|
Fenerbahçe gerçeği!

Çok sabırsız ve çabuk yargıya varan bir millet olduk. Fenerbahçe iki maç üst üste yenildi, kıyamet koptu. Müthiş bir tepki, anormal karamsarlık. Mırıldanma değil resmen homurdanma. Aykut Hoca''ya “Hey neler oluyor!” çığlıkları…

AZ Alkmaar, Köln yenilgilerinden hemen sonra peş peşe iki galibiyet. Özellikle de Galatasaray karşısında tam 75 dakika 10 kişi oynayarak elde edilen sonuç. Bu kez de camia sevinçten ayakta. Her şey güllük gülistanlık. Zafer şarkıları. Yarınlara umutla bakış. Pembe, pes pembe bir ufuk. Kocaman''a övgüler. İki galibiyetle bu denli bir çark ediş.

Peki işin perde arkası ne? Bu soruyu hiç kimse şöyle bir zihin süzgecinden geçirmez mi? “Durun, acele etmeyin” denilmez mi? Yok, hayır. Dedik ya sabırsız ve çabuk yargıya varan bir milletiz. Neyse milleti bırakıp biraz da gerçeklere göz atalım. İlk iki maçtaki karamsarlık da yanlış son iki maçtaki sevinç de. Hemen nedenlerini sıralayalım:

1-) En ağır antrenmanların yapıldığı hazırlık döneminde, inişler-çıkışlar kaçınılmazdır. Anormallik, kısa sürede en üst düzeyde performans yakalamaktır.

2-) Sezon başlarında teknik direktörler tüm futbolcularına şans tanırlar. Oyuncularının değişik mevkilerdeki verimlerini kontrol ederler. Bu nedenle de bocalamalar, sürpriz sonuçlar kaçınılmazdır.

3-) Fenerbahçe''nin bir şanssızlığı da sakat oyuncularının fazlalığıydı. Mehmet Topuz, Özer, Uğur, Emre ve Gökhan Gönül''ün yokluğu, Lugano''nun izinli olması belirli bir çizgiye yaklaşılmamasında önemli faktör oldu. Güiza''yı unutmadım. Nasıl olsa ''Abbas yolcu'' olduğu için onu eksik olarak değerlendirmedim.

Şimdi diyebilirsiniz ki Fenerbahçe''nin bu sezon başlangıcında hiç mi yanlışı olmadı? İşte orada duracağız. Transferde geç kalınmış olması büyük, çok büyük yanlış. Bugün Şampiyonlar Ligi Ön Eleme maçının ilkini oynayacaklar. İlhan olsa da olur olmasa da. Dia daha dün geldi, hazır değil. Yeni transfer olarak faydalanılacak tek oyuncu Stoch.

Aykut hoca geçtiğimiz sezonun büyük bölümünü transfer araştırmasıyla geçirdi. Bu sezon hazırlık çalışmaları başladığında bu iş bitmeliydi. Şu anda harıl harıl santrfor aranması geç kalındığının en belirgin örneğidir. Santrforun yanı sıra Fenerbahçe''nin mutlak suretle çok kaliteli bir stopere gereksinimi var. Bir başka hata da satmayı düşündükleri Güiza''nın değerini düşürmüş olmaları. 5 milyon euroya bile müşteri bulunmaması beceriksizliklerinin sonucu.

Durum böyle. Young Boys kazasız belasız atlatılır ve çok iyi bir golcü ve çok iyi bir stoper alınırsa dişliler yerli yerine oturur, istikrar yakalanır. Yoksa iniş çıkışlar devam eder.

Ağzı olan konuşuyor

Dünya Kupası bitti görüşler bitmiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ağzı olan konuşuyor! Aman da aman ne iddialı söylemler! Efendim Dünya Kupası''nda çift santrforla oynayan kaç takım kalmış? Çift santrforla oynamak fazla gol atmak mıymış? Artık bu uygulama yeryüzünden kalkıyormuş.

Herkesin görüşüne elbette saygım var. Ancak bu arkadaşlar bir noktayı herhalde tam gözlemleyemiyorlar.

Tek santrforla oynayan takımların orta sahalarını ve kanat adamlarını biraz dikkatlice bakmalarını isterim. İleride tek bıraktıkları santrforlarının yanına nasıl da ok gibi gidiyorlar, o santrforlarının işini nasıl da kolaylaştırıyorlar.

Ortadan verkaçlarla dalışlar yapıyorlar. Oyun hangi kanatta oynanıyorsa diğer kanattaki oyuncularını rakip kalenin arka direğine yolluyorlar. Kanat organizasyonlarında orta alan oyuncularını hemen gol bölgelerine sokuyorlar. Bu durumda da bir santrfor değil 3-4 santrfor kullanmış oluyorlar.

Teknik direktörler sistemleri ellerindeki oyuncuların özelliklerine göre belirlerler. Oyuncuyu kafalarındaki sisteme uydurmaya çalışmazlar.

İşte gördük, İspanya''da David Villa, Almanya''da Klose, Arjantin''de Higuain, Hollanda''da Van Persie, Brezilya''da Fabiano hiç yalnız kaldılar mı? Hücum organizasyonlarında 4-5 hatta 6 oyuncu ile rakip kale önünde çoğaldılar.

Schuster, Vikingur karşısında Beşiktaş''ı tek santrfor Bobo ile oynattı. Ancak ilk maçta Bobo''nun çevresinde ofansif özellikleri ön planda tam 4 yardımcı (Nihat, Tabata, Delgado, Quaresma) vardı. Bobo hiç yalnız kalmadı ve Beşiktaş sayısız pozisyona girdi.

Beşiktaş orta sahasında geçen sezonki bazı maçlarda olduğu gibi İbrahim Toraman-Fink-Ernst-Necip dörtlüsü olsaydı tek santrforla zayıf Vikingur karşısında bile zor pozisyon bulurlardı.

Bilmem anlatabildim mi? Demek ki neymiş; sistemler takımların oyuncu yapısına göre belirlenirmiş. Tek santrfor, çift santrfor tercihleri de buna göre yapılırmış.

Arda frene basmalı

Geçen sezon kız arkadaşı ve performansı nedeniyle Arda''yı protesto eden Galatasaray taraftarını defalarca uyarmıştım. Yanlış yaptıklarını, Arda''yı moral olarak çökerttiklerini ve futboldan takımdan soğuttuklarını, toparlanmasına fırsat tanımadıklarını belirtmiştim.

Arda son derece duygusal biri. Böyle bir atmosferde başarılı olması çok güçtü. Ve düşük bir katkı ile sezonu kapadı. Bu sezon Arda''yı çok istekli, iştahlı bulunca sevinmiştim. Ancak tatsız olaylar yine canımızı sıktı.

Önce gurbetteki bazı ayarı bozuk yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum. Onlar Türkiye''den oraya giden futbolcularımızı, köle olarak görüyorlar. Fotoğraf çektirecekler, imza alacaklar, sohbet edecekler ve de kafaları bozulduğunda hakaret edecekler. Futbolcu da hiç sesini çıkarmayacak.

İşin fotoğraf, imza, sohbet kısmına elbette eyvallah. Ancak, küfür ne oluyor? Saldırı ne oluyor? Böylesine bir çirkinliğe, terbiyesizliğe, kim hoşgörüyle bakabilir. Bazı gurbetçilerimiz bu hakkı kendilerinde nasıl buluyor?

Ülkemizin en popüler kulüplerinden ikisi, Galatasaray ve Fenerbahçe Almanya''ya gitmiş. Onları kucaklamak varken bu çağdışı davranışlar yakışık alıyor mu? Bunların azınlıkta olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak çoğunluğun bu kendini bilmezlere doğru yolu göstermeleri gerekiyor.

Bu arada Arda da biraz sakinleşmeli. Otobüsten inmek, o kalabalığa kafa tutmak ne kadar da yanlış. Arda diyor ki, “Biz de etten, kemikten yapılmış insanlarız. Sinirleniyoruz.” İşte bu noktada yanılgıya düşüyor. Profesyonel futbolcu sinirlenmeyecek, kendisini kontrol edecek. Hele hele o profesyonel futbolcu takımın kaptanı ise denge unsuru olacak, tansiyonu düşürecek.

''İyi çalışırsanız ödülü alırsınız''

Bursaspor yeni sezon hazırlıklarını Özlüce Tesisleri''nde sürdürüyor. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam nezaretinde gerçekleştirilen antrenmanda yeşil beyazlı ekip aşırı sıcak altında güç depoladı. Sakatlığı devam eden İnsua yürüyüşün ardından dinlendirilirken, Hüseyin takımdan ayrı çalışma yaptı. Futbolcuların yoruldukları şikayetleri sonrasında teknik direktör Sağlam, “iyi çalışırsanız ödülü alırsınız” diyerek tempoyu düşürme sinyalı verdi.

Kartal liderini buldu

Guti büyük firma, büyük marka. Real Madrid''de çok önemli izler bırakanlardan biri. Geçen sezon takımının tam 29 maçında yer aldı. Yaşını konuşanlara kulaklarım tıkalı. Öyle gençler var ki ihtiyarlardan beter. Öyle ihtiyarlar da var ki gençlere taş çıkartır. Haydi söyleyin İbrahim Üzülmez yaşlı mı yoksa genç mi?

Beşiktaş''ın yıllardır bir lidere, bir organizatöre gereksinimi vardı. Guti bu görevi üstlenebilecek özelliklere sahip. Çok yönlü bir oyuncu. Schuster istedi, Guti geldi. Transferin bu şekilde gerçekleşmesi de büyük avantaj. Zoraki bir izdivaç değil bu. Quaresma, Guti haydi bir de santrfor. İşte o zaman yeme de yanında yat.

14 yıl önce
Fenerbahçe gerçeği!
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz