|
Aday dolayımından demokrasi manzarası
Türkiye demokrasisi, bu ülkede kullanılan diğer siyasal kavramlar gibi ideolojik kökenli...

İdeolojik kökenli olmaktan kastım şu: bu kavramlar temelde tarihsel/toplumsal bir temele dayanmıyor. Bu kavramlar “biz de isteriz” hevesinin ürünü... Bir tür imrenme sonucu...

Altı okla simgeleştirilen “devrim ilkelerinin” her bir oku, hesabı verilmemiş, kendisiyle hesaplaşılmamış fikirlerin tepeden inmeci yöntemle bu ülkenin siyasal/toplumsal hayatına getirilmek istenen birer ideolojik ok olarak tecelli etmiştir.

Laiklik Hristiyan Batı ülkelerinden Kilise ile (din ile değil, Kilise ile) Devletin, birbirlerinin işlerine karışmama sadedinde akdettikleri bir centilmenlik anlaşmasının sonucu iken; bu ülkede benimsenmeye çalışılan laiklik ilkesi din ile devletin ayrışması biçiminde tanımlanmıştır. Bu tanım da kendi sonucunu doğurmuş ve ülke insanları din temelinde birbiriyle nizalı hale gelmiştir.

Milliyetçilik, Hristiyan Batı dünyasında iktisadî nedene dayanan bir telakki tarzı iken, aynı adı taşıyan ilke bu ülkede ırkçılığa makes olmuştur. Milliyetçiliğin, siyasal değil fakat kökende iktisadî nedenlerin sonucu olarak ortaya çıktığını bu ülkede acaba kaç kişi layıkıyla biliyor?

Devletçilik, gene Hristiyan Batı ülkelerinde nasyonal veya enternasyonal sosyalizmin hayata geçirilmesinden kaynaklanan bir uygulama iken; bu ülkede devlet eliyle iktisadî teşebbüsler kurma suretiyle sermaye birikiminin önünü açmaya matuf bir telakki tarzının yürürlüğüne esas oluşturmuştur.

Cumhuriyet, teknik olarak bir yönetim biçimi iken, yani cumhurbaşkanını veya milletvekillerini veya her ikisini birden halkın seçimine bırakan bir yöntem iken, bu kelime bu ülkede demokrasi yerine ikame edilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyet demokrasi sanıldığı için demokrasi yolunda mesafe kat etmenin yolu yürürlüğe konulan Anayasalar tarafından kesilmiştir. 1920'den bu yana dört farklı anayasa yapılmış, her biri üzerinde birçok değişiklik yapılmış, fakat gerçek demokrasiye ulaşmanın önü hâlâ tıkalı durmaktadır.

Demokrasi de, diğer siyasal kavramlarda olduğu gibi hadi laik olalım, hadi milliyetçi olalım demekle olunacak bir keyfiyet değil. Onun toplumsal/siyasal altyapısı mevcut olmadıkça ona heveslenerek yerine gelmez, getirilmez, getirilemez...

Temelde sınıflı toplumlara özgü bir siyasal telakki tarzı olan demokrasi, diğer siyasal telakkiler gibi bize tepeden inmeci yöntemle ithal edildiği için anlamına nüfuz edilemeyen bir ideolojik kavram haline dönüşmüş ve öylece de kalmıştır.

Şimdi şu son milletvekili adaylarının belirlenmesinde, özellikle belli bir partinin bünyesinde görev almak isteyen adayların siyasal kökenlerine ve siyaset anlayışlarına bakıldığında belli bir siyasal partinin bünyesinde yer almaması gereken bazı figürlerin fütursuzca o partinin bünyesinde yer almakta sakınca görmediği tespit edilebilmektedir. Bu durum, bazı milletvekili adaylarının bile temelde demokratik bir anlayışla değil, fakat ideolojik bir tutumla istikamet belirlediklerini gösteriyor.

Demokrasiyi idrak edebilmemiz için daha fırınlar dolusu ekmek yememiz gerektiği aşikâr, öyle görünüyor.
#Aday dolayımından demokrasi manzarası
#Demokrasi
#seçimler
9 yıl önce
Aday dolayımından demokrasi manzarası
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık