince fasit teoriler üreteceksin.

Yok öyle şey...

Hepimizin durduğu yer belli. Artık kimse karnından konuşmuyor. Bu ülkenin ve bu milletin kırmızı çizgileri –bu kavramı çok sevmesem de– hilafına geliştirilen nafile gayretkeşlikler dışında, herkesin düşüncesine, yürüyüşüne ve üretimine saygılı olacağız. Eğer, inandığımız demokrasiyi, evrensel insan hakları dairesinde görüyorsak ve ''Yaradılanı Yaratan''dan ötürü hoş görme'' ilmine iman etmişsek, ahlâkı ve erdemi hâlâ baş tacı biliyorsak...

* * *

Ucuz ve güncel numaraları bir kenara bırakmak zorundayız. Ne bileyim, belki gazetecilik, popülist yazarlık, piyasa adamlığı böyle bir yordam ilham etmiş olabilir. Ama bu tuzağa düşmemek de bizim elimizde...

Her birimiz, birbirimize en az bir telefon numarası kadar yakın, birkaç tuş kadar uzaktayız. Eğer bugün konuşamayacaksak ne zaman konuşacağız, bugün anlaşamayacaksak ne zaman anlaşacağız? Bugün anlayamıyorsak birbirimizi ne zaman anlayacağız?

Paranoyaya gerek yok. Yeni korkulara ve vehimlere de...

Sorun, kulun kuldan korkması değil mi insanlık tarihinin ilk günlerinden bu yana? Varsın gömdüğümüz toprağın altında kalsın eski düşmanlıklar, eski ahlâk biçimleri, eski korkular; ne varsa eskiye dair, kalbimizi ve beynimizi de eskiten...

Şimdi, ''yeni şeyler söylemek lazım'', inadına... Adam gibi...

12 yıl önce
Hangimiz ötekiyiz, berideki kim?
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu