|
Kartal aynaya da bakmalı

Beşiktaşlı taraftarlar, bütün bir sezon durdu durdu sonunda patladı. Hakem yanlışlıklarıyla yitirdikleri puanlara isyan etti. "Yeter artık" dedi. Baltalarla, küreklerle Futbol Federasyonu''nun bahçesine gitti, çukur kazdı. Sivasspor maçına geldi takımını alkışladı, teknik direktörünü bağrına bastı. Onlara şu mesajı verdi: "Sizler gerekeni yaptınız. Önünüzü Federasyon ve hakemler kesti."

Buraya kadar her şey dört dörtlük. Peki o küfürler neyin nesiydi. Bir çuval incir berbat oldu. Bu tür çirkinliklere artık son vermek gerekir. Olmuyor, yakışmıyor.

Biz yine dönelim konumuza… Bu sezon Beşiktaş hakem yanlışlarıyla oldukça fazla puan kaybetti. Özellikle de son oynadıkları Trabzonspor ve Fenerbahçe maçlarında katliam en üst düzeye çıktı. Telafisi olmayan final haftalarında hakemler Kartal''ı sildi, süpürdü.

Bütün bunlara itirazımız elbette yok. Ancak şu gerçeği de görmezlikten gelmeyelim. Hakemler Beşiktaş''ın belini büktü fakat Beşiktaş da sezonun tamamında bekleneni vermekten çok uzaktı. Beşiktaş kurmayları bu sezonun faturasını sadece hakemlere kesip, gelecek sezon için takımda hiçbir takviyeye gerek duymaz, sezon içindeki yetersizlikleri görmezden gelirlerse işte o zaman büyük hayal kırıklığına uğrarlar.

Bu kadronun çok ciddi bir biçimde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Beşiktaş ligin en az gol yiyen (22) ekibiymiş. İyi güzel, az gol yemek elbette önemli bir özellik. Fakat sen, büyük ölçülerde gol kısırlığı çekiyorsan neye yarar az gol yemek. Kartal''ın attığı gol sayısı 35, Bursaspor''un 55, Galatasaray''ın 52 ve Fenerbahçe''nin 49 (Ankaraspor maçları hariç). Her şey apaçık ortada değil mi?

Denizli şapkasını önüne koyup eksiklikleri tek tek belirlemeli. Bu sezon eldeki kadroyu iyi kullanmadığını kabul etmeli. Nerelerde hata yaptığına bakmalı. Ofansif yöndeki yetersizlikte payının ne olduğunu saptamalı. Taraftarın, "Korkak futbol oynatma" mesajına kulak vermeli. Yanlışlardan ders çıkarmalı, çözüm üretmeli. Yoksa, gelecek sezon çok daha acıklı tablolar sergilenebilir.

Barcelona mı?

Yılmaz Vural takımı için, "Türkiye''nin Barcelona''sı" dedi. Pardon, anlayamadık. Fenerbahçe karşısındaki ezik, silik, pozisyona giremeyen takım mıydı Barcelona? Doğrusu müthiş(!) bir benzetme.

Yılmaz Vural, durmadan atıyor, tutuyor, sallıyor. Saha kenarında da zıplayıp duruyor. Gelgelelim sonuç hüsran.

Yuh, gerçekten yuh!

"Galatasaray, Bursaspor''a yatacak mı, yatar mı?" sorusu bana da çok soruldu. Güldüm elbette… Ne yapabilirim ki başka? Şu sorunun komikliğine bir bakın hele… Nasıl düşünebiliyorlar bu tür iğrençlikleri? Yoksa bunların yaşamları komplo teorileri kurmakla mı geçiyor? Bunları düşünüp dile getirenlerin hiç mi yüzleri kızarmaz, hiç mi utanmazlar?

Leo Franco, Fenerbahçe maçında kötü gol yedi, ağızlar hemen açıldı. Bobo penaltıyı kötü kullandı, acabalar etrafta dolaştı. Murat Şahin kötü gol yedi, senaryolar anında üretildi. Keita, Bursa maçında topu kalecisine vermek isterken top direği sıyırarak dışarı gitti. Gol olsaydı Keita da boy hedefi olacaktı. Galatasaray''ın kaçırdığı goller bile şüphe uyandıracak sözlerle gündeme getirildi. Sahtekarlık, rezillik ne kadar basit, ne kadar kolay değil mi? Herkes potansiyel suçlu… Herkes satılık… Herkes pespaye… Herkes şerefsiz… Herkes çıkar peşinde…

Koskoca Galatasaray kendisini inkar edecek ve "Yeter ki Fenerbahçe şampiyon olmasın" düşüncesiyle Bursaspor''a yenilecek. O maçtaki futbolcular bilerek gol kaçıracak veya bilerek gol yiyecek. İyi ki Galatasaray gol yemedi ve yenilmedi. Yoksa bu çirkin koro büyüyerek devam ederdi. İşin en acıklı yanı da bu muhteşem(!) teorisyenlerin, bilmiş pozlarda göğüslerini gere gere ortalarda dolaşmaları olurdu. Ne diyeyim, yuh, gerçekten yuh!

Düdüklerin egemenliği

Dakika 73, Bünyamin Gezer, Neill''e ikinci sarıdan kırmızıyı gösteriyor. Karar hiç tartışmasız doğru. Dakika 74, Gezer bu kez de Zapotocny''i ikinci sarıdan dışarı yolluyor. Karar bin kere, milyon kere yanlış.

Bir dakika önce Neill''i oyundan attı ya, hakemimiz hemen dengeyi sağlıyor. Yazık, çok yazık. Bu iş bitmiş. Maçlar sahalarda futbolcularla oynanmıyor. Topa voleleri çakanlar hakemler. Kandırılıyoruz, uyutuluyoruz. Bizlerle dalga geçiliyor. Futbolumuza düdükler egemen.

Güiza''nın stepneleri!

Güiza''yı savunanlardan biri de bendim. Adam gol kralı olarak İspanya''dan geldi. Buradaki ilk günlerinde iyi oynamasa da attığı birkaç golle çoğumuza, "Tamam bu adam gerçekten golcü" dedirtti. Her geçen gün Güiza''dan daha iyisini beklemeye başladık. Günler boşa geçti. Güiza''da ne yazık ki herhangi bir kıpırdama olmadı. Bilakis daha da kötüye gitti.

Son durumu içler acısı. Kaçırdığı gollerin dışında bir iki olumlu hareketi olsa haydi yine neyse. Eskiden arada bir asist yapardı. Son günlerde o da yok. Topu ilerde tutup arkadaşlarının ataklara katılmasına da katkıda bulunamıyor. Hava toplarında zaten yetersiz. Fenerbahçe son haftalarda bir eksik oynuyor.

Nöbetçi golcü Semih Güiza yüzünden yok oldu. Çocukta eskiden bir heyecan, bir umut vardı. "Evet kulübede oturuyorum ama sonradan oyuna giriyor ve golümü atıyorum. İlk 11''e adım adım yaklaşıyorum" diyordu. İlk 11''in kapıları Semih''e hep kapalı kaldı.O da bıktı, yıldı, vazgeçti. İçindeki ışık söndü. Kolay mı kulübe mahkumu olarak yılları geçirmek. Haklı olarak pes etti. "Nöbetçi golcü" kimliği de silindi. Yetmiyormuş gibi Gökhan Ünal''dan sonra üçüncü adam konumuna düştü.

Gökhan Ünal, gerektiğinde kullanılacak bir malzeme olarak transfer edildi. Son dakikaların adamı Semih''i şu anda sollamış gibi görünüyorsa da Güiza''yı geçmesi çok zor.

Güiza nedeniyle iki stepne bagajda sıra bekliyor. Oysa kullanılan lastik patlak. Fenerbahçe Güiza ile bir puan farkla zirvede. Şimdi soruyorum; Semih-Gökhan Ünal ikilisinden biri oynasaydı acaba Fenerbahçe bugün en yakın rakibine kaç puan fark atmış olurdu? Haydi bir soru daha; Fenerbahçe''de Güiza''nın yerine Baros olsaydı acaba o zaman durum ne olurdu? Boşuna kafa yormayın soruların yanıtları belli.

14 yıl önce
Kartal aynaya da bakmalı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!