|
Zengezur koridoru veya “Turan Yolu”

II. Karabağ Savaşı’nın en önemli sonuçlarından biri Türkiye’nin Türk dünyası ile bağlarının kurulmasını sağlayacak yol imkânının çıkmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan gezisinde Zengezur üzerinden geçecek olan bu bağlantı yolunun üzerinde ısrarlı bir şekilde tekrar durdu. Bilindiği gibi kırk dört günlük savaştan sonra devletler arasında imzaya açılan metinlerde bu yol açıkça yer almıştı. Şimdiki durumda Azerbaycan’ın işgalden kurtardığı yerlerde mayın temizleme çalışmaları başta olmak üzere çok yönlü çalışmalar yapılmaktadır. Dolayısıyla Zengezur üzerinden geçen bağlantı yolu ile ilgili olarak da birtakım hazırlık çalışmalarının yapıldığını düşünebiliriz. Erdoğan’ın ifadeleri Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın kararlı tutumunu yansıtmaya yetiyor.

Bu yolun önemi üzerinde çok daha fazla durmak gerekiyor. Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eserinden Erzurum’la ilgili bölümü okuyanlar, geçmişte Türkiye’nin Doğu ile canlı bağlantılarının ürettiği zenginlik hakkında birtakım izlenimler edinmişlerdir. Akdeniz dünya ticaretinin merkezi olmaktan çıktıktan sonra Doğu ile ticaretimiz zayıfladı ve bu durum şehirlerimizin zenginliklerini de olumsuz yönde etkiledi. F. Braudel “İslam dünyasının gerilemesi” temalı yazılarda neredeyse hiç gündeme getirilmeyen ticaret merkezi olmaktan çıkma durumuna dikkati çeker. Gerileme meselesi iktisadî durgunluk ve zayıflama bağlamında ele alındığında var olan kabullerin sarsılacağı açıktır. Hatırladığım kadarıyla Tanpınar, nüfusun da azaldığını söylüyordu.

Doğu ile bağlarımızın zayıflaması ya da yok denecek seviyeye inmesinin birbiri ile ilişkili birçok boyutunun olacağı açıktır. Fakat Batı Avrupa merkezli hegemonya sistemini kırmaya yönelik ilk büyük adımın II. Abdülhamid döneminde Bağdat Demir Yolu’nun yapımı ile atıldığını teslim etmemiz gerekir. Tam da bu yolun yapımının tamamlanmak üzere olduğu bir dönemde I. Dünya Savaşı’nın çıkmış olmasını önemsemek gerekir. İstanbul’dan Berlin’e kadar uzanan bu yol, Halep üzerinden Kamışlı, Musul ve Bağdat’a ulaşıyordu. Asıl hedef ise Basra Körfezi’ne ulaşmaktı. Bu hattın önemini “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin kopardığı fırtınayı merkeze alarak konuşmak gerekir. Süveyş Kanalı’nın açılması yeni bir hadiseydi.

Türkiye 2000’lerden sonra hava, su, kara ve demir yollarıyla ilgili yeni bir bakışa sahip olduğunu her vesile ile göstermiştir. Son on yılda Türkiye’ye yönelik içeriden ve dışarıdan uygulanan yoğun baskıyı Doğu-Batı ticareti ve “İslam dünyasının gerilemesi” bağlamlarında ele alabiliriz. Doğu’nun makûs talihi başlığı altında dile getirilen fikirlerin sahiciliğini “yol”ların açtığı perspektiften tekrar tartışmak gerekir. Batı’nın ötekisini yeniden icat etmeye yönelik yazılarda tanımlanmış bir “Doğu” imgesinin, rahatlatıcı bir kolaylığa imkân verdiği açıktır. Fakat bu fikirlerin gerçeklikle ilişkisini de sorgulamak durumundayız. Türkiye’nin “yol” çalışmaları bütün yönlerde aynı anda ilerlerken karşılaştığı zorlukların F. Braudel’i haklı çıkaracak düzeye ulaşması İslam dünyasının gerilemesiyle ilgili tartışmaları da gündemden düşürüyor. Türkiye Afrika’da ve Doğu yönünde yeni yollarla sarsıcı değişimleri hayata geçirdiğinde rahatlatıcı zihnî kolaylığı kaybettiklerini anlıyoruz. Hava, su, kara ve demir yollarına karşı olduklarını her vesile ile göstermeleri çok önemlidir.

Zengezur koridoru ya da konuşulan adıyla “Turan yolu”nun iktisadî önemi muhakkak konuşulmalıdır. Muhalif parti başkanlarından biri yol yapımına karşı çıkarken Sivas gibi şehirlerin nüfusunu kaybedeceği korkusunu dile getirmişti. Siyaset mekanizması bu sözü söyleyen herhangi birini dahi gündemden düşürürdü. Bu olmadı ve yakın vadede olmayacak. Çünkü içerideki bağımlı yapı ağları hâlâ kuvvetini ve canlılığını muhafaza etmektedir. Bu şahsın söylediğinin tam aksine yapılan bu yeni yollar ve açılan koridorlar, Türkiye’ye doğuya doğru uçsuz bucaksız bir genişliği açmaktadır. Bu genişliğin önemi üzerinde farklı açılardan durulacaktır fakat bu genişliğin Türkçe’nin yayılma sahası ile önemli ölçüde örtüştüğünü de belirtmek zorundayız. Dünyada aynı anda Çin, Hind, Fars, Arap, Batı ve Slav dilleriyle komşu olan tek dil Türkçe’dir. Türkçe’nin zenginlik ürettiği sahanın genişliği göz kamaştırıcıdır. Artık Sivas’ın ve Erzurum’un göç verdiği dönemler geride kalacaktır. Doğu’nun makûs talihinden bahsetmemize imkân veren rahatlatıcı kolaylığı da kaybedeceğiz.

Bütün ezberlerin bozulmakta olduğu bir döneme doğru gidiyoruz.

#Koridor
#Turan Yolu
#Karabağ Savaşı
#Azerbaycan
#Zengezur
#Erzurum
3 yıl önce
Zengezur koridoru veya “Turan Yolu”
İngiltere seçimleri
Siyasi yol ayrımı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı