|
Bahri Zengin de gitti

Kaç zamandır karşılıklı görüşme temennilerinde bulunduk ama bir türlü görüşmeyi gerçekleştiremedik.

Nihayet hastaneye kaldırıldığını işittiğimde, 1 Kasım''da, orada görüşmemiz nasip oldu.

Bahri ile yakınlığımız nerdeyse 50 yılı buluyor.

O, İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi''nde öğrenciyken, biz de İÜ Hukuk Fakültesi''ne devam ediyorduk. Ortak mekanımız ünlü Marmara Kıraathanesi idi.

Cahit Zarifoğlu, Nihat Armağan, Ahmet Kutlay, Alaeddin Özdenören, Sezai Karakoç''un etrafında toplanıyorduk. Bahri Zengin de Gümüşsuyu''ndan gelip sohbetlere iştirak ederdi. Ziya Nur, Ali ihsan Yurd, Erol Güngör, Mehmet Genç, Teşkilât Refik, Lömond Hasan (avukattı), Şevket Eygi, Filozof Cemal, Niyazi Özdemir, genç yaşta yitirdiğimiz Ahmet Yücel (27''sindeydi öldüğünde) ve daha başkaları Marmara''nın müdavimlerindendi.

O tarihlerde üstat Necip Fazıl Kısakürek bir yazısından dolayı mahkemeye sevk edilmek üzere aranıyordu. Bahri, Fatih taraflarında bir evde oturuyordu. Hafızam beni yanıltmıyorsa Ali Haydar Öztürk de Bahri''yle birlikte oturuyordu veya onunla ilişki halindeydi. Üstadı uzunca bir süre evlerinde misafir ettiler. O sıralardaydı sanırım, Filozof Cemal de aynı evde Bahri''ye misafir oluyordu. Bahri, Filozof''un tuhaf alışkanlıklarından bahsederdi. Filozof, mesela üç gün uyumamışsa, sonraki üç gün boyunca da uyurmuş. Üstat, Bahri ile satranç oynarmış. A. Haydar Öztürk''ün sonradan anlattığına göre, o, Bahri''ye: "Sakın satrançta üstadı yenmeye kalkışma, üstat yenilmekten hoşlanmaz" diye tembihlerde bulunurmuş. Bahri iyi bir satranç ve dama oyuncusuydu.

Bahri ile yıllar sonra Devlet Planlama Teşkilatı''nda bir araya geldik. 1968 yılı ve sonrasında... O sıralarda Necmettin Erbakan hocanın diğer öğrencileri de Planlama''ya girmişlerdi. Temel Karamollaoğlu, Kahraman Emmioğlu, Ertan Yülek, Cevat Ayhan, Nazif Gürdoğan ve başka arkadaşlar...

Millî Nizam Partisi''nin kuruluşu aşamasında Bahri Zengin ile Nuri Pakdil, TBMM''nin arkasında Tirebolu Sokak''ta aynı apartmanın karşılıklı dairelerinde otururlardı. Parti''nin kuruluş müzakerelerinin çoğu Bahri''nin evinde gerçekleştirildi. Benim, Parti''nin kurulmasına ilişkin rezervlerim vardı. O toplantılara Erdem Bayazıt, Akif İnan, Nuri Pakdil, Musa Çağıl, Mustafa Yazgan, belki şu anda isimleri aklıma gelmeyen başka arkadaşlar muntazam katılırlardı. O toplantıların seyri ayrı bir anlatı konusudur.

Aradan geçen yıllardan sonra Bahri Zengin, 1975 yılında MKEK''nda Genel Müdür Yardımcısı oldu. Cahit Zarifoğlu da askerliğini bitirip Ankara''ya gelmişti. Ben Kültür Bakanlığı''nda bakanlık müşaviri olarak görev yapıyordum. Cahit''i, müsteşar Prof. Emin Bilgiç marifetiyle Bakanlığa aldırmak istedim. Fakat ilgili birimler onun daha önce devlet memurluğu bulunmadığı bahanesiyle müsteşar nezdinde teklifimizi reddettirmeyi başardılar. Bahri''ye rica ettik, Bahri kendi kurumunda Cahit''e iş verdi. Böylece Cahit''in memuriyet hayatı başlamış oldu.

Bahri Zengin MKEK''nda çalıştığı sırada Kurum''a İtalya''dan ithal edilen bir malzeme varmış (sanırım bir barut türü)... Bahri, bu ürünün mahiyetini anlamak üzere İtalya''ya gidiyor. O ürünün imal edildiği fabrikayı ziyaret ediyor. O makinelerin projesini istiyor. Vermiyorlar. Bahri, bunun üzerine ziyaret süresini uzatmak suretiyle, tabiî ilgililerden de bilgi alarak, fabrikadan her ayrılışında öğrendiği bilgileri kâğıda geçiriyor ve o makinenin projesini böylece çıkartmayı başarıyor. Bu olaydan sonra, ODTÜ''nün de katkısıyla o ürünün MKEK''nda imaline başlanıyor. Bahri''nin MKEK''nda başka bir projesi daha vardı. Hazar zamanında traktör üreten süreç, gerektiğinde tank üretimine dönüştürülebilecekti. Ancak bu projenin kuvveden fiile intikal edip etmediğini bilmiyorum.

Ben, 1971 yılı Eylül''ünde ABD''den Türkiye''ye döndüğümde oradan İslam konulu bir dolu kitap getirmiştim. Bunlardan biri de Mannan''ın Economics of İslam kitabıydı. Bahri o kitabı Türkçe''ye çevirdi. Ben de o sırada İslam maliyesi ile ilgili bir başka kitabı Türkçe''ye çevirmiştim. Bu kitaplar o günün okuyucusuna ilaç gibi gelmişti.

Mavera dergisinin ve Akabe Yayınevi''nin Ankara''dan İstanbul''a taşındığı sırada Bahri de İstanbul''da oturuyordu. Cahit de İstanbul''a nakletmişti. Cahit, derginin ve yayınevinin yönetimini Bahri''ye bıraktı. Böylece Mavera dergisinin İstanbul''daki hizmetlerinde Cahit Zarifoğlu ile birlikte emek sahibi oldu.

İki yıl kadar önce, Has Parti''nin kuruluşu aşamasında beni de kurucular arasında görmek istediğini söyledi. Bir hayli de ısrar etti. Ancak benim kendime mahsus meşguliyetlerim ve ilkelerim muvacehesinde teklifini olumlu karşılayamayacağımı ifade ederek konuyu kapattık.

Haiz olduğu entelektüel yeteneği onu tanıyanlarca müsellemdir. Gayretleri sadaka-i cariyesi olarak hep yaşayacaktır.

Kendisine rahmet, ailesine, sevenlerine, dostlarına başsağlığı ve sabır dilerken fırsat buldukça Bahri ile ilgili bazı anekdotları da aktarmak isterim.

12 yıl önce
Bahri Zengin de gitti
Geliyorum diyen felâket: Ülkelerini terk etmek isteyen kuşaklar!
Memurlar ve işçiler arasındaki 14 önemli fark
Zaferin altın kuralları
Kıssadan hisse
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…