|
Son bir yıllık ekonomik gelişmelerin sonuçları

ABD-Çin arasında yaşanan ticaret savaşı endişeleri ve bunun küresel resesyon beklentilerini artırması, Çin’de ekonomik büyümenin yavaşlaması ve Brexit belirsizliği gibi geçen yıl yaşanan bazı durumlar küresel ekonominin yavaşlamasına neden oldu.



Yurtdışında yaşanan bu gelişmelerle birlikte yurtiçinde 2018 yılı Ağustos ayında yaşanan kur saldırıları sonucunda enflasyonda, faizlerde ve döviz kurlarında önemli artışlardan dolayı Türkiye ekonomisi ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Ancak, kur atağının gecikmeli etkilerinin sona ermesi ve ekonomi yönetiminin gösterdiği güçlü duruş, yaşanan sıkıntıların derinleşmesinin önüne geçti. Bu tarz dönemlerden çıkarılan dersler ve tecrübelerin getirdiği önlemler sayesinde kurda oynaklığın azalması, tüketici güveninde yaşanan iyileşme, kredi talebindeki artış ve TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesi ekonomik aktivitede canlanmayı sağladı.

Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekten itibaren büyüyeceğine ilişkin öncül göstergeleri de ekonomik toparlanmanın başladığını teyit ediyor. Örneğin, üçüncü çeyrekte büyümeye net ihracatın olumlu katkısının süreceği görülüyor. Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri) endeksi Ağustos’ta 50 seviyesinin altında kalmasına rağmen, 46,7’den 48’e yükselerek Temmuz 2018’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Kapasite kullanım oranı da Ağustos’taki yükselişiyle %76,6’ya çıktı. Tüketici güven endeksi 58,3 ile son dört ayın en yüksek seviyesine, reel kesim güven endeksi ise 102,1 ile Haziran 2018’den sonraki en yüksek seviyeye ulaştı.

Yine, 2018 yılı Ağustos ayında yaşanan kur atağı enflasyonda sert bir yükselişe neden olmuştu. Enflasyon Ekim 2018’de %25,2 seviyesine kadar çıkmıştı. Ancak bu süreçte alınan önlemlerin etkisi enflasyon üzerinde de görüldü. Ağustos ayında aylık tüketici enflasyonu %0,86 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. Böylece tüketici fiyatları (TÜFE) Ağustos’ta yıllık bazda %16,65’ten %15,01’e düşerek, 15 ayın en düşük seviyesine geriledi. Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ise yıllık %13,45 ile Kasım 2016’dan bu yana ilk defa TÜFE’nin altına geldi.

Enflasyonda baz etkisinin en net görüleceği aylar Eylül-Ekim ayları olarak karşımıza çıkarken, yıllık enflasyondaki düşüş eğilimi bu aylarda devam edecek. Ancak, Kasım-Aralık aylarında ise baz etkisinin tersine dönmesiyle enflasyonda yeniden yukarı yönlü bir hareket görülecek. Yine de piyasa TCMB’nin %13,90 olan yılsonu enflasyon beklentisini yakalayacağını düşünüyor.

Dış ticaret açığı tarafında yıllık bazda yaşanan ciddi daralma ve özellikle turizm gelirlerinin katkısıyla, Ağustos 2018’de cari işlemler dengesi uzun bir aranın ardından ilk defa fazla verdi. 2019 yılı başından itibaren kurda yaşanan sakinleşme, sınırlı da olsa aylık bazda yeniden cari açık görülmesine sebep olmuştur. Buna rağmen, ekonomik aktivitedeki toparlanma ile birlikte yıllık bazda cari dengedeki daralma devam etti. TCMB tarafından açıklanan son verilere göre, 2019 yılı Haziran ayında 12 aylık toplam cari denge 548 milyon dolar ile Kasım 2002’den sonra ilk defa cari fazla vermiş oldu.

Geçen yıl yaşanan kur atağının ekonomi ve enflasyon üzerindeki baskısını hafifletmek amacıyla TCMB, 2018 yılı Eylül ayı toplantısında politika faiz oranında 625 baz puanlık bir artırıma gitmişti. TCMB tarafından atılan bu adım, ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların etkisine direkt katkı sağlamıştır. Enflasyondaki düşüş ve yurtdışında da özellikle ABD Merkez Bankası tarafından yeniden faiz indirimine gidilmesinin desteğiyle, TCMB Temmuz ayı toplantısında politika faiz oranını 425 baz puan indirerek ekonomideki canlanmaya destek verdi. Böylece TCMB 4,5 yıl aradan sonra ilk defa politika faiz oranında indirime giderek söz konusu oranı %19,75’e çekti.

Ayrıca son bir yıllık süreçte TCMB, kur baskını hafifletmek amacıyla faiz dışındaki mekanizmalarla da ekonomiye destek verdi. Öncelikle yabancı para zorunlu karşılık oranlarını artırarak piyasadaki döviz likiditesini azaltırken, TL zorunlu karşılık oranlarını düşürdü ve piyasadaki TL likiditesini artırdı.

TCMB’nin PPK toplantısı bu hafta Perşembe günü gerçekleşecek. Piyasa TCMB’den 200 baz puanın üzerinde bir indirim gelebileceğini öngörüyor. Aslında, Ağustos ayı enflasyonuyla reel faiz oranı diğer gelişmekte olan ülkelerin üzerine gelirken, bu durum 12 Eylül PPK toplantısında TCMB’nin faiz indirimi alanını artırmış oldu.

Bloomberg HT Araştırma Masasının yaptırdığı anket sonuçlarına göre; ankete katılan 22 kurum, Eylül toplantısında haftalık repo faizinde 275 baz puanlık faiz indirimibekliyor. Kurum tahminleri 175 bp ile 400 bp arasında değişti.

Bu arada piyasalar 12 Eylül’de açıklanacak TCMB faiz kararını satın almış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz oranlarının düşmesi gerektiğini ve 2020 yılı büyümesinin %5 olarak hedeflendiğini ifade etmesi de piyasalara olumlu yansıdı. Açıklamanın hemen arkasından Türkiye’nin 2 yıllık benchmark tahvil faizi 16 baz puanlık azalışla %15,81 seviyesinden işlem gördü. 10 yıllık tahvil faizi ise 13 baz puan düşüşle %15,36 seviyesinden işlem gördü. Türkiye CDS’leri 400 baz puanın altına geriledi.

#TCMB
#Bloomberg HT
#ABD
#TÜFE
#PPK
5 yıl önce
Son bir yıllık ekonomik gelişmelerin sonuçları
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle