|
Sanat Sirki

21. yüzyılda artık herkes sanatçı herşey sanat eseri. Sanat eserleri arasında geçişkenlik de bu dönemde hiç olmadığı kadar arttı. Kolaj ve hazır malzemeler sanat eserlerine dahil olduğu dönemde, bundan yaklaşık 100 yıl önce, bu sanat dünyasında epey yadırganmıştı. Bugünse artık hiçbir şeyi yadırgamıyoruz daha doğrusu yadıryamıyoruz. Bize sanat eseri (ben ısrarla eser demeye çalışıyorum ama çağdaş/güncel sanat dünyasında “iş” deniliyor. Ne kadar da tercüme) olarak sunulanı kabullenmek durumundayız. Sanatın olduğu her yerde manipülasyon olabileceğini, sanatın bizatihi kendinin manipülasyon aracı olduğunu bir sanat eserine yaklaşırken her daim aklımızda tutmamız gerekiyor. Günümüz sanat dünyası bir nevi cambaza bak oyunu gibi.

Bu oyun hiç şüphesiz sirkte oynanıyor ve bu sirklerin en önemlisi İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen Art Basel sanat fuarı. Yanlış anlaşılmasın sirkleri severim. Yeter ki sirkin sirk olduğunun farkında olayım.

Dünyanın her yerinden süper zenginler, milyonerler, milyarderler, oyuncular, influencerlar, finans uzmanları vs vs vs Art Basel’e akın ediyorlar. İnanmayan bu hafta sonu Basel’e giden özel jet sayılarına bakabilir.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen Şampiyonlar Ligi finalinin şehre ve ülkemize olan hem tanıtım hem de ekonomik katkısını okumuşsunuzdur. İşte bu Art Basel bunun kat be kat fazlası. Getirdiği prestij ise çok çok daha fazlası. Yüz milyonlarca dolarlık sanat eseri el değiştirecek, yeni sahipleriyle buluşacak. İlk kez görücüye çıkacak sanatçı tabi ki olmayacak. Onlar henüz besin zincirinin en alt basamaklarında. Art Basel’de yer alabilmek için daha önlerinde çook uzun yıllar var.

Maurizio Cattelan’ın Komedyen isimli eserinden bahsetsem sanat profesyonelleri dışında pek kimse neden bahsettiğimi anlamayabilir ama gri bantlı muz dersem herkesin zihninde 2015 yılında 120.000 dolara satılan ve daha sonra çeşitli defalar yenilen muz akla gelir. Bir çok kişi bunun sanat olmadığını düşünür, ki yanılırlar. Bunun arkasında bir sanatçı ve sanatın bir hikayesi vardır.

Çağdaş sanatı anlamanın yolu açık fikirli ve önyargısız olmaktan geçer.

Algının Poetikası

Geçtiğimiz günlerde İstiklal Caddesi’nde yer alan Akbank Sanat’ta yer alan Prizma Expanded: Algının Poetikası isimli sergiyi gezme fırsatım oldu. Lara Kamhi küratörlüğünde düzenlenen sergide Reha Erdem-Florent Herry, Zeynep Dadak-Çiçek Kahraman, Deniz Tortum-Alican Çamcı sanatçı ikilileri yer alıyor.

Sinemanın merkezde olduğu çok az sayıda eserin yer aldığı bir sergi.

Yönetmen Reha Erdem, görüntü yönetmeni Florent Herry’yle Erdem’in Koca Dünya isimli filminden Mimi karakterine sanatsal yeni bir sahne çekmiş. Döngüsel sunumu ve yerleştirmesiyle yaklaşık 7 dakikalık bu eser filme aşina olmasanız bile etkileyici.

Dadak ve Kahraman ise Dadak’ın Ah Gözel İstanbul’u, Alfred Hichcock’un Vertigo’su, Derek Jarman’ın Mavi’si ve Agnes Varda’nın Agnes’in Plajları’nda hareketle video eserler üretmiş. Özellikle Ah Gözel İstanbul’dan hareketle oluşturulan Vortex 1 hem sunum biçimi, kullanılan aynalar, cam kübünün içindeki girdap gibi, hem de görüntüde kullanılan su efektiyle son derece başarılıydı. Ben ziyaret ettiğimde özellikle gençler bu eserin fotoğrafını çekmek için sıradaydı.

Deniz Tortum’un pandemi dönemi çektiği bir belgesel ise yeniden gündemde. Deniz Tortum ve Alican Çamcı Tortum’un uzun metraj belgeseli Maddenin Halleri’nden hareketle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni merkeze alıyorlar.

Sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığını çok önemli bir sanat formu olduğunu göstermesi açısından 29 Temmuz’a kadar devam edecek bu sergiyi sanatseverlere tavsiye ederim.

#Aktüel
#Sanat
#Eser
#Sanatçı
#Samed Karagöz
1 yıl önce
Sanat Sirki
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar