|
Kudüs’ün Ressamı: Sliman Mansour

İsrail hiç hız kesmeden, insafa gelmeden katliama devam ediyor. Yaşananlara savaş demenin yaşanları farklı bir şekilde yansıtmak olduğunu düşünüyorum. Savaşın bile bir ahlakı, kuralları vardır. İsrail için tek bir hedef var: Gazze’yi ne pahasına olursa olsun ele geçirmek ve orada yaşayanların hepsini öldürmek. Orada yaşayanlardan kastım kendileriyle aynı inançtan olmayan herkesi. Müslüman veya Hristiyan olmaları hiç önemli değil. Sonrasında ise Filsitin’i tamamen haritalardan silme arzularını tahmin etmek hiç de zor değil. Yeryüzünde şimdiye kadar yaşanan en büyük dramlardan birini televizyon ekranlarından elimiz kolumuz bağlı izlemek zorunda kalıyoruz.

Bu hafta Filistinli bir sanatçıdan, Sliman Mansour’dan bahsetmek istiyorum. Çünkü Filistin’le olan duygusal bağımız çoğu zaman reelpolitiğe ve/veya yaşanan dramlara sıkışıyor. Filistinli yazarları, sanatçıları, sinemacıları ne kadar tanırsak, eserlerine ne kadar aşina olursak ordaki kardeşlerimizle bağımızın o kadar kuvvetleneceğini düşünüyorum.

1947’de Filistin, Birzeit’te doğan Sliman Mansour, Filistin modern sanatınının biçimlenmesinde ve işgal altındaki Batı Şeria’da sanat için uygun bir zemin oluşturmakta çok önemli rol oynayan bir ressam, heykeltraş ve karikatüristtir. Dört yaşındayken babasını kaybeden Sliman Evanjelik Lutheran Okulu’nda yatılı olarak eğitimini sürdürdü. Burada kendisini Avrupa sanat tarihiyle tanıştıran Alman öğretmeni sayesinde sanata küçük yaşlardan itibaren ilgi duydu. 20 yaşında Kudüs’teki Bezalel Sanat Akademisi’ne girdi ve burada Avrupa sanat teorisi ile tanıştı. Bezalel’deki birkaç Filistinli’den biri olan Mansour, 1970 yılında mezun oldu ve hemen ardından Filistinli Sanatçılar Birliği’nin (1973) kurucularından oldu. 1979’dan 1982’ye daha sonra da 1986’dan 1990’a kadar birliğin başkanıydı. İlk İntifada döneminde (1987–91) Nabil Anani, Tayseer Barakat ve Vera Tamari ile New Vision (Yeni Vizyon) isimli sanat hareketini kurarak intifadaya destek oldu. 1994’te Kudüs’te Al Wasiti Sanat Merkezi’ni kurdu ve 1995’ten 1996’ya kadar direktör olarak görev yaptı. Her ikisi de Ramallah’ta bulunan Filistin Çağdaş Sanat Derneği’nin (2004) ve Uluslararası Sanat Akademisi’nin (2006) kuruluşunda yer aldı.

Mansour, Filistin tarihinde son derece önemli ona Nakba’dan 1 yıl önce dünyaya geldi. Gençlik yılları Altı Gün Savaşları’na denk geldi. 1967 ile 1970 yılları arasında, zaten resmi olarak İsrail devletinin bir parçası olan Batı Kudüs’te okurken, savaş sırasında ise işgal edilmiş olan Doğu Kudüs’te yaşadı. Yaşadıkları, çalışmalarına yabancılaşma, sıkıntı ve baskı gibi unsurlarla yansıdı.

Sanatçının şüphesiz en ünlü eseri The Camel of Hardships [Ağır Yük Devesi](1973) İsrail tarafından işgal edilen Filistin’den ayrılışı tasvir eder. Yorgunluğu yüzünden okunan yaşlı bir adam tamamen boş bir alanda, sürgüne gittiği yere Kudüs’ü de yanında götürmektedir. Bu ikonik çalışma bugün sürgünde, diasporada yaşayan birçok Filistinlinin evinde yer almaktadır.

Bu eserin orijinali bir bombalama sonucu yok edilmiş olsa da yıllar sonra sanatçı aynı resmi tekrar yapmıştır. Ayrıca 1990’lara kadar işgal atındaki Filistin’de galeri veya sanat merkezi olmadığı için bu ve benzeri eserler poster veya kartpostal olarak çoğaltılıyordu. Sliman Mansour’un bu eseri de en fazla kopyası yapılan eserlerin başında geliyordu.

Sliman Mansour, 1990’larda Nabil Anani, Vera Tamari ve Tayseer Barakat ile birlikte Yeni Vizyon Hareketi’ni kurdu. Bu dönemde Sliman Mansour, Yıkılan ve azalan Filistin köylerinin isimlerini eserlerine başlık olarak kullanarak bu köylerin unutulmaması için büyük özen gösterdi.

Sliman Mansour sanatını Sümer mitolojisinden, geleneksel İslam sanatlarından besleyerek Filistin’e has motifleri eserlerine başarıyla yerleştirdi.

Filistin direnişine hâlâ destek veren ve bu konuda asla umutsuzluğa düşmeyen sanatçı Kudüs yaşamaya ve eserler vermeye devam ediyor.


#Kudüs
#Sanat
#Samed Karagöz
6 ay önce
Kudüs’ün Ressamı: Sliman Mansour
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık