|
Susmakla kurtulamazsınız
Bundan 8 yıl mukaddem
Hrant Dink
'in katledilmesinin hemen ardından kaleme aldığım yazıyı
Sartre
'ın şu sözüyle nihayete erdirmiştim: “
Aynı adamlar, aynı çakallar hem öldürüyorlar, hem de anıtı başında nutuk çekiyorlar
. Bir ölüyü şana şerefe boğuyorlar ki
bir başkasının yaşamını zehir edebilsinler
…”

Bu işin içinde herkesin bilip gördüğünün dışında güya ağıt yakanların da olduğunu, az çok tahmin ediyordum.

Paralel yapı
Hrant Dink cinayetini
(özellikle Batı'ya karşı) meşruiyet aracı olarak gerçekten de muntazam kullandı.

Yeni Gladio
”nun (Ergenekon soruşturmasıyla) “
eski Gladio
”yu tasfiye ederek “
devletin kılcal damarlarına yerleşmesi
” için bu cinayete ihtiyacı vardı.

Paralel yapıya eklemlenmiş “
liberal aydınlar
” da manipülasyon görevini bihakkın yerine getirdiler.

Şimdiye değin bu cinayet hakkında yazmayan kalmadı.

Cemaatçi polislerin
” de içinde yer aldığı bir “
konsorsiyum projesi
” olduğunu savladığı için
Nedim Şener
mahpus damını boylarken, söz konusu cinayette “
cemaatçi polisleri
” asla görmek istemeyen
Ahmet Altan, Hrant Dink
ödülünü aldı.

Ne kadar tuhaf!

Ota b.ka soru soran
Ahmet Altan
, Gölcük'te bir döşemenin altında gizlenen bilmem kaç nolu CD'yi eliyle koymuş gibi bulabilecek kadar “
maharetli
” olan cemaatçi polis ve istihbaratçıların (Marquez'in “Kırmızı Pazartesi” misali) herkesin beklediği bir cinayete nasıl engel olamadıklarını ve aradan geçen onca yıla rağmen mezkur cinayeti neden çözemediklerini bir kez olsun sormadı.

Sadece
Ahmet Altan
değil,
Erdoğan
düşmanlığıyla malul hale gelen “
aydınların
” hiçbiri sormadı.

Sormadılar, bari şu şok edici haberlere bir şeycikler söyleyebilseydiler.

Geçen sene, Hrant Dink cinayetinde “
paralel yapının
” izi bulunduğuna dair çok ciddi iddialar medyada yer aldı.

Dönüp bakmadılar, adeta kulaklarının üzerine yattılar.

Oysa iddialar öyle yenilir yutulur cinsten değildi. Üstelik resmi makamlardan neşet ediyordu:

İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı
, Dink soruşturması dosyasında yaptığı incelemede, birçok delilin ve iddianın araştırılmadığını, dahası sümen altı edildiğini, eski polis şefleri
Ramazan Akyürek
ile
Ali Fuat Yılmazer
hakkındaki iddiaların da görmezden gelindiğini belirledi. (2007'de paralel yapıyla anılan savcılar tarafından sürdürülen soruşturma, 17- 25 Aralık darbe teşebbüsü savcılarından Muammer Akkaş'a 2010 yılında devredilmişti.)

Dönemin
Emniyet İstihbarat Dairesi
'nin başındaki Ramazan Akyürek'in cinayeti aydınlatacak Log kayıtlarını sildirdiği iddia ediliyordu.

Bu nerden baksanız korkunç bir skandaldı.

Bundan daha korkuncu da, “
paralel yapının
” sümen altı ettiği “
bulgular
” ortalığa saçılınca nevi şahsına münhasır liberaller ve “
Hrant'ın parazitleri
” dut yemiş bülbüle döndü.

Nedim Şener
bir defasında “
Hrant Dink cinayeti aydınlatıldığında bazıları çok mahcup olacak
” demişti.

