|
Bir masa etrafında toplanmak güzel fakat bu masa o masa değil

“Altılı Masa”nın bileşenlerini bir araya getiren sebeplerle ya da onları bir araya gelmeye zorlayan niyetlerle bugünkü anlaşmazlıklar arasındaki zıtlıkları görmeden genel bir değerlendirme yapmak kolay değil. Bu, elbette aday seçimiyle ilgili anlaşmazlıklar için de geçerlidir. Eğer üzerinde konuşulan sorun kimin lider olacağı ile sınırlı olsaydı bu, elbette, aşılırdı fakat liderlerden hiçbiri geçmiş ile bugün arasındaki zıtlıkları etkisizleştiremiyor. Zira bu, onları da aşan bir gerçekliktir.

“Altı benzemez” görünüşte doğru bir tanımdı fakat daha derinlere inildiğinde bu tanımın yetersiz kaldığı fark ediliyor. Peki, görünüşteki farklar önemsiz midir? Bu soruya, hayır, demek mümkün değil. Zamanında geniş çevrelerin ideolojik kimlikleri görünüşteki farklar üzerinden şekillendi. Dolayısıyla bu farkları önemsemek gerekir. Fakat “Altılı Masa” etrafında bir araya gelen liderler, yüzeydeki farkların önemli olmadığı kabulünden hareketle yeni bir kimlik inşasına yöneldi. Bu, kuşkusuz, seçkinci bir tavırdı. Bunun örnekleri, geçmişte, birçok defa görülmüştü. Mevcut altılı masanın kurulmasına öncülük eden çevrelerin ve hatta sebepleri oluşturan aktörlerin de seçkinci bir tavra sahip olduğunu söyleyebiliriz. Zira onların ideolojik kimlik farklarını önemsiz kılmak istediklerini anlıyoruz. Hâlbuki bahsi geçen çevreler ve aktörler, geçmişte, bu farkların belirginleşmesi uğruna birçok hayatın kurban edilmesine de öncülük etmişti. Bunların çok önemli bir kısmının aynı kişi ve çevreler olduğunu özellikle belirtmek isterim.

Bir masanın etrafında bir araya gelmek, yerine göre oldukça anlamlıdır fakat üzerine konuştuğumuz Altılı Masa için bunun geçerli olduğunu söyleyemeyiz. Zaten “Altılı Masa”da bir sandalyeye sahip olanlar bir masa etrafında bir araya gelmenin önemini vurgulasalar da bu masanın o masa olmadığını biliyor. Müteaddit kereler bir araya gelmiş olmalarına rağmen daima tali konulara odaklanmaları bunu gösterir. Şimdiye kadar onları bir araya getiren sebepler ve amaçlarla ilgili herhangi bir şüphe söz konusu dahi edilmedi. Örneğin ABD ve İngiltere tarafından açıkça beyan edildiği gibi Erdoğan’ı devirme niyetlerinden uzaklaşmış değiller. Fakat bu niyeti hayata geçirmek için gerekli olan devrimci fikirleri üretemedikleri gibi kitlesel desteği harekete geçirebilecek donanıma sahip olmadıkları da anlaşıldı. Belirlenmiş hedefe örgütlü müdahalelerle varamayacaklarını anladıkları andan itibaren kitlesel desteğin önemini anladılar. Bu sebeple bir masa etrafında bir araya gelmenin önemi üzerinde duruldu. Altılı Masa’nın ortaya sürülmesini bu şekilde açıklayabiliriz. “Altılı benzemez” bu bakımdan doğru bir tanımdı fakat bu masa o masa değildi.

Masada sandalye sahibi olan liderler, birçok kez bir araya geldi fakat aday konusunu ötelediler. Bu, kimin tercih edileceğinden daha çok kim başaracak sorusunun cevaplanmamasından kaynaklanmıştır. Bu sebeple kim sorusunun cevabını zamana yaymaya özen gösterdiler. Böylelikle devrimci fikirleri inşa edeceklerine ve kitlesel desteğe ulaşacaklarına inandılar. Bu yöntem uluslararası ilişkilerde tercih edilebiliyor. Bu bağlamda büyük sorunları bir kenarda tutarak ikinci dereceden önem arz eden başlıklar üzerinde yoğunlaşmanın faydalı olduğu görülmüştür. İkinci dereceden önemli sorunların çözümüyle ilgili uzlaşma sağlandığında büyük sorunların ya önemi azalabilir ya da tarafların sorun çözme kabiliyeti geliştiği için nihaî karara varmak beklendiği kadar zor olmayabilir. “Altılı Masa”nın bileşenleri böyle bir yolu yürüyebileceklerine inanmış gözüküyor. Fakat onlar, uluslararası meselelerin çözümüyle ilgili metodu değişikliğe uğratarak hayata geçirdi. Devrimci fikirlerin yokluğu ve kitlesel desteğe ulaşmak gibi devasa sorunları çözmeye odaklanmadılar. Hâlbuki onlar için büyük sorun buydu. Süreci zamana yaymalarının asıl gerekçesi kitlesel desteğe ulaşmaktı.

Çıkmaz bir yola girildiği anlaşıldığında yeni bir yol mu bulacaklar yoksa yeniden örgütlü yapıların müdahalesine mi bel bağlayacaklar? Bu sorunun cevabını İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde aramak gerekir. Elbette o günden bu tarafa epeyce bir değişim oldu. Fakat seçkincilerin iddia ettiği gibi İstanbul halkı bir mağduriyete oy vermiş değildi. Hem birinci hem de ikinci seçimde örgütlü yapıların müdahale gücü ortaya çıktı. Dolayısıyla yeni bir yol arayışına girmek gibi riskli bir tercihte bulunmayacaklardır. Bu da sürecin zamana yayılmasıyla amaçlananın ne olduğunu göstermeye yeter.

#Altılı Masa
#Seçim
#ABD
#İngiltere
1 yıl önce
Bir masa etrafında toplanmak güzel fakat bu masa o masa değil
Halep orada değil, arşın yok
İsmailağa buluşması
Kara dinlilerle milletin savaşı
Yeni sınıfın yeni dallaması
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?