|
Küçük adamın şereften pay kapma hırsı büyük adamın mesuliyet duygusuna karşıttır

Başkan Abraham Lincoln, Amerikan iç savaşı sırasında, bir muharebe esnasında çekilmekte olan Lee''nin ordularına son ve kesin bir darbe indirerek bu savaşı bitirmek istiyordu. Kendi emrindeki General Meade''e bu hususta, başkomutan sıfatıyla talimatını verdi ve çekilmekte olan kuvvetleri takip etmesini emretti. Talimatnamesine bir de dostluk mesajı ekledi. Bu mesajda şunları söylüyordu: "Gönderdiğim mesaj bir vesika değerinde değildir. Teşebbüsünüzü başarırsanız, bunu ifşa etmenize gerek yoktur. Fakat başarısızlıkla karşılaşırsanız ondan yararlanabilirsiniz. Demek ki, başarı gösterirseniz bu işin şerefi size ait olacaktır. Aksi takdirde bütün mesuliyeti ben üstleniyorum."

Böyle bir mesajın cephedeki komutanı nasıl yüreklendirebileceği izahtan varestedir. Burada, paylaşılmak istenen bir şeref bulunmuyor. Burada aslında sorumluluğun paylaşılmasına da meydan bırakılmıyor. Burada, ortaya çıkacak bir şeref varbulunursa onun tamamı karşı tarafa bırakılıyor ve ortaya sorumluluğu gerektirecek bir sonuç çıkarsa onun külfetine bir başına katlanma fedakârlığı göze alınıyor. Şeref taşımaktan vazgeçiliyor ama ebediyen lanetlenmeye pervasızca göğüs geriliyor.

Ama tarihin örnekleri daima böyle insanın göğsünü kabartan olaylarla dolu değil elbet. Söylenmemiş ve yazılmamış öyle tarihsel anlar yaşanmıştır ki, orada, vukubulacak bir zafer varsa onun şerefini peşinen kendi alacak hanesine kaydettiren ve şayet bir hezimetle karşılaşılırsa bunun sonuçlarından başkalarının mesul tutulacağını garantileyen insanlarla (önder konumunu işgal etmelerine rağmen önder sayılamayacak insanlarla) karşılaşılmıştır.

Evet, henüz yazılmamış tarihler vardır ve orada, cepheye gitmekten korkan komutanların hikâyeleri anlatılır. Başkomutan, komutanı, dürbünle olsun savaş alanını seyretmeye ikna edemez. Çünkü komutan karşılaşacağı bir hezimetin kendi zimmetine kaydedileceğinden korkar. Böyle bir korkuyla dünyaya bakan bir komutanın daha baştan bütün hezimetlere davetiye çıkartacağından kimin kuşkusu olur? Ama bu komutan, işin acı veren gülünçlüğü o ki, askerini savaşa sokmamanın şerefinin bir başına kendi uhdesinde tutabilmenin savaşına girişir.

Gene yazılmamış tarihler vardır, orada, inşa edilmiş bir köprünün inşasından duyulan gururu ve şerefi başka hiç kimseyle paylaşmak istemeyen lider parçalarının hikâyesine yer verilir. Bir şerefin ne olduğunu idrak eden birinin, o şerefi herkesle paylaşabileceği bir yerde, bu kısır ve hasis lider parçası (veya parçacıkları), kendisine düşecek payın kısalacağı endişesiyle, o şerefin üstüne bedeniyle abanır, ama heyhat ki, haysiyeti de bedeninin altında ezilip kalır.

Yazılmamış tarihlerde, kendi halkına silah çeken askerlerden de bahsedilir. Dışarıya karşı içine çekilmiş ve sus pus olmuş olan bu asker, silahsız gördüğü insanlara karşı silahını doğrultabilmenin şerefini kimseye bırakmak istemez. Kimse de o şerefi zaten onunla paylaşma niyetini taşımaz. Küçük adam, şereften kimseye pay çıkartmamanın hasisliğiyle boğulup giderken, büyük adam da, kimsenin üstlenemediği sorumlulukları yüklenerek yolunu açar.

25 yıl önce
Küçük adamın şereften pay kapma hırsı büyük adamın mesuliyet duygusuna karşıttır
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî