|
Fenerbahçe şampi...!

Pek çok gazetede manşet şöyle, "Fenerbahçe şampi…". Gazeteler hiç değilse 3 harfi eksik yazmış. Yolda, sokakta herkes, gazetelerden de daha kesin görüşe sahipler. "şampi''si falan yok, Fenerbahçe kesin şampiyon" diyorlar.

Vay be, iş bitmiş de bizim haberimiz yok! Yoksa son hafta maçları formalite gereği mi oynanacak? Bunu sorduğum Fenerbahçeli arkadaşlar hafif gülümseyerek şu yanıtı veriyorlar: "En büyük güvencemiz Beşiktaş". Cin gibi bu Fenerliler. Şimdi her biri Kartal gibi görünüyor. Çaktırmadan ''sahte okey''i oynuyorlar.

Aslında gözlerine kestirdikleri Trabzonspor. "Nasıl olsa kupada şampiyon olarak amaçlarına ulaştılar. Ligde hedefleri kalmadı. Konsantrasyonları en alt düzeyde. Ve de maç Kadıköy''de" diye düşünüyorlar. Yani, Trabzonspor''u çantada keklik olarak değerlendiriyorlar.

Eğer Fenerbahçeli futbolcular da bu şekilde düşünüyorlarsa işte o zaman işleri çok zor. Trabzonspor''un İstanbul''a turistik seyahate geldiğini sakın ola ki hiç kimse aklının ucundan geçirmesin. Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında kara kedilerin dolaştığını hepimiz biliyoruz.

Trabzonlu''ya, Fenerbahçe hiçbir zaman sevimli gelmemiştir. 14 yıl önce Avni Aker''de Fenerbahçe''ye yenilerek yitirdikleri şampiyonluğu da unutamazlar. "Trabzonspor, Anadolu''dan başka şampiyonun çıkmasını istemez" lafına sakın itibar etmeyin. Şimdi onların tek hedefi, Fenerbahçe''yi kupadan sonra lig şampiyonluğundan da etmek. Gidin, konuşun bir Trabzonlu ile size aynen bunu söyler.

Kupada Fenerbahçe''ye futbolu ile de kafa tutan, ezici üstünlük sağlayan Trabzonspor''u kimse kolay lokma olarak değerlendirmesin. Fenerbahçe''yi çelmelemek için var güçleriyle savaşacaklardır.

Diğer tarafta Bursaspor''un da işi hiç kolay değil. Ne kadar sakatı olursa olsun Beşiktaş her zaman Beşiktaş''tır. Mustafa Denizli''nin "Sezonu Beşiktaş''ın büyüklüğüne yakışır bir biçimde kapatacağız" sözüne dikkatinizi çekerim. Beşiktaş, tarihi boyunca her maça sadece ve sadece kazanmak için çıkmıştır. Diğer takımların durumuyla hiç ama hiç ilgilenmemiştir. Bu kez de öyle olacaktır. Hiç kimse çirkin senaryolar üretmeye kalkışmasın. Bırakın da hiç olmazsa son haftanın keyfini doyasıya yaşayalım..

Ucuz politikalar

Adnan Polat NTV Spor''daki söyleşisinde, lig maçlarında garipliklerin olduğuna işaret etti ve "Futbolcuların, kalecilerin performansından rahatsızlıklarımız var. Temiz bir lig olduğunu düşünmüyorum ve bu durumu içime sindiremiyorum. Son 10 haftadaki hakem atamalarından ve yönetimlerinden de memnun değilim" dedi.

23. haftada Galatasaray, 50 puan ile zirvede. Bursaspor 49 puanla ikinci. Fenerbahçe ve Beşiktaş ise 45''er puanla 3. ve 4. Şu andaki (33. hafta) puan durumu ise şöyle: Fenerbahçe 73- Bursaspor 72- Galatasaray 64- Beşiktaş 64.

Gelin şöyle ufak bir hesap yapalım. Fenebahçe, 23-33 arasındaki 10 haftada tam 28 puan kazanmış. Buna karşılık "Lig temiz değil" diyen Adnan Polat''ın takımı, son 10 maçta 30 puanın sadece 14''ünü alabilmiş.

Şimdi soruyorum, Galatasaray''ın 10 maçta yitirdiği 16 puanda tek suçlu hakemler mi? Ve de Fenerbahçe yine bu 10 maçta kazandığı 28 puanı hakemlerin, rakip kalecilerin ve futbolcuların kıyağıyla(!) mı elde etti?

Bu sezon Galatasaray da Beşiktaş da büyük hakem yanlışlıklarıyla karşı karşıya kaldılar. Ancak, bu iki takımımızın beklenen çizgilerinin çok uzağında olduklarını da göz ardı etmeyelim. Futbollarıyla büyük hayal kırıklıkları yaşattılar.

