Üçlü iktidar tarafından, muhalefetin çabasına rağmen TBMM''nden çıkartılan RTÜK yasası, ne getirir, ne götürür, onu zamanla göreceğiz.
Yalnız, bizde 12 Eylül''den sonra değiştirilen maddeler ile ortaya, 1982 Anayasası çıkmıştı.
O zaman TBMM''nde muhalefet yoktu, tek ses, tek nefes diye diye kabul edilmiş, fakat ardından bir kısım yazarlar, askerlerin yaptığı ve dirije ettirdiği iddia edilen yeni anayasa için, o zamanın devlet başkanı Kenan Evren;
"Ben bu anayasayı deltirtmem" diye bir tavır göstermişti.
Aradan 18-19 yıl geçti.
Hâlâ, Avrupalıların istediği "uyum yasalarının çağdaşlığı" konumuna gelip, yeni bir statü sağlamış değiliz.
Bir yandan AB, öte yanda da ABD, iktidarda olanların başlarına, anayasa, partiler kanunu, seçim sistemi gibi, siyasal üretim ve parlamenter hayatın çağdaşlığı konusundaki "telkin ve tavsiye"lerine verecek cevabtan çok, milletin geleceğine inşirah verici bir gelişmeye şahit olunmamaktadır.
Bizde, bu işler, "Kanunî Esasî" dönemlerinden beri aynıdır.
Devr-i Meşrutiyet''te "Ahkam-ı şer''iyyenin tenfizi" diye bir madde vardı, sürekli es geçilirdi.
Devr-i Cumhuriyet''te de, "Türkiye''nin dini, Din-i İslam''dır" maddesi, 1924''den 1937''ye kadar, Anayasa''da yer aldı!
Amma, pek öyle rahatsızlık verici ve laikçi gelişmeleri engelleyici bir yanı da görülmedi (?)
Aynı şekilde, TCK''nun 141-142 ile 163. maddeleri, Nisan 1991''e kadar süren serüvende, iyi bir işlerlik göstermişti.
Fakat, aynı yasanın 312. maddesi "rezerve" edilmiş gibi durdu.
Ve böylece, değiştirilen üç maddeye, "sağcı-solcu" demeden herkesin encamı, 312. maddeye odaklaştırıldı!
Şimdi, diyelim ki, Avrupa hukuk normlarına göre, istenen maddeler ceza yasasından kaldırılsa, bir başka yöntemle bir başka sıkıntı çıkartılabilir mi?
Öyle ise toplumun içinde bulunduğu durumu, ifrat ve tefritten kaçınıp, potansiyel bir suçluluk ortamı doğuran şartları izale edici bir sosyal ve siyasal yapılanmaya gitmelidir.
Yasalar, bizim için hayatiyet unsuru ise, hepimizin, ortak yaşam biçimimize de bir legalite sağlamalıdır.
Yarın, aynı sıkıntıları çekmemek için, siyasal konsensüse duyarlı bir şekilde işlerlik kazandıralım!
Nabza göre ve gelişen şartlara göre, "şerbetçilik" olmamalı.
