|
Enflasyon rüzgârında yeşil ekonomi

Kasım ayında enflasyon aylık %3,28 yıllık ise %61,98 gerçekleşti. Enflasyondaki artış hızının yavaşladığını hissediyoruz.
Ancak enflasyon hem aylık hem de yıllık olarak tabana yayılarak devam ediyor.

Yıllık bazda özellikle vatandaşı ilgilendiren gıda ve alkolsüz içecekler, ulaştırma gibi ana harcama grupları artış trendini sürdürüyor. Aylık bazda ise enflasyonu harekete geçirenin konut ve tütün mamüllerinin fiyatlarının olduğu görülüyor.

Enflasyon ateşi yerini her ne kadar Millet İttifakına bırakmış olsa da
halen daha bir rüzgârda evlerimize kadar gelme potansiyelini koruyor. Özellikle konut ve ulaştırmayı önemli ölçüde etkileyen enerji fiyatlarının dinamikleri bu ateşi bir kova su ile söndürmeye yetmeyecek kadar hareketli görünüyor.

SAYISAL VERİLERE GÜVEN
Uzunca süredir TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları ile vatandaşın hissettiği arasında bir temassızlık var. E
vet, TÜİK gerçekten de uluslararası saygınlığı ve güvenilirliği olan bir kurum.
Gelin görün ki yaptığı ölçüm pek çok vatandaş nezdinde bir türlü kabul görmüyor.

Bunun öne çıkan iki nedeni var aslında. İlki enflasyonun nasıl ölçümlendiğine dair vatandaş olarak bizim zihnimizde bir şey canlanmıyor.

İkincisi ise, vatandaşın sokakta, markette, pazarda karşılaştığı fiyat oynaklıklarına dayalı enflasyon algısı ile açıklanan enflasyon verisi örtüşmüyor.

Örneğin Kasım 2023 yıllık enflasyon % 61,98 ama özellikle gıda enflasyonu % 67,16.

En basitinden aslında vatandaşın hissettiği enflasyon gıda fiyatlarındaki artış düzeyinden başlıyor.
Uzunca süredir gıda enflasyonun yıllık ortalama enflasyonun üzerinde seyretmesi de bu algıyı pekiştiriyor. Dolayısıyla vatandaş belirli harcama gruplarındaki fiyat artışlarını yaşanan enflasyon olarak ifade ediyor.

FAİZ POLİTİKASI İŞE YARIYOR MU?
Merkez Bankası Başkanı’nın
“Enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız”
mesajı bir kararlılık vurgusu taşıyor belki.
Ancak vatandaş ve firmaları sadece bir ekonomik karar birimi olarak görmek, onların davranışsal genetiklerini, sosyolojik varlıklarını görmezden gelmek de maliyeti yüksek olan sosyo-ekonomik ve sosyo-politik sorunlara doğru yol almamızın önünü açıyor.
Vatandaşın mevcut ekonomik sorunların çözümünde uygulanan politikalara olmasa da Cumhurbaşkanı’na duyduğu güven şimdilik olası sorunların önünde bariyer görevi yapıyor.

Enflasyonun ortaya çıkardığı satın alma gücündeki azalışların telafi edileceğine dair inanç 14 Mayıs seçimlerinden önce olduğu gibi bugün de vatandaş cephesinde kendini koruyor.

Merkez Bankası her ne kadar enflasyonda normalleşme için Mayıs 2024 sonrasını işaret etse de vatandaş ve firmalar ocak ayındaki asgari ücret ve memur maaş düzenlemelerinden kayıplarını telafi, geleceklerini garanti altına alarak çıkmak istiyor.

Hal böyle olunca Merkez karşısında çalışanların bugünkü sloganı:
“Mayıslar sizin olsun biz ocakta şampiyonuz”.

ENFLASYONLA MÜCADELEDE YEŞİL EKONOMİ ÇARE OLUR MU?

Enerj fiyatlarında bir artış meydana geldiği zaman gıda ve ulaştırma maliyetlerine yansıması ışık hızında gerçekleşiyor. Ama aynı hızı azalış trendi olarak göremiyoruz.

Türkiye’nin özellikle son yıllarda artan oranda sergilediği yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi elektrik maliyetleri üzerinden enflasyonla mücadelede etkili olma potansiyelini taşıyor. Özellikle kömür ve doğalgaza olan bağımlılığın azalması hem yakıt maliyetleri açısından hem de karbon emisyonları açısından önemini koruyor.

Peki, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş maliyetli mi ve yeni bir fiyat artışına yol açar mı? Bu sorunun yanıtı tam olarak “
Greenflation
” kavramının altında yatıyor.

Bugün çevre dostu ürünlere olan talepler, yeşil teknolojiye yapılan yatırımlar, yeşil markalama ve pazarlama süreçleri hep bir maliyet unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla oluşan bu maliyetler vatandaşa fiyat artışı olarak yansıyor . Ancak yansımasını sınırlı kılmak politika yapıcının uygulayacağı vergi ve teşvik politikasından geçiyor.

Para ve maliye politikası arasındaki koordinasyon enflasyon kontrolü ve ekonomik istikrar, döviz kuru istikrarı, beklentilerin yönetimi, en önemlisi sürdürülebilir fiyat istikrarı ve büyüme için ne kadar önemli ise enflasyonla mücadelede yeşil ekonomiye geçiş için de o kadar önemli.

Bizde yeşil ekonomi, sadece bir trend değil, aynı zamanda enflasyonla mücadelede bir özgürlük hareketidir.
#ekonomi
#Enflasyon
#Özgür Bayram Soylu
8 ay önce
Enflasyon rüzgârında yeşil ekonomi
‘Ve toprak bağırmadıkça kesilen bir kurban gibi’
İngiliz Yahudi medeniyetinin ölümü kimin eliyle olacak?
Ey iletişim!..
Sıkılaştırmanın reel kesim üzerindeki etkileri giderek belirginleşiyor!
Soykırımcıya ayakta alkışlar kime yarar?