Rijkaard, "Bu takım yetersiz" diyor. Polat, okları başka yöne çeviriyor. Başarısızlıkları mazeretlerle, laf cambazlıklarıyla örtmeye çalışıyor. Ancak boşuna çabalıyor. Artık kimse yutmuyor. Herkes gerçeği biliyor, görüyor…

Ve artık lütfen, elde kanıt olmadan futbolcuları, kalecileri suçlamaktan da vazgeçelim. Böyle ucuz politikalarla kimse hiçbir yere varamaz.

Seç seç al!

Beşiktaş basın sözcüsü Mete Düren ile konuştum. Yabancı kontenjanlarını nasıl boşaltacaklarını ve kimlerin gideceğini sordum. Düren, lafı eveleyip gevelemeden şöyle konuştu: "Sadece yabancılarımızı değil, her futbolcumuzu satabiliriz. Talipliler varsa gelsinler görüşelim. Uygun görürsek gerekeni yaparız".

Düren''in sözleri hoşuma gitti. Futbol, trilyonluk bir endüstri. Bu endüstride futbolcular, kulüplerin en önemli varlıkları. Olaya bu yönden bakılmaz ve değerlendirme yapılmazsa işte asıl o zaman başarı hayal olur. Borçlar da her geçen gün katlanarak büyür.

Şu anda Beşiktaş''ta 11 yabancı oyuncu (Delgado, Sivok, Ferrari, Ernst, Bobo, Holosko, Fink, Tello, Tabata, Zapatocny, Gordon) var. Sınırlamanın 8 olduğu ülkemizde sadece bu tablo bile Beşiktaş''ın yabancı oyuncu transferinde sınıfta kaldığının çok net göstergesidir.

Elinizdeki 11 yabancıdan ikisini (Gordon+Zapo) ceplerine para koyarak kiralıyorsunuz. Delgado''nun mukavelesini, alacaklarını eksiksiz ödeyerek donduruyorsunuz. 8 milyon euro bonservis parasıyla transfer ettiğiniz Tabata''yı kulübede unutuyorsunuz. Ernst varken benzer özellikteki Fink''i transfer ediyorsunuz. Holosko ile bu sezonun devre arasında mukavele yeniliyorsunuz.

Kısacası yanlış üstüne yanlış. Alırken de çuvalla paralar veriliyor, satarken de. Son günlerde Beşiktaş, biraz akıllanmış gibi görünüyor. İlk doğru hamleyi Mustafa Denizli ile devam etme kararını alarak yaptılar. Umarım bundan sonra kendi başlarına buyruk hareket etmezler. Zaten buna Mustafa Denizli de izin vermez. İkinci doğru hamleleri, "Gitmek isteyen varsa kapımız açık" ültimatomunu vermeleri.

Sivok, Ferrari, Ernst ve Bobo beğendiğim oyuncular. Ancak, bulunmaz Hint kumaşı değiller. Delgado yetenekli fakat Beşiktaş''ta kaç maç oynadı ve takıma ne verdi? Holosko istikrarsız. Bir bakıyorsunuz harika, bir bakıyorsunuz acemi futbolcu gibi. Bunlar favori oyuncularım ancak, yetki bende olsa cazip bir teklif geldiğinde hemen değerlendirmeye de alırım.

Yine iş bana kalsa Zapotocny, Gordon, Fink ve Tello''yu anında kapının önüne koyarım. Denizli, Tabata''yı fazla oynatmadı. Bu oyuncu et mi balık mı anlayamadık. Bu nedenle Tabata''yı kiralarım.

Mete Düren''e aynen katılıyorum. Buyurun beyler buyurun… Beşiktaş pazarında satılık oyuncular var… Seç seç al...Seç beğen al…

Onlar şimdiden şampiyon

33. hafta ve Bursaspor tam 72 puanla 2. sırada. Tepedeki Fenerbahçe ile arasındaki puan farkı sadece bir.

En fazla gol atan (63) takım onlar. En az gol yiyen (25) ikinci takım onlar. Durun daha bitmedi, en fazla galip gelen (22) ikinci takım onlar. En az yenilen (5) iki takımdan biri de onlar.

Bırakın her şeyi bir kenara, sadece şu rakamlara bakın… Müthiş değil mi, olağan üstü değil mi? Peki, bunu nasıl gerçekleştirdiler? 3 İstanbul Beyi''nin belki de 10''da biri bütçeyle...

El emeği, alın teri, bilek gücü işte bu... İnanç, kararlılık, özgüven işte bu… Zor koşulların altından kalkıp, kafa tutuş, haykırış, bütünleşme işte bu…

Soruyorlar, Bursaspor şampiyon olabilir mi? Ne komik bir soru. Onlar, zaten bu performanslarıyla herkesin gözünde şampiyon. Helal olsun, bin kere, milyon kere helal olsun. Haydi Bursa, bu çizgini önümüzdeki sezonlara da taşı.

14 yıl önce
Fenerbahçe şampi...!
Odasız evlere geçtik Mori Ramizem
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit