|
Çek elini iblis

Menderes''i darağacına gönderen irade "köpek, bebek maması" türünden saçma sapan iddialarla da itibarını yok etmeye çalışmıştı.

Üniversite öğrencilerinin kıyma makinesinden geçirildiği yalanına imza atan dönemin medyası da bu tezvirata çanak tutmuştu tabii.

Neyse, sonuç itibariyle onlar Menderes''i, Menderes''in itibarı da onları "astı".

Peki, Erbakan''a neler yaptıklarını hatırlar mısınız?

Günde 40 fabrika temeli atıyor alaycılığından, abdestsiz namaz kılıyor iftirasına kadar demediklerini bırakmamışlardı.

Hele bir tanesi vardı ki, tastamam evlere şenlik:

"Kıbrıs Barış Harekatı"nda başrol oynadığından mıdır nedir, 70''li yılların sonunda Erbakan''a "eroin davası" açmışlardı.

Yanlış duymadınız, eroin…

Hatta 12 Eylül''de Erbakan''ı 163''üncü maddeden tutuklayan cunta aynı davaya kaldığı yerden devam etmişti.

Medya ne mi yapmıştı?

Tahmin ettiğiniz gibi, Hoca''ya "eroin kaçakçısı" demek kesmemiş, "eroinman" diyebilmenin yollarına koyulmuşlardı.

Mesele şuydu:

Yabancı bir ülkede galiba eroin işinden tutuklanan bir Türk vatandaşının kulağına, Erbakan''a iftira atmakla yırtacağı üfürülmüştü. O da anında üfürmeye başlamış, necip Türk basını da bu üfürük deryasına paçaları sıvamadan cumburlop dalıvermişti.

Adamcağız daha sonra "vicdan yapmış" pişman olmuş, Erbakan''a iftira attığını dönemin Meclis Başkanı''na bir mektupla bildirmiş; lakin malum medya kulağının üzerine yatmış, hiç oralı olmamıştı.

Erbakan Hoca''ya açılan eroin davasının merkez üssü mesabesindeki bu yabancı ülke neresiydi biliyor musunuz?

Almanya…

Şimdi gel de Deniz Feneri mevzuunda Almanya''ya dikkat çeken Fehmi Koru''ya hak verme.

Hani, Deniz Feneri vakasının Almanya''nın tek vukuatı olmadığını, mesela, 1997 yılında Tansu Çiller''in adının uyuşturucu kaçakçısına çıkarılmaya çalışıldığını bi güzel anlatmıştı.

İç siyasetimizi etkilemek niyetiyle Almanya''nın aynı tuzağı kurduğu konusunda o kadar emin değilim ama bu meselede de malum medyanın aynı tepkiyi gösterdiğinden eminim…

Demem o ki, hiç sorgulamadan, tek yanlı, işine geldiği gibi, hatta gerekirse fabrikasyon yöntemiyle işine geleni üreterek pozisyon alan medyanın tutumunda hiçbir değişiklik yok.

Dün, 27 Mayıs darbesine ortam, Menderes cinayetine meşruiyet sağlamak maksadıyla habbeyi kubbe yapıyorlardı, bugün Meclis iradesine "411 el kaosa kalktı" manşetiyle karşılık veriyorlar.

Dün iftiralarını yalanlayanlara yer vermiyorlardı, bugün de Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman''ın hiçbir açıklamasına dönüp bakmıyorlar.

Günlerdir hakkında yayın yaptığın adamın cevabına niçin yer vermiyorsun?

Cevabında seni korkutan ne var?

Senin bu tezvirat özgürlüğü şerrinden medya grubu yönetim kurulu başkanı yakasını kurtaramıyor, sokaktaki vatandaş ne yapsın?!

Hayır, hayır, bu böyle gitmez.

Bu medya zihniyeti yok olup gidecek; başka çaresi yok!

Türkiye darbeye ortam hazırlamaya yönelik mitingleri "Deniz mavi yer kırmızı" manşetleriyle yere göğe sığdıramayan, şehirlerarası otobüs molalarından "korku cumhuriyeti" üretmeye çalışan, velhasıl-ı kelam, darbesevici "merkez medya" ile yoluna devam edemez.

Bir ülkede kurum, kuruluş ne varsa günümüz koşullarına göre değişecek ama medya eski yapıdan yadigâr şekilde aynen yoluna devam edecek, mümkün mü?

Darbe tertiplemekle suçlananlar içerde, darbeye aşeren medya sürgit "merkezde" yer alsın, olur mu?

Farzımuhal, rasathane dünyanın geoid şeklinde olduğuna inanırken Kızılay düz olduğunda ısrar edebilir mi?

Farklılık zenginliktir ama biraz da senkronize olmak koşuluyla.

Kaporta modern motor anakronik olmaz.

Hülasa, demokratik bir ülkenin "merkez medyası"nın 367 garabetini destekleyecek kadar izan ve insaftan yoksun olma lüksü yoktur.

Zihniyet değişecek.

Gelgelelim, TBMM''nde alınan bir karara "411 el kaosa kalktı" diyerek bizzat "kaosa" davetiye çıkaran zihniyetin demokratik dönüşüme ayak uydurabileceğini düşünmek fazla iyimserlik olur.

Her şeyden evvel, medya gücünü kullanarak imtiyaz koparma alışkanlıkları engeldir buna.

Sayın Başbakan üç-beş yüzsüzlüklerini yüzlerine vurdu diye yine eski yapıdan kalma alışkanlıklarıyla "Biz hancıyız, siz yolcu" demeye getiriyorlar.

Kinleri, nefretleri işe yaramayacak.

Menfaatlerine engel olduğu için vaktiyle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı''na bu topraklara yabancı, kabalist bir kinin ifadesi olan "Çek elini iblis" manşetleri atan dünün Sabah''çılarının işine yaramadığı gibi…

Sahi, elini çeken kim oldu?

16 years ago
Çek elini iblis
Korman Ağabey diyor ki
“Beni, bu güzel havalar mahvetti” diyordu, Orhan Veli…
Nefsime öğütler
Yaşama Sanatı ve Sinema
Seçimi bırak sahaya odaklan