|
Kıdem tazminatı ve sendikalar

Başkanlık sistemi ile birlikte, yıllardır ülkemizin kanayan yarası durumunda olan önemli konulara neşter vurulmaya devam ediliyor. Bu durum ister istemez toplumun bazı kesimleri tarafından tepki ile karşılanıyor. İşte kıdem tazminatının yeniden düzenlenmesi de bu tür önemli değişikliklerden bir tanesi. Kıdem tazminatı, çalışan insanlar açısından gerçekten de işlerini kaybettiklerinde belirli bir süre geçimlerini sağlayacak önemli bir güvencedir. Ancak, bu güvence her zaman işleyen bir sistem değil. Öncelikle, işçinin belirli şartlar altında iş akdi fesih edilirse bu haktan faydalanabiliyor. Bazen tazminatı hak etse de çalıştığı iş yerinin ekonomik durumu iyi değilse bu haktan mahrum kalabiliyor.

Yine tüm çalışanların çeşitli nedenlerle bu haktan yararlanamadığını hepimiz biliyoruz. Örneğin bir yıldan fazla çalışmış bir işçi kural olarak çeşitli nedenlerden dolayı kendi isteğiyle ayrılırsa (istifa ederse), kıdem tazminatını alamıyor. Dolayısıyla, mevcut kıdem tazminatı sisteminde, işçilerin tazminatlarını alma oranı bu gibi nedenlerden dolayı %14 civarında.

İşveren çeşitli nedenlerle çalışanı işten çıkarırsa, ancak bu durumda işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanıyor. Ancak, uygulamada bu tazminatı ödeyemeyecek durumda olan birçok firma var. Hatta sıkıntıya giren yüzlerce firmada işini kaybeden çalışanlar bu hak ettikleri kıdem tazminatını bu firmalar sıkıntıya girdiği için alamıyorlar. Yine bu konuda mevcutta yaşanan kıdem tazminatında tavan uygulaması, bir yıl çalışma şartı, sadece İş Kanunu kapsamındaki işçilerin tazminattan yararlanması gibi birçok önemli sorun ortada dururken sendikaların bu kadar katı tutum takınmaları ne kadar doğru?

Hükümetin yapmaya çalıştığı bu düzenlemeye işçi sendikalar neden karşı çıkıyor? İşveren sendikaları nasıl yaklaşıyor? Hükümetin bu işten çıkarı ne? Bu düzenleme çalışanlar tarafında nasıl karşılık buluyor?

Hükümet tarafından bakacak olursak; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan tamamlayıcı emeklilik sigortası sistemiyle (TES), hem kıdem tazminatında kazanılmış mevcut hakların korunması hem de ilave emeklilik desteği sağlanması amaçlanıyor. Hatta, geliştirilen yeni karma modelde, istifa edenlerin de haklarını alacağı ve dava süreçlerine son verecek bir sistem öngörülüyor. Kıdem tazminatıyla ilgili değişiklikler öngören TES’e 1 Ocak 2022’de işe yeni başlayanlar girecek, emekliliğine uzun süre kalanlara tercih hakkı sunulacak. Emekliliği yakın olanlarsa yeni sisteme girmeyecek.

İşçi sendikaları tarafından bakacak olursak; Türk-İş ve DİSK, kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yana tavır aldılar. Kıdem tazminatının özüne yönelik hiçbir düzenlemeye katılım ve onay vermeyeceklerini belirttiler. HAK-İŞ ise diğer işçi sendikalarından daha yapıcı bir yaklaşım göstererek, mevcut kıdem tazminatı sistemi içerisinde aksaklıklar olduğunu ve bir değişim yapılmasının gerekliliğini belirtti. Örneğin; kıdem tazminatı konusunda kazanılmış haklardan geriye gidiş olmayacak şekilde ve her çalışanı kapsayıcı bir düzenleme yapılması gerektiği görüşünü savunuyorlar.

İşveren sendikaları ise, yeni sistemdeki maliyet artışı nedeniyle en fazla işverenler açısından sorun yaşanacağını düşünüyorlar. Çünkü mevcut sistemde, işveren sadece şartlar gerçekleştiğinde kıdem primi ödemesi yapıyordu. Yeni sistemde, her ay işçinin SGK matrahı üzerinden belli limitler dahilinde %3 oranında bir tutar, nakit olarak işçinin bireysel fon hesabına yatırılacak. Dolayısıyla, işveren tarafı oluşacak kıdem yükünün ve maliyetinin düşürülmesini istiyor.

Avrupa ülkelerinin çoğunda toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi sayısı %90’ların üzerinde iken, Türkiye %7’lik oranıyla AB ve OECD ülkeleri arasında en son sırada yer alıyor. Şimdi kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimiz diyen bu sendikalar, yıllarca mağdur olan çalışanlar için bugüne kadar acaba ne yaptılar?

Yine geçmiş hükümetler bu kadar hakları gasp edilen çalışan için ne yaptı? Hatta düzgün bir şekilde çalışanının kıdem tazminatını ödeyen işverenin hakkını hangi işveren sendikası savundu?

Bütün taraflar açısından ortada duran bu kadar sorun varken, tarafların bir araya gelip kazanılmış hakları daha iyileştirilmek ve uygulamada meydana gelen sorunları gidermek için daha neler yapılabilir diye tartışmak yerine, bu haktan taviz vermeyiz duruşu doğru bir duruş değildir.

#​Başkanlık sistemi
#AB
#OECD
#Recep Tayyip Erdoğan
4 yıl önce
Kıdem tazminatı ve sendikalar
Tabela doğruyu gösterdi ama...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü