|
Zico başkomutan mı?

Zico''nun “Futbol incelik isteyen iştir. İnşaat işine benzemez” sözlerinin hemen sonrasında, “Zico, bindiği dalı kesiyor. Suyu ısındı. Aziz Yıldırım bunun altında kalmaz” yorumları günlerce yapıldı. Daha düne kadar, Aziz Yıldırım''ı yere göğe sığdıramayan, “Başkan elbette soyunma odasına inecek, önerileri olacak” şeklinde konuşan Zico''nun bu ters volesi şaşırtıcı oldu.

Zico başkomutan mı, yoksa dümen suyunda giden biri mi, doğrusu ben anlayamadım. 4-5 hafta önce de Tümer kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söylemişti: “AZ Alkmaar, maçında Zico''yu, Tuncay ile birlikte devre arasında uyardık. 60. dakikadan sonra değişiklik yapmasını istedik. Ne yazık ki hocamız dinlemedi. Kadıköy''deki birkaç maçta da taktiksel açıdan oyunun içinde inisiyatifi ele aldım. Zico iyi bir insan, sadece biraz otorite eksikliği var.”

Aziz Yıldırım soyunma odasına iniyor direktifler veriyor. Tuncay, Tümer, uyarıyor öneriyor... Ve Zico, son olarak, “Futbol inşaat işine benzemez” çıkışını yapıyor. Söyleyin, Zico başkomutan mı, yoksa değil mi? Gerçek Zico hangisi?

3 silahşörler!

Futbolumuzun her dönemine belirli silahşörler damgalarını vurmuşlardır. Adnan Polat ve Mahmut Uslu şu anda bunların en ünlüleri! Kılıçlarını çekmişler ortalığı kasıp kavuruyorlar. Öyle bir düello ki sormayın gitsin.

Polat''ın, “Fenerbahçe bizi kıskanıyor. Seyrantepe''yi engellemeye çalışıyor” suçlamasıyla başlayan muhabbet(!) “Konuşursam Polat sokağa çıkamaz. Kendi başkanına, kendi taraftarına saygısı olmayanın bize saygısı olur mu?. Tokat atana yumruk atarız (!) Yalan ve asılsız ithamlar” gibi şirin (!) sözlerle sürüp gitti.

Eh Beşiktaş geri kalır mı, Celal Kolot da, “Kalli annem yaşında” sataşmasıyla hemen Polat ve Uslu arasına giriverdi. Son günlerde de moda söz bu oldu.

Galatasaray''dan yanıtlar, Kolot''tan savunma. Bu arada 17-07 tarihli Fotomaç''ta da Hıncal Uluç''dan ilginç saptamalar... Bakın neler demiş Uluç: “Adamın biri kalkıp, ''Kalli anam yaşında'' diyor. Ona, ''Ananı da al gel maçlara'' diyeceklerine, bu lafı manşete çekiyorlar”

Hıncal Uluç haklı. Öyle konuşursan, böyle bir yanıtla da karşı karşıya kalırsın. Daha lig başlamadan serbest atışlar en üst düzeyde. Bunun tribünlere yansıması beni ciddi biçimde korkutuyor.

Yattara''yı sever misin döver misin?

Bu Yattara öyle biri ki, ne onunla ne de onsuz yapabilirsin. Adam tatlı bela. Sezona geç katılır, antrenmana geç gelir. Disiplinsiz hareketleri ile teknik direktörünü ve yönetimini güç durumda bırakır. Hoca ile tartışır, taraftar ile tartışır.

Sahada da ferman dinlemez. Rakibini kovalamayı, geri gelmeyi hiç sevmez. Topsuz kaldı mı çıldırır, topu ayağına geçirdi mi de kolay kolay kimseye vermez. Zaten verdiğinde bir arkadaşı boş kale ile karşı karşıyla kalır.

Top ile olan birlikteliği mükemmelliğin de ötesindedir. Bilek hareketlerine, vücut çalımlarına, yılan gibi kıvrılışlarına doyum olmaz. Adam yaramaz, ancak top cambazı... Ve de çok sempatik. Haydi bakalım döver misin sever misin?. Böyle birine, “Yeter artık” diyebilir misin?.

Kalli''ye kulak verin

İnsanoğlunun en büyük düşmanı dili. Özhan Canaydın, Şampiyonlar Ligi Kupası''nı, Adnan Polat UEFA Kupası''nı istiyor. İstemenin, hayal kurmanın sınırı yok. At atabildiğin kadar. Ancak bu atışlar daha sonra, keskin bir mızrak olarak dönüp sana geliyor. Hedefi zirvede tutup, daha ilk basamaklarda tepetaklak yuvarlandın mı, millet sana dönüp hesap soruyor.

Kalli, bu demeçler sonrasında, hemen şu açıklamayı yapmış: “Bu tür sözler, bende ve futbolcular üzerinde baskı yapıyor. Böyle konuşulması doğru değil”

Kalli taraftarına da sesleniyor: “Sonuca fayda sağlamayan hareketleri alkışlamayın. Almanya''da yanlış pas veren yuhalanır. Türkiye''de hatalı pas topukla yapılırsa alkışlanıyor. Böyle olunca da oyuncu hatasını anlamıyor.”

Kalli kurt hoca. Ne zaman ne şekilde konuşulacağını çok iyi biliyor. Ancak mesajlarının yerini bulacağını sanmıyorum. Ülkemizde yönetici susmaz. Taraftar da sonuca götürmese bile süslü hareketleri alkışlamaktan vazgeçmez. Hatta ve hatta tekme ve yumruk atarak kırmızı kart gören kendi futbolcusunu bile alkışlar. Böyle bir ortamda futbolcu doğruyla yanlışı elbette ayırt edemez.

Delgado''ya yakışmadı

Delgado''nun, “Ben 10 numarayım. Forvetin arkasında serbest adam olarak görev yaparım. Tigana döneminde çok değişik pozisyonlarda oynadığım için başaralı olamadım. Bu sezon gerçek yerimde oynamak istiyorum” demeci son derece tuhaf.

Delgado''nun sözlerinin tamamına katılıyorum. Ancak bir futbolcu kamuoyu önünde bu şekilde konuşamaz. Delgado resmen basın yoluyla mesaj yollamış. Buna “Ters köşeye yatırma” denir. Topu yeni hocasına atmış. Olmamış, yakışmamış. Ayrıca eski teknik direktörünü suçlaması da çirkin kaçmış. Zaten Ertuğrul Sağlam, “Hiçbir futbolcu oynayacağı yer ile ilgili benden talepte bulunamaz” demiş.

Trilyonların döndüğü bu büyük endüstride, futbolcu böyle amatörce konuşursa puan kaybeder. Mathas Delgado gibi bir profesyonelin bunu bilmemesi ilginç. Yoksa Türkiye''yi Patagonya mı sanıyor?.

Sazan balıklar!

Appiah ve Bobo fazlasıyla sıkmaya başladı. Gün geçmiyor ki gazetelerde bu iki futbolcuyla ilgili transfer haberleri çıkmasın. Bobo''yu, Auxerre, Bordeaux ve Lens istiyormuş. 4-6 milyon euro veriyorlarmış. Appiah''a da aynı şekilde İtalya, Almanya ve İngiltere''den teklifler varmış.

Bobo ve Appiah nazlı gelinler gibi. Hem giderim hem ağlarım cinsinden. Menajerleri tam bir şeytan. 5 kuruş daha fazla koparabilmenin hesabı içindeler. Öyle bir pazar ki, götüren götürene. Adama feleğini şaşırtırlar. Futbolcular ve menajerler profesyonel, yöneticilerimiz amatör. Bizimkiler yemsiz kancaya bile hücüm ediyorlar. Sazanlar halt etmiş. Sonunda da oltaya takılıyorlar. Bu arada da milyon eurolar akıp gidiyor.

17 yıl önce
Zico başkomutan mı?
CHP’li olsam hayır demezdim
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…