Bazıları mahcup oldukları için susmuş olabilirler. Bazıları manipülasyonların artık dikiş tutamayacak hale geldiğinin farkında oldukları için suspus oldular.

Susmakla kurtulacaklarını sanıyorlar.

Bir yıl önceki söz konusu haber şöyle dursun, daha üç-beş gün evvel
Helin Şahin imzalı Star gazetesindeki bir haberde, “İki jandarma istihbaratçısının, Dink öldürülürken olayı an an izlediği öte yandan cinayeti gösteren ve 'yok' denilen kamera kayıtlarının dönemin İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tarafından arşivlenerek gizlendiği tespit edildi…”
ifadesi yer almıştı.

Bu habere Hrant Dink cinayetinin çözülmesini cidden isteyen bir insan bigane kalabilir mi?

Pat
” diye inanılsın demiyorum ama böylesi bir habere nasıl kayıtsız kalınır, nasıl sorgulanmaz?

Kaç gün geçti, sabırla bekledim; Hrant deyince mangalda kül bırakmayanların alayı hiç oralı değil.

Hayırdır?

Hadi
Murat Belge
, başta
Sayın Erdoğan
olmak üzere hepimizi darbeyle korkutmakla meşgul. 7 Haziran seçimlerinden AK Parti tek başına iktidarla çıksaymış
27 Mayıs
benzeri bir darbenin gelmesi işten bile değilmiş. Ne diyelim, verilmiş sadakamız varmış da AK Parti tek başına iktidar olmamış!

Hadi Ahmet Altan “
The Cemaat
” televizyonlarını dolaşıp
Erdoğan nefretini
kusmakla meşgul. Hazrete göre, 7 Haziran seçimleriyle, “
din kisveli
” bir diktatörlüğün önüne geçilmiş. Ha gayret muhterem, “din
kisveli
” yerine “irtica” de sen de kurtul,
Mine G. Kırıkkanat
da serinlesin.

Ahmet Altan'a üzülüyorum. Erdoğan nefreti yüzünden hepten aklını yele verdi. Samanyolu televizyonunda geçenlerde şöyle dedi: “Erdoğan kendini herkesi tutuklayabilecek noktaya getirdi. Sadece bizleri muhalifleri, gazetecileri değil kimi istemiyorsa onu tutuklatabilirdi. Erdoğan 7 Haziran'dan önce Davutoğlu dahil herkesi tutuklatabilirdi…”

Gördüğünüz gibi 7 Haziran seçimlerinden AK Parti tek başına iktidar çıksaydı
Murat Belge
'ye göre Erdoğan dahil hepimiz tutuklanabilirdik;
Ahmet Altan
'a göre de Erdoğan (Davutoğlu dahil) herkesi tutuklayabilirdi. Ne diyelim, sağlık olsun.

Hrant Dink
'in doğum gününde arzı endam eden T. C Sırrı derseniz herkesten çok meşgul. Şayet Bahçeli'yi koalisyona ikna edebilirlerse “
çözüm sürecine
” MHP'yle kaldıkları yerden devam edeceklermiş.

Hrant Dink ödüllü Alper Görmüş piyasada yok. Belki de var da benim haberim yok. Olsa (ayrıca) 11 nolu CD'de yeni bir gelişme var mı diye sormak isterdim.

Fehmi Koru
derseniz, o adı lazım değil danışmanın kitabını
Sayın Gül
okudu mu okumadı mı, okumayıp mı onayladı yoksa okuyup da mı onaylamadı gibi sorularına cevap aramakla meşgul.

Hadi bunları anladık ya diğerleri?

Cinayetin kamera kayıtları gizlenmiş deniliyor muhteremler, niye susuyorsunuz?
#Hrant Dink cinayeti
#paralel yapı
#erdoğan
9 yıl önce
Susmakla kurtulamazsınız
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî