|
Kapıları kapatmayın

Getafe''ye dönen İbrahim Kaş Beşiktaş''a sitemde bulunmuş. Geçirdiği kaza sonrası Beşiktaşlı yöneticilerin ve Mustafa Denizli''nin ilgisizliğinden söz etmiş. Daha da ileri gitmiş yöneticilerin hakkında yalan haber yaptırdığını belirtmiş.

"Giderken kapıyı açık bırakmak" lafını sıkça kullanırız. Ne yazık ki gençlerimiz köprüleri yıkıp gitmeyi marifetmiş zannediyorlar. Neden susmayı bilmezler. Neden hatayı hiç kendilerinde bulmazlar.

Ekrem Gaziantep''ten sessiz sedasız geldi. Formayı çekip aldı, sırtına geçirdi. Kimseye vermedi. Necip de aynen Kaş gibi, Serdar Özkan, Batuhan gibi alt yapıdan tırnaklarıyla kazıyıp geldi. O da son maçlarda formayı kaptı. Bundan sonra geri verirler mi vermezler mi bilemem. Ancak sevgili İbrahim, sevgili Serdar ve sevgili Batuhan sizler davranışlarınızla, profesyonellik anlayışınızla ve performanslarınızla formaları ellerinizin tersiyle ittiniz.

Suçu başka yerlerde aramak en büyük kolaycılık değil mi? Bir dönüp bakın bakalım arkanıza nerelerde yanlışlarınız oldu. Hangi bozuk yollara daldınız. Lastik nerede patladı. Öz eleştiriyi yapmazsanız. Bundan sonra da doğruları bulmanız çok zorlaşır.

Bin bir umut saçarak gelen pek çok genç sporcumuzun bugün ne denli hayal kırıklıkları içerisinde olduklarını hepimiz biliyoruz. Bizler sizlerin futbolumuza en üst düzeyde hizmet etmenizi bekliyoruz.

Bu ayıp bize yeter!

Dünya Kupası''ndan bir türlü bu coşkuyu bu keyfi alamadım. Bilemiyorum belki de beklentim çok fazlaydı. O nedenle hayal kırıklığı içindeyim. Elenenlere şampiyonaya el sallayanlara bir kaçı dışında hiç ama hiç üzülmedim. Bilakis sevindim. Hatta bazıları için "Oh be kurtulduk!" dedim. Neydi o Fransa''nın hali. Ribery''si, Thery Henry''si, Malouda''sı Gouvu''su Diabi''si Anelka''sı ile saha içinde olduğu gibi saha dışında da tam anlamıyla skandaldılar. Sözüm ona müthiş bir vururcu time sahiptiler. Üç maçta sadece 1 gol atabildiler ve de bir puan aldılar. Demek ki sadece yıldızlarla başarı kazanılmıyor.

İngiltere de içler acısıydı. Gruplarından sadece Slovenya''yı yenerek çıkabildiler. Daha sonrasında da Almanya''dan feci tokat yediler. Gruplarındaki ilk iki maçtan sonra Beyaz TV''deki spor programımızda İngiltere''den ne köy ne kasaba olamayacağını özellikle belirtmiştim. Yanılmamışım. En ufak iz bırakmadan kaybolup gittiler. İngilizlerin milli takımlarını değil kulüp takımlarını izlemek büyük zevk.

İtalya''da oynanan futbolu oldum olası beğenmem. Yeni Zelanda''nın Slovakya''nın bulunduğu gruplarında hiç galip gelmeden elendiler. Tek düşünceleri "Aman gol yemeyelim, aman yenilmeyelim…" Peki karşı kale ne olacak? Bu futbola nasıl alkış tutabiliriz.

Fransa, İngiltere, İtalya''nın yanı sıra elenen diğer takımları şöyle bir gözümün önüne getirdim. Bizim milli takımımızla onları mukayese ettim. Bir kaçı hariç hiçbirini bizden daha iyi bulmadım. Ve biz son derece zayıf grubumuzdan (İspanya, Belçika, Bosna Hersek, Ermenistan, Malta) İspanya ile beraber çıkıp şu şampiyonaya katılamadık. Bu ayıp bize yeter.

Arda ve Arda gibiler

Galatasaray''ın eski teknik direktörü Feldkamp Radyo Spor''a şu açıklamada bulundu: "Türkiye''de hep ''Arda Avrupa''ya gitmeli mi?'' konusu konuşuluyor. Asıl konuşulması gereken Galatasaray''ın Arda''yı takımda tutup tutmayacağı. Arda çok büyük paralar kazanıyor. Ne yazık ki aldığının karşılığında hiçbir varlık gösteremiyor."

Feldkamp''a katılmamak elde mi? Bonservisine 10 milyon euro üzerinden para verilecek tek Türk oyuncunun Arda olduğunu son bir yıldır sürekli söylüyorum. Elbette bu düşüncem şu anda değişmiş değil. Arda yine ülkemizde en çok beğendiğim oyuncu. Ancak Feldkamp''ın saptaması da oldukça ilginç. Arda için "Aldığının karşılığını vermiyor" diyor.

Gerçekten Arda yetenekleri oranında katkı sağlayamadı. İyi bir Arda geçtiğimiz sezon Galatasaray''ı her kulvarda çok daha yukarılara taşıyabilirdi. Daha doğrusu taşımalıydı. Bekleneni veremedi. Futbol trilyonluk bir endüstri. "Ne aldın ne verdin" sorusu hep gündemde. Bunun acımasız yargılama olduğu sakın düşünülmesin. Kulüp verdiğinin karşılığını alamadığı anda darboğaza giriyor. Camia kulübü yönetenlerden hesap soruyor. Başarısızlık gelir kalemlerinde de kendisini gösteriyor. Parayı kullanmasını beceremeyen kulüpler bir de bu nedenle sıkıntı yaşıyor.

Arda ve Arda gibiler aldıkları yüksek ücret ve başarısızlık sonucu kulüplerinin kasasına girmeyen paralar nedeniyle, yüklü bir faturanın sorumlusu olabiliyorlar. İşte o nedenle Arda konumundaki oyuncular bunun bilincinde olmak bu tabloyu görmek ve sorumluluğu sırtlanmak zorundalar. Beceremezlerse suçlanırlar. Bu da gayet doğaldır.

Maradona mı Messi mi?

Maradona''ya sormuşlar, "Messi ile Mesut Özil ve Elano''nun kıyaslamasını yapar mısınız?" Maradona çok hoş görülür bir yanıt vermiş: "Messi''nin yüzde 40''ı bile olamazlar."

Ben olsam "Papucu bile olamazlar" derdim. Mesut Özil ve Elano muhakkak ki kaliteli futbolcular. Fakat Messi ile aynı kantara nasıl konulabilir. Her şeyden önce kantar buna isyan etmez mi?

Benim merakım Maradona acaba kendisi ile Messi''yi ne şekilde değerlendirir. Doğrusu Maradona hayranı olan ben bile "Banko Maradona" diyemem. Bu Messi aynen Maradona gibi acayip biri. Keşke Arjantin Milli Takımı''nda beraber oynayabilselerdi. Size bir söyleyeyim mi bu durumda da kesin bir yargıya varamazdık. Birini diğerine tercih etmek çok ama çok zor.

14 yıl önce
Kapıları kapatmayın
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle