|
Barışa sans tanımak

Bir toplantıya giderken Japonların belli bir tutumundan bahsederler. Japonlar toplantıya herhangi bir önyargıları olmadan, herhangi bir kırmızıçizgiye yer vermeden katılırlarmış. Böylece müzakerenin önünde duran bütün almaşıklara hazır olmanın yolunu açık tutarlarmış.

İngilizlerse bu tutumun tam tersine bir yol izlerler. Onların daha baştan kırmızıçizgileri olur. İşbu kırmızıçizgiler de onların rahat hareket etmesinin önünü keser.

Bu saptamayı bizzat İngilizlerin kendisi belirliyor.

İngilizler, teknoloji konusunda Japonların nasıl olup da böylesine başarı kazandıklarını incelerken, İngiltere ile Japonya arasındaki farkları ve benzerlikleri belirleme sadedinde yaptıkları araştırmalar sonunda böylesi bir sonuca ulaşıyor. Diyorlar ki, her iki ülke halkı da ada üzerinde mukim. Her ikisinin de nüfusu birbirine yakın. Ancak İngiltere Batı Avrupa uygarlığının deneyci pozitivist tutumunu benimser. Daha doğrusu Batı Avrupa"nın deneyci pozitivist tutumu İngilizlerin şahsında tecessüm eder. Japonlar ise Batı Avrupa kültürünün tümüyle dışında neşvünema bulmuş bir kültür yurdunun insanlarıdır. Hal böyleyken Japonlar nasıl oldu da ve oluyor da Batı Avrupa uygarlığının teknolojisini bunca incelikle hayata geçirmenin üstesinden gelebiliyor? İngilizler bu sorunun cevabını araştırıyor. Ulaştıkları sonuç basit: yukarıda söylediğimiz, Japonların toplantıya girerken önyargısız olarak müzakereye başlaması...

Son yıllarda, bu ülkede de bazı konularda gerçekleştirilecek müzakerelere tarafların işin başlangıcında bazı kırmızıçizgileri söz konusu ederek toplantı masasında yer alabileceklerini söylemesi, o toplantının başarısını daha baştan sınırlamaktadır. Tarafların her birinin kırmızıçizgileriyle masaya oturması o masadan anlaşma akdetmeksizin kalkacaklarını tazammun etmektedir.

Durum uluslararası ilişkilerde de söz konusu... Tarafların, masaya kırmızıçizgileriyle birlikte oturduklarını beyan etmeleri o masaya zayıf bir anlaşma isteğiyle oturduklarının göstergesi sayılır.

Daha özele geldiğimizde Ortadoğu ülkelerinin her birinin ilişki halinde bulunduğu diğer ülkeye karşı kırmızıçizgilerini dermeyan ederek müzakereye başlaması anlaşma şansını daha baştan köreltmektedir.

Öngörülen kırmızıçizgilerin çoğunun ulus devlet kurgusunun ürünü olduğu görülüyor. Ülkelerin gerek sınırlar konusunda, gerek egemenlik algısında 19. Yüzyıl"ın anlayışının artıkları geçerliğini sürdürüyor. Keza yakın zamanların soğuk savaş dönemi telakkisi de hâlâ geçerli görünüyor.

Önyargıların kökleştirdiği husumet duygusuyla, artı, konjonktürün gerisine düşmüş kavramlarla diplomaside mesafe kat etmeyi düşünmek imkânları beyhude zorlamak olur. Barışa şans tanımak isteyen kırmızıçizgilerini en aza indirmenin, hatta onlardan tümüyle arınmanın üstesinden gelmelidir, derim.

11 yıl önce
Barışa sans tanımak
Elektrik fiyatları artışı (1)
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..