|
28 Şubat"ın Türkiye"ye kazandırdığı bir buçuk şey

''Postmodern darbe'' 28 Şubat''ın 10''uncu sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Pozitif çağrışımlara kapı aralaması niyetiyle, ''idrak ediyoruz'' ifadesini ''mahsus'' kullandığımı hemen itiraf edeyim.

Kaybettirdikleri üzerine son günlerde birçok yazı döşenen 28 Şubat''ın Türkiye''ye kazandırdığı hiç mi bir şey yok?

Cumhuriyet tarihinin en büyük talanına zemin hazırlayan, hak ve özgürlüklerin anasını ağlatan 28 Şubat''ın hiçbir pozitif çağrışıma kapı aralayamayacağını düşünenler için oldukça ''kıl'' bir soru bu, farkındayım.

Hayır, 28 Şubat konusunda ''empati yapmaya'' çalışmıyorum. Doğrusunu isterseniz denedim, ama olmadı.

Mesela, ''postmodern darbenin'' mühim elemanlarından Yargıtay eski Başsavcısı Vural Savaş hakkında uzun yıllar ''empati yapmaya'' çalıştım. Bir türlü başaramadım. Her defasında, kendisini anlama uğraşıma zorluk çıkardı. Baktım olmuyor, sinir sistemimi ''sempati'' dümenine kırdım. Sonuç harika: Hemencecik kendisini sevdirdi bana. Çok da güzel oldu; sakinleştirici bir etki bıraktı üzerimde.

Demek ki, değerli Cumhuriyet eski Başsavcımız Vural Savaş empati yapmaya (benim için) elverişli değil; lakin, ''sempati duymaya'' birebir. Kendisine ''sempatiyle'' yaklaşınca, nasıl sempatik bir ''şahsiyet kişisi'' oldu gözümde, anlatamam. (Halen de öyledir.)

Bir fotoğrafını büyültüp çalışma odama astım. Altına da, “ Dont Worry, Militan Demokrat” yazdım. İlkokula giden oğlum, “Bu resimdeki amca kim baba?” diye sorunca birden afalladım.

Türk filmi repliği tadındaki bu soruya ne cevap verecektim? “100 Ünlü Türk''ten biri…” cevabını versem, geri kalan 99 Ünlü Türk''ü sorma ihtimali var. Malumunuz çocuklar çok meraklı oluyor.

Nerden aklıma geldiyse, “Koca kafa başka şeydir, büyük kafa başka” anlamına gelen, bildiğim tek İspanyolca atasözünü bir çırpıda söyledim: “Cabeza grande, y gran cabeza son dos cosas muy diversas.” Bu kadar uzun cevabı hiç tahmin etmemişti. (İyi de oldu, bir daha sormaz.)

Kinayeli bir şekilde, “Nerde oynuyor?” diye sordu. “Barselona''da” dedim, “1960''lerin fırtına sol beki. ''Top geçer, adam geçmez'' ayarında oynardı ki, Roberto Carlos yanında halt etmiş.” (Yabancı takımlardan Barselona''yı tutardı kerata, o günden sonra Real Madrid''i tutmaya başladı. Gerçekten de çocuklar çok tuhaf oluyor.)

Şimdi, odamdaki Vural Savaş resmine her baktığımda, ona kızdığım (yani, lüzumsuz yere anlamaya çalıştığım) günlere lanet ediyorum. Allah ''empati''nin belasını versin; ''sempati'' gibisi var mı? (Öyle sevimli de bakıyor ki! )

Mevzuyu, Vural Savaş vesilesiyle ''sempati'' etrafında yürüttüğüme bakıp, 28 Şubat''a da sempatiyle yaklaşacağım sanılmasın. Vural Savaş hiç değilse ''sempati''ye geliyor; 28 Şubat ne empatiye geliyor, ne sempatiye!

Gelgelelim, 28 Şubat''ın Türkiye''ye kaybettirdiklerini herkes yazıyor. Marifet, kazandırdıklarını bulup yazmakta.

Vaktiyle “5''li Çete” olarak anılan ve o netameli günlerde, sivil platform heyulasıyla yan yana gelen Odalar ve Borsalar Birliği, Esnaf Konfederasyonu, İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Türk-İş ve Disk üyelerinin bile 28 Şubat''ın kaybettirdikleri üzerine diller döktüğü bugünlerde, mezkur soruyu sormanın, (marifet değilse de) en azından ''haber değeri'' var.

“Gerekirse silah bile kullanırız” manşetleriyle, amiral gemilerinin psikolojik savaş başlattığı o günlerde, ''akrabaları'' içinde halen asker ya da asker kökenlileri arayan arkadaşları hatırlıyorum. Hatta, bir arkadaş, abisinin eşinin teyzesinin yarbay kocasından ''neler olup bittiğini'' aktarmaya çalışmıştı da, gülmemek için kendimizi zor tutmuştuk.

Nasıl ki, Aziz Nesin''in tesbitiyle, 12 Eylül''ün yegane icraatı, bütün ticari taksileri sarıya boyamak olmuştur; 28 Şubat ta, sivillerin, asker akrabalarını ''keşfetmesine'' odaklık teşkil etmiştir. Türkiye''ye kazandırdığı ''bir şey'' budur.

Geriye kalan ''buçuk şey'' ise; TGRT''nin yerine yayın yapan FOX TV''in açılış kokteylinde sahne alan Kenan Doğulu''nun 10.Yıl Marşı yorumudur. Kokteylde, bu marşı söylemiş midir; “Türk''e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!..” diyerek haykırmış mıdır, orasını bilemeyeceğim.

17 yıl önce
28 Şubat"ın Türkiye"ye kazandırdığı bir buçuk şey
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon