|
Oryantalist kaynaklar kimleri zehirledi?

Oryantalizm eleştirilerinde öne çıkan konu başlıklarından biri oryantalistler tarafından üretilen Doğulu imgeleriydi. Son dönem Osmanlı aydınlarından itibaren oryantalistlerin ürettiği imgelere yönelik eleştiriler ortaya çıkmış ve bu imgelerin gerçeklikten uzaklığı üzerinde durulmuştu. Fakat sanat eserlerinde mebzul miktarda yer verilen bu imgelerin, Batı’da siyaset üzerine etkisi gibi konu başlıkları yeterince tartışılmamıştı. Bu son derece önemliydi çünkü gerçeklikten uzak imgeler zaman içinde Doğulular tarafından da satın alınmış, “içerideki” siyaset üzerinde etkili olmuştu. Siyaset ve sanat arasındaki etkileşimi ortaya çıkarmak adına ilk sistemli çalışmayı yapan kişi meşhur Filistinli araştırmacı Edward Said’di. Fakat Said, çok değerli eseri “Oryantalizm”de Doğulu imgeleriyle siyaset arasındaki ilişkiler üzerinde durduğunda adları saygı uyandıran birçok oryantalistin saldırısına maruz kalmıştı. Hâlbuki işaret edilen imgeler indirgemeci bir yaklaşımın ürünüydü ve “nim medenî” bir insan tipine tekabül ediyordu. Said gibi oryantalizm eleştirisine girişen birçok araştırmacının Doğulu kadın imgesinin çarpıklığına odaklanması da gayet tabiî idi.

Doğulu imgesinin siyasetle güncel ilişkisini tam olarak ortaya çıkarmak 1980’lerde de önemliydi fakat saha çalışmaları hâlâ oryantalistlere göre şekilleniyordu. İlginç olan ise Batı’daki üniversitelerde oryantalist çalışmaları yönlendiren bilim insanlarının kahir ekseriyetinin Siyonist ideolojiyi benimsemiş olmasıydı. Bu araştırmacıların çok önemli bir kısmı hem üretilen yeni Doğulu imgelerini görmezden geliyor hem de anti-oryantalist yaklaşımları değerden düşürmeye çalışıyordu. Bu yeni tutumun ne türden sonuçlar doğurabileceği üzerinde durulmadı. Çok daha vahim olanı ise adları saygı uyandıran birçok oryantalistin Türkiye’de de el üstünde tutulmasıydı.

Mebzul miktarda üretilmiş Doğulu imgelerinin hakikate uygun olmadığı üzerinde mutabakat vardı fakat bunların geleceği hangi yönden şekillendirdiği meçhuldü. 7 Ekim’den sonra İsrail’in ABD ve İngiltere ordularının da desteği ile Gazze’de ve Filistin’in tamamında sergilediği vahşet, oryantalist imgeler ile siyaset arasındaki ilişkinin anlaşılmasına imkân verdi. İsrail saldırılarının başladığı ilk günlerde çok meşhur tarihçilerin ve bilim insanlarının “Filistinliler de toprakları sattı” yönündeki beyanları aslında yeni tür Doğulu-Filistinli imgelerinden sadece biriydi fakat bunun da siyaset yapımı ile doğrudan bir ilişkisi vardı. Meşhur tarihçi bu yeni imgeyi piyasaya sürdüğünde sevinç gösterisinde bulunanlar muhakkak bir siyasî tutumu açığa vuruyordu. Fakat bu sevinç gösterileri İsrail askerlerinin Gazze’de Filistinlilerin evlerini talan ederken kadın eşyalarına yönelik ilgisini tam olarak izah etmiyor. Bunun için Shereen Hindawi-Wyatt’ın, Middle East Eye’da yayımlanan “What Israeli soldiers display of Palestinian women’s lingerie reveals about the Zionist psyche” (İsrail askerlerinin Filistinli kadınların iç çamaşırlarını sergilemesi Siyonist ruhu hakkında ne ortaya koyuyor?) başlıklı titiz makalesini okumak gerekir.

Shereen Hindawi-Wyatt söz konusu makalesine tabiî olarak Frantz Fanon’dan bir alıntı ile başlıyor. Hindawi-Wyatt, Fanon’un “Cezayirlileri sorgulamak ve işkence yapmakla görevlendirilen Avrupalı bir polis müfettişi”nin itiraflarıyla ilgili yorumuna atıfta bulunuyor. Müfettiş, Cezayirlilere uyguladığı şiddeti evde eşine ve çocuklarına tatbik etmeye başlamasından şikâyet etmiş. Hindawi-Wyatt, her şeye rağmen, bu müfettişin davranışını mesleğinin bir sonucu olarak görmesini öne çıkarıyor. Fakat sıra İsrailli askerlerin Filistinli kadınların eşyalarını sergilemeye yönelik iştahlı davranışlarını izah etmeye gelince durum çok daha karmaşık bir hâl alıyor. Hindawi-Wyatt’ın şu cümleleri çok önemli:

“Sayısız sapkın videolardan birinde, İsrailli bir asker Filistinli bir kadının yatak odasını işgal ederken kendisini filme alıyor. Kurşunlar duvarları delmiş, kırık bir yatak ters çevriliyor ve terk edilmiş eşyalar yerlere saçılıyor. Kadının dolabını araştırıp iç çamaşırlarını sergileyen asker, küçümseyici bir şekilde İbranice olarak” Arap kadınlarla ilgili eski oryantalist imgeleri tekrarlıyor.

Hindawi-Wyatt, İsrailli askerin “yerleşimci kolonyalist şiddete katılımı nedeniyle ciddî şekilde zarar görmüş bir ruhun belirtileri”ni açığa vurduğunu söylüyor. Buradan hareketle bu sapkın ruhu ortaya çıkaran kaynakları da tespit edebiliriz. İmgelerin ortaklığı kaynakların ortaklığına işaret eder. Aynı kaynakların Batılı entelektüelleri de derinden etkilediği, zehirlediği çok açıktır. Onlar da “Filistinliler topraklarını sattı” diyor.

#Toplum
#Oryantalizm
#Selçuk Türkyılmaz
1 ay önce
Oryantalist kaynaklar kimleri zehirledi?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî