|
Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge Türkiye’de kimleri ayrıştırdı?

Türkiye’de, Suriye meselesi, belirli çevreler tarafından ısrarlı bir şekilde göçmen sorunlarına indirgendi. Belirli çevreler sözü ile muhatabı belirsizleştirmek istemiyorum. Muhatabın kimler olduğunu belirlemek için çok çaba sarf etmeye gerek yok. FETÖ’cülerden başlayarak, 2013’ten sonra onlarla yan yana duran hemen hemen bütün çevreleri kast ettiğimiz çok açıktır. Çoğunluk itibarıyla bunlar, Suriye meselesini, Türkiye’de zorunlu sığınmacı kategorisinde yaşayanlar da dâhil olmak üzere göçmen sorunlarına indirgedi. Peki, bu çevreler göçmen meselesinin çok daha büyük sorunların bir yansıması olduğunu bildiği hâlde niçin indirgemeci bir tutum takınıyor? Buna karşın göçmen sorununu ortaya çıkaran faktörler nelerdir?

Türkiye, mülteci meselesini Suriye’den göçlerin başladığı ilk günlerden itibaren ciddî bir sorun olarak gördü. Fakat ortaya çıkan devasa sorunun çözüme kavuşturulması için Türkiye’nin kararları tek başına yeterli olamazdı. Üstelik tek başına alınan kararların da kuşatıcı bir bakış açısına tekabül etmediği ve edemeyeceği de zaman içinde anlaşıldı. Suriye meselesi, FETÖ gibi bağımlı yapıların Türkiye ile yollarını ayırma süreciyle birlikte ele alınmadığı müddetçe bütün yönleri ile anlaşılmayacaktır. Yerlilik ve millîlik kavramları etrafında şekillenen fikirler de Suriye meselesi ile yakından ilişkilidir.

Hatırlanacağı gibi Türkiye’ye karşı en tahrip edici müdahaleler 2013’te Gezi Parkı olaylarıyla başlamış, 17-25 Aralık müdahalesiyle devam etmişti. 2014’ün hemen başında ise FETÖ’cüler MİT TIR’larına müdahale ederek, Türkiye’yi uluslararası kamuoyunun baskılarına maruz bırakmıştı. Türkiye, fiilî olarak, göçmen meselesi de dâhil olmak üzere Suriye’de çözüm üretemeyecek bir hâle getirildi. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir alan oluşturma düşüncesi hayata geçirilemedi. ABD ve AB’nin Türkiye’yi Suriye’de büyük bir bataklığa çekmek istediğinin konuşulduğu günlerde en sert müdahaleler içeriden geldi. Bu dönemde Türk siyasî hayatında meydana gelen değişimler baş döndürücüdür.

Kimler konuşur veya zamanla birtakım gerçekler ortaya çıkar mı bilemiyorum fakat derin bilgilere sahip olmadan da sis perdesinin aralandığını söyleyebilirim. Birtakım örgütlü bağımlı yapılar ve güç odakları, Suriye meselesini içinden çıkılmaz bir hâle dönüştürerek coğrafî düzenlemelere gitmek istemişti. Dışarının planlarına göre şekillenen ve coğrafyanın tamamını etkileyecek operasyonlar zinciri böylece ortaya çıktı. 15 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye’nin çok daha berrak bir şekilde hem Suriye’nin hem de Irak’ın kuzeyindeki olayları birbiri ile ilişkilendirmesi boşuna değildir. Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması ile coğrafyamız dışarıdan düzenlemelere açık hâle getirildi. Türkiye, kâğıt üzerinde, coğrafyadan uzaklaştırılmıştı. Bu dönemde harita taslaklarının havada uçuşmasını da kâğıt üzerinde yapılan düzenlemelerin sevinci olarak değerlendirebiliriz.

Sis perdesi mecazı ile Suriye olaylarını ilişkilendirebiliriz. Muhafazakâr dindar gruplar arasında çok daha eskiye dayalı derin bir ayrışma vardı. Bu ayrışma çatışma boyutunda değildi. Sis perdesi tam da bu çatışmasızlık durumundan beslendi. 28 Şubat sürecinde FETÖ’nün kazanımları sınırsızdı. Süreç, bu yapının muhafazakâr dindar gruplar içerisinde meşrulaştırılması ile sonuçlandı. 28 Şubat’tan Gezi Parkı olaylarına kadar geçen zamanı sis perdesinin tahkimi açısından ayrıca ele almak gerekir. Bu uzun dönemden sonra Gezi Parkı olaylarının muhafazakâr dindar gruplar arasında derin bir ayrışmaya sebep olması oldukça ilgi çekicidir. Kalkışma, sis perdesinin neredeyse tamamen yok olmasına yol açtı. ABD ve AB’nin coğrafyamızda yeni bir düzenleme için alan açmaya başlamasının muhafazakâr dindar gruplar üzerinde derin bir ayrışmaya sebep olması hakikaten ilgi çekici bir gelişmedir. 2013’ten sonra bazı muhafazakâr dindar grupların muhalif söylemi benimsemesiyle altılı masanın oluşumu arasındaki zamanın kısalığı dışarıdan müdahalenin gücü hakkında bir fikir verir.

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturduğunda sadece göçmen sorununu çözmeyecek. Türkiye Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturmak istiyor ve göçmen sorununun çözümünün de buna bağlı olduğunu söylüyor. Başta FETÖ ve PKK-PYD gibi terör örgütleri olmak üzere içerideki uzantılar da Türkiye’nin planına karşı çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin inşa etmekte olduğu güvenli bölgenin çok daha karmaşık sorunları çözüme kavuşturacağını söyleyebiliriz.

Muhafazakâr muhaliflerin de göçmen karşıtı söylemi benimsemesi sıradan bir gelişme değildir.

#FETÖ
#PKK-PYD
#Suriye
2 yıl önce
Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge Türkiye’de kimleri ayrıştırdı?